Reklam dağılımındaki adaletsizliği kim giderecek?

Reklam dağılımındaki adaletsizliği kim giderecek?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Medya sektörünün  temel sorunlarının başında reklam pastasının dağılımındaki adaletsizlik geliyor. Uzun zamandır bekliyorum, bu soruna kim el atacak diye. 

Doğan grubu bugün medyada baskın gücünü ve rolünü koruyorsa,  bu onun , hak etmediği halde, reklam pastasının büyük kısmını almasından kaynaklanıyor.

Hak etmediği halde diyorum, çünkü birazdan vereceğim rakamlar bunu söylüyor.

Reklam sektöründeki yapı uzun bir geçmişe sahip. "Yeni Türkiye"nin ve buna uygun olarak oluşturulmaya çalışılan "yeni medya"nın bu  pastadan aldığı pay komik.

Rakamlar çarpıcı.

İzlenme oranı 14 SHR olan bir kanal, bu pastadan aylık 60 milyon TL civarında pay alabiliyorken, izlenme oranı 12 SHR olan bir diğer kanal ise ancak 35-40 milyon civarında bir pay alıyor.

Diğer taraftan izlenme oranı  1.5 SHR olan bir kanal aylık 6 milyon TL civarında pay alırken, izlenme oranı 6 SHR olan başka bir kanal ise bu paydan ancak 5 milyon TL civarında  pay alabiliyor.

Dağılımdaki bu adaletsizlik gazeteler için de geçerli.

Dikkatle incelediğinde, bölüşümün Doğan grubu lehine yapıldığı görülüyor.

Mesela : 450 bin satan bir gazete reklam pastasında aylık yaklaşık 30 milyon TL  bir pay alırken, 150 bin satan bir başka gazete ise aylık ancak 3-4 milyon TL  bir pay alabiliyor.

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Reklam pastasındaki bu adaletsizlikten sektördeki herkes haberdar.

Reklam dağıtımında kullanılan veriler arasında kurumların imajının da ciddi etkisi olduğunu unutuyor  değilim. Fakat imajın  etkisinin  % 70 olduğuna da kimse bizi inandıramaz.

Yukarıda verdiğim örneklerde reklamdan büyük pay alan  TV’lerin ve  gazetelerin Doğan grubunun yayın organları olduğunun altını bir kez daha çizeyim.

Doğan grubunun vergi borcu kıskacına ve "satıldı, satılacak"  spekülasyonlarına rağmen gücünü kaybetmemesinin arkasında reklam pastasının dağılımındaki bu adaletsizlik var.

Türkiye’de kaç şirket, hakkında bu kadar spekülasyon dolaştığı halde hiçbir sarsılma geçirmeden yoluna devam eder?

Reklam pastasından, daha fazlasını hak ettikleri halde düşük pay alan kurumların yöneticileri genelde AGB’den şikayet ediyorlar. Çünkü bu arkadaşlar AGB’nin veri olarak kabul ettiği  izlenme kriterlerinin Doğan grubuna göre ayarlandığını düşünüyorlar. Hatta evlerine cihaz konulan deneklerin seçiminde ideolojik davranıldığı da ileri sürülüyor.

Bu tezlerin tamamen geçersiz olduğunu söyleyecek değilim. Ama sorun bundan ibaret  değil.

Reklam pastasının dağılımına bakarsanız, bir aşamadan  sonra  AGB verilerinin de bir işe yaramadığı görülüyor.

Reklam pastası AGB verileri dikkate alınarak dağıtılsaydı 1.5 SHR alan kanal ile 5 SHR alan kanal aynı payı alır mıydı?

Güçlü, işlevsel medya oluşturulmak isteniyorsa, en kısa zamanda reklam dağılımındaki bu adaletsizliğin ortadan kaldırılması gerek. Aksi durumda ‘yeni medya’ oluşumunda yıllar geçse de bir arpa boyu yol alınamayacağı ortada.

Kişisel olarak, Doğan grubunun satılmayacağına inananlardanım. Fakat tersi çıkar da Doğan grubu elindeki yayın organlarını devrederse, reklamdaki yeni paylaşım nasıl olacak? Bu konuda sanırım birilerinin şimdiden kafa yorması gerekiyor.

Reklam Pastasının dağılımındaki adaletsizliğin oluşmasında reklam ajanslarının yapısının ve rolünün de önemli olduğunu düşünüyorum.

Kafanızda bir resim oluşsun diye ilginç bir gözlemimi sizinle paylaşmak istiyorum.

Eğer reklam ajansı çalışanlarının  önüne 12 Eylül referandumunda bir sandık konulsaydı, hiç şüpheniz olmasın  %90  "hayır" oyu çıkardı.

Bu ideolojik yapılanma, bugün siyasi tercihe göre kamplara ayrılmış medyaya reklam verirken de  rol oynuyor.

Kalıcı TV'lere, kalıcı gazetelere sahip olmak istiyorsanız , reklam pastasının dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldırmak için de bir el atmanız gerek.  Bilmem anlatabildim mi?