Ele geçirilen kişinin adı Ebu Hasan el-Kureyşi idi. Yani Peygamber ailesinden gelen bir ismi vardı.
Bu kişi, İŞİD adı verilen terör örgütünün yeni lideri olarak biliniyordu.
İstanbul polisi çok başarılı bir operasyonla tek kurşun bile atmadan İŞİD’in yeni liderini ele geçirmişti.
Bu arada örgüte ait çok sayıda belge de İstanbul plisinin eline geçmişti.
Bu haberin önemi şuradan geliyordu.
Daha 3 ay önce öldürülen liderin yerine
geçmişti
2014’lu yılında kendini halife ilan eden sözde Irak İran Şam
Devletinin, yani İŞİD’in lideri Ebubekir el Bağdadi, 2019 yılının
Ekim ayında bir Amerikan operasyonu ile öldürüldü.
Öldürüldüğü bölge, Türkiye sınırına çok yakın bir yer olan İdlib’di.
Onun yerine örgütün başına geçen el Haşimi el-Kureyşi de yine bir Amerikan operasyonu ile 3 Şubat 2022’de yine İdlib’de öldürüldü.
İstanbul’daki operasyon işte bu nedenle çok büyük önem taşıyordu.
Ayrıca Türk polisinin İŞİD’le mücadeledeki samimiyetini, etkinliğini ve başarısını gösteren çok önemli bir gelişmeydi.
Haberi bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan
açıklayacaktı
El-Kureyşi, yakalanan kişinin örgüt içinde kullandığı takma isimdi.
Ama örgütün son iki lideri strateji değiştirmiş ve örgüt ismi
olarak el-Kureyşi adını kullanmaya başlamıştı.
Yani Hazreti Muhammed’in ailesinin de taşıdığı adı kullanıyordu.
Oda TV’deki haberde bu operasyonun bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanacağı belirtildi.
Haber bu bakımdan çok ilgimi çekmişti.
Hayret, ertesi gün bu haber Türk medyasında
yoktu
Ancak ertesi gün Türk medyasına baktığımda bununla ilgili bir
habere rastlamadım.
Buna karşılık bazı yabancı internet sitelerinde haber vardı.
Mesela Bloomberg ve Times Of Israel gibi önemli iki haber sitesi bunu İngilizce bültenlerinde yayınlamıştı.
Buna karşılık Voice of America’da (Amerika’nın Sesi) farklı bazı ayrıntılar vardı.
Bütün haberlerin kaynağı Oda TV’deki Toygun Attila’nın haberiydi. Yani Türk gazeteci uluslararası çapta bir habere imza atmıştı.
Amerika'nın Sesi: Doğrulatacak bir resmi yetkili
bulamadık
Amerika’nın sesi sitesindeki habere göre, adının verilmesini
istemeyen iki üst düzey Türk yetkilisi Bloomberg’e bu haberi
doğrulamıştı.
Ne var ki, Amerikalı yetkililer haber konusunda daha mesafeliydi. “Haberi resmen doğrulayacak durumda değiliz. Basın kaynaklı bu haberi resmen doğrulayacak bir merci bulamadık” demişlerdi.
Haber böylesine önemliydi. Ancak 26 Mayıs’tan sonra bu konu nedense çok esrarengiz bir hal aldı.
İstanbul Polisi’nin tek kurşun bile atmadan ele geçirdiği İŞİD lideri hakkında 21 gündür başka hiçbir şey öğrenemedik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat açıklayacağı söylenen bu olayla ilgili hiçbir resmi açıklama gelmedi.
Bloomberg ve Amerika’nın Sesi’ndeki bu iki haber dışında dünyanın hiçbir önemli haber mecrasında bu haberi göremedik.
Yani iş esrarengiz bir boyut aldı.
Türk istihbaratı ve polisi IŞİD liderini gerçekten
yakaladı mı?
Türk istihbaratı ve polisinin uluslararası teröre karşı mücadelede
elde ettiği böylesine büyük bir başarı neden böyle kuytularda
kalmış; saklanmıştı?
Tabi şu şüpheci sorular da gelmedi değil:
Türk polisi gerçekten İŞİD’in yeni liderini yakalamış mıydı?
