Geçen hafta Netflix, BluTV
ve Puhutv gibi dijital platformların RTÜK denetimine girmesini
sağlayan yönetmeliğin yayınlanmasıyla birlikte ortalık yine toz
duman oldu.
Yönetmeliğin internetten yapılan istismarı önlemek amacıyla
yapıldığı söylense de bunun internet dünyasına sansür olacağını
söyleyenler çok daha fazla.
Hatta iktidara yakın gazetelerin yazarları bile bu karara neredeyse
isyan etti.
İyi niyetli düşünsek bile internet dünyasının uçsuz bucaksızlığında
"RTÜK nasıl bir denetim yapacak, neyi hangi kritere göre
denetleyecek, Youtube içerikleri bu denetimlere tabi olacak mı,
olmayacaksa neler bu kapsama girecek?" soruları önümüzde
duruyor.
Ben eminim ki bu soruların cevabını RTÜK bizden fazla
düşünüyordur. Çünkü milyonlarca internet yayınını denetlemek
neredeyse imkansız.
Her şeyden önce bir kere RTÜK'ün ismi buna münasip
değil.
İsmi "Radyo Televizyon Üst Kurulu" olan bir
kurul niye interneti denetliyor? Biri bana bunu anlatabilir mi?
BİR DE RTÜK'E "SANSÜRCÜ"
DERSİNİZ!
RTÜK, denetimi tv kanallarına yaptığı gibi yapacaksa, bazı
öngörülerde bulunabiliriz bence.
Mesela dizileri düşünelim...
Bir kere RTÜK için şiddet içerikli sahneler hiç sıkıntı
değil.
Mesela Çukur'daki gibi sürekli silahların
patladığı, 20 adamın birden birbirine silah doğrulttuğu ve bunun
uzun uzun gösterildiği sahneler varsa sıkıntı yok.
Uyuşturucu madde konusunda da değişik bir tarzı
var.
Mesela uyuşturucu madde mozaiklenir ama uyuşturucu imalathanesi her
detayına kadar gösterilebilir. Zira Çukur'da hatırlarsanız Vartolu
ince işçilikle iyi mal nasıl yapılır göstermişti
hepimize.
Sonra mesela RTÜK kadına yönelik şiddetle ilgili de çok
rahattır.
Reyting rekorları kıran Sen Anlat Karadeniz
dizisinde o Nefes'in yediği dayaklar, uğradığı tecavüzler,
enteresan işkence çeşitleri... Bunların hepsini izledik bir güzel
ekranda.
Hatta işi abartıp şiddeti neredeyse kutsamaya götüren sahnelere
şahit olduk. Elleri zincirlerle tavana asılı Nefes, tecavüze
uğramayı beklerken yaşadığı o korku, gergin bir müzik eşliğinde
dakikalarca bize farklı kamera açılarıyla izlettirildi. Tavandan,
yandan, sağdan, soldan.
Gerilim, işkence, tecavüz...
Kamuya açık yayıncılık yapan kanallarda, prime time'da hiçbir
sansüre uğramadan izleyebildik bunları.
İlla her dizinin vazgeçilmezi bir aldatan eş, başkasından olduğu
ortaya çıkan bir çocuk, aile içi çarpık ilişkiler...
Neticede amcasının karısıyla birlikte olan Behlül ve kocasının
yeğeniyle olan Bihter'in aşkına hala ağıtlar yakan bir
toplumuz biz.
RTÜK mesela cezayı nerden kesiyor? "Genel ahlaka ve
Türk aile yapısına aykırılık"tan değil mi?
Bizim genel ahlak ve Türk aile yapımız
içerisinde "Çocuk sütçüden mi tüpçüden mi? Hadi bakalım DNA
raporunu getirin de babasını öğrenelim" törenleri yapılıyor da
haberimiz mi yok?
Ama evlilik programları kalktığından beri gündüz
kuşağında "DNA Şov" izliyoruz biz. Hem de heyecan doruklara
çıkarılarak, "büyük ödül kimin olacak, azzz sonra" gerginliğinde
bir atmosferle yapılıyor bu rezillik.
Daha da kötüsünü söyleyeyim mi?
Bütün bunlar çocukların ekran başında olduğu saatlerde
yayınlanıyor.
Sonra da RTÜK açıklama yapıyor "radyo, televizyon ve isteğe
bağlı yayın hizmetlerinin internet ortamından sunumu esnasında;
çocukların ve gençlerin, fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimine
zarar verebilecek medya içeriklerine ilişkin ebeveyn kontrolü
sağlanması gibi tedbirler alınıyor" diye.
Demek ki az önce bahsettiğim örneklerin, çocukların ve gençlerin
fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimine zarar vermediğini düşünüyor
RTÜK.
Kamuya açık yayıncılık da böyle esnek olan denetim, isteğe bağlı,
sözleşmelerle abonelikle falan yapılan yayıncılıkta herhalde kemer
sıkacak değil!
Yahu bir de RTÜK'e "sansürcü" dersiniz!
Birkaç yasaklı kelimeyi de dert etmeyince ortada sorun falan
kalmaz.
Gerçi yurdum senaristi onun yolunu da bulmuş durumda. Şarap yerine
yazıyor "fermente üzüm suyu", sonra sen sağ ben
selamet.
Gerisini Netflix'in senaristleri düşünsün!
NETFLİX KAPANIR
MI?
Hazır Netflix demişken onunla ilgili de birkaç kelam
edeyim.
RTÜK'ün kamuya açık radyo ve televizyonları denetlemesi başka,
internet ortamından yayın yapan platformları denetlemesi çok
başka.
RTÜK Netflix'i kapatır mı? Youtube'u
kapatır mı? Filanı falanı kapatır mı?
Galiba kimse "asla kapatmaz" diyemez.
Bana göre buradaki en önemli kriter, siyasal iktidarın
gençlerin tepkisini ne kadar çekmek isteyip istemediğiyle
alakalı. Bunu zaman gösterecek.
Belki de RTÜK hiç bunlara mahal vermeyecek bir uygulama
gerçekleştirecek. Bilemiyoz.
Ama internet çağında yasaklamanın sadece yasaklanan şeye
yaradığını hepimiz biliyoruz.
Ülkemizde Wikipedia hala yasaklı ama girmek isteyen bir çaresini
bulup giriyor.
Youtube 2 yıl kapalı kaldı da noldu? Bakın, dönüşü muhteşem
oldu.
Twitter'ın yasaklandığı zamanları hatırlayın.
Millet bir şekilde VPN şifresi bulup yine giriyordu.
Hatta Twitter'ın yasaklanmasını savunanların bile yurtdışı ip'lerle
Twitter'a girip yani bizzat yasağı delip "Twitter'ın
yasaklanması doğrudur" diye tweetler attığını gördü
bu ülke.
Bunları unutmamak lazım.
twitter.com/Htckubra
Facebook Hatice
Kübra