Hanefi Avcı ne demişti;
-"Bana cehennemi yaşatacaklar.
Hakkımda itibarsızlaştırma operasyonu
yapacaklar"...
Cezaevine girişi bu sözünün "sağlaması" gibi
oldu...
Avcı daha neler görecek bilemeyiz...
Dedikleri ne kadar doğru onu da bilmiyoruz...
İlginç olan medyaya yönelik başlatılan operasyon...
Avcı'yla temas eden gazeteciler adeta bir saldırı
altında...
Yıldırılmak isteniyorlar...
Sindirilmeye çalışılıyorlar...
Susturulmak isteniyorlar...
Tablo bunu gösteriyor...
Örnek mi?
Ruşen Çakır...
Kim Ruşen Çakır?
Hanefi Avcı'yı ekrana ilk çıkaran
kişi...
Avcı'nın cezaevi yolunda ilk aradığı
gazeteci...
Normal zamanlarda "başarılı habercilik" olarak
algılanabilecek bir durum bu..
Ama 'normal' zamanda değiliz...
Çünkü önce şu soruldu Ruşen Çakır'a;
-'Niye ilk seni aradı?'...
Yani denilmek isteniyordu ki 'aranızda gizli bir işbirliği
olmalı'...
Zaten denilecek de...
Yakın da...
Ruşen Çakır ekranda açıklıyor:
-"Benim hakkımda yalan uyduruyorlar. Hüseyin Bey
(Gülerce) yapmıyor ama diğerleri yapıyorlar. Diyorlar ki kitabı
yazmışım. Yalan... Şimdi kitabı benim yazdığımı ispatlamaya
çalışacaklarmış. Yalanı nasıl ispatlayacaklar merak
ediyorum. "
Elbette 'yalanı' ispat gibi bir gaye
olamaz...
Olsa olsa 'yalanı doğruymuş gibi
gösterecek' bir 'kılıf' arayışı olur...
Hoş zaten...
Bu iddiayı ortaya atanlar da bilir ki...
Ruşen Çakır da 'yazmadığını ispatlayamaz'
(sözü para etmediğine göre)...
Yani amaç hasıl olmuştur...
Leke bir kere çalınmıştır...
Adınız üzerinde kuşku yaratılmıştır...
Böylece de...
Avcı'nın kamuoyuna seslendiği 'en temiz'
hat 'deforme' edilmiştir...