Yakaladıysa canlı ele geçirilen bir İŞİD lideri hakkında öteki istihbarat örgütleriyle paylaşılacak çok bilginin ele geçirildiğini tahmin edebiliriz.
Bu bilgi paylaşılmış mıydı?
Bu sabah bölgede ilk defa bir helikopter iniş
harekatı
Haber böylece esrarengiz bir hale bürünürken, bu sabah hiç
beklemediğimiz sürpriz bir gelişme oldu.
Türkiye’nin, Suriye’de kontrolü altında bulunduğu bölgede, yeni bir askeri operasyona başlaması beklenirken, kimsenin beklemediği bir gelişme oldu.
Bölgedeki ABD birlikleri aynı yerlere bir helikopter operasyonu düzenlemişti.
Reuters’in haberine göre, bu operasyonda üst düzey bir İŞİD yöneticisi gözaltına alınmıştı.
Yakalanan kişi bir bomba uzmanıydı.
Aslına bakarsanız, bu kişi liderlik düzeyinde çok önemli bir İŞİD şahsiyeti değildi. Ama operasyon bizzat ABD tarafından, üstelik “İlk helikopter iniş harekatı” olarak duyurulmuştu.
Sıradan bir IŞİD elemanı için niye bu kadar şaşaalı
harekat
Bu operasyonun önemi de şuradan geliyordu.
ABD birliklerinin, Türkiye destekli Suriye Ulusal Ordusu’nun kontrolundeki bölgede ilk helikopter iniş operasyonuydu.
Yani ABD birlikleri belirlenen hedefi helikopterden vurmamış, bizzat asker indirerek yerde bir harekatla ele geçirmişti.
Bölgeden gelen bazı haberlere göre çatışma da çıkmıştı. Ama bu. Çatışmanın oradaki İŞİD mensuplarıyla mı yoksa ÖSO güçleriyle mi olduğu belli değildi.
Tabii ki bu bilgiler insanın aklına şu soruyu sokuyordu:
Acaba, sıradan bir İŞİD bombacısına karşı bu operasyonun asıl amacı başka bir mesaj vermek miydi?
Çünkü aynı saatlerde Astana’daki Türkiye-Rusya-iran zirvesinden de o yönde bir mesaj geliyordu.
Rusya Türkiye’nin Suriye’deki bir operasyonuna sıcak bakmıyordu.
Böylece aynı gün aynı saatlerde hem ABD’den hem Rusya’dan Türkiye’ye iki işaret geliyordu…
Bu operasyonu yapma…
Gözler yine İstanbul'daki esrarengiz kişiye
döndü
Tabii bu haber gözleri 21 gündür esrarengiz biçimde ortadan çekilen
İŞİD’in yeni liderine çevirdi.
El-Kureyşi ne olmuştu?
Ondan örgütün Türkiye’de ve Türkiye’nin kontrolü altındaki bölgede konuşlanıp konuşlanmadığı, orada ne tür hazırlıkları olduğu yolunda ne kadar bilgi alınmıştı?
Oradan alınan bilgi bölgedeki Amerikan güçleri ile paylaşılmış mıydı?
Bu sabah açıklanan helikopter iniş harekatında oradan gelen bilginin etkisi var mıydı?
Amerika bu operasyonu daha önceden Türkiye’ye haber vermiş miydi?
Esrarengiz lider şu bakımdan çok önemli
Diyeceğim şu.
Türkiye bu konudaki bilgileri müttefiklerle paylaşıp, gerçekten netice alıcı bir mücadelenin içinde yer alırsa, YPG- PKK terör örgütüne karşı elini de daha güçlendirebilir.
Yani Suriye’deki haklı harekat konusunda rahatlayabilir.
Çünkü bu sabahki gelişmeler şunu bir kere daha açıkça gösterdi.
İŞİD Türkiye’nin kontrolü altındaki Suriye topraklarında hala belli bir altyapıya sahip. Asıl önemli olan bölgedeki yerel Suriye muhalif güçlerinin İŞİD’e destek verip vermediği sorusunun cevabı.
Unutmayalım ki, bölgedeki İŞİD alt yapısı sadece Amerika için değil, en az onun kadar, hatta daha fazla bizim için de büyük bir tehdit.
Ve emin olun ki bu tehdit YPG-PKK teröründen daha az değil.