"Bebek
katili" olarak bilinen Abdullah
Öcalan'ın soytarıları, geçen gün "bebek katili" edebiyatı yapmıştı
paçavralarında.
İnsanlıktan uzak bu soytarılar, yakın
zamanda aynaya bakmıştı anlaşılan. Çok geçmeden aynadaki o korkunç
görüntüyü herkes gördü. Diyarbakır'da
patlayan bombayla birlikte, bunların "Bebek katili" olduğunu bilmeyen kalmadı.
Pardon, pardon!
PKK soytarılarının gerçek yüzünü hâlâ
görmeyen var!
1100 akademisyen ve destekçileri, lâl
olmuş, konuşamıyorlar "Diyarbakır'daki bebek
katliamı"nı. PKK'nın gece yarısı cansız bıraktığı bebeklerin
toprak altındaki cansız bedenlerini yazamıyorlar. O bombalar vicdanlarını sakat bırakmış sanki!
Heyhat bırakın konuşsunlar, bırakın
yazsınlar... "Hürriyet ifadesi"dir
yaptıkları. İnsanlık adına bir şey söylemeseler de, bırakın
konuşsunlar, dokunmayın ülkemin barışsever (!) akademisyenlerine,
kelli felli gazetecilerine...
PKK'nin
soytarıları dokunuyor onlara zaten.
Alkışlıyorlar ya...
Yeter!
Bu gurur, bu onur onlara
yeter!
Bakın PKK'nın
paçavralarına...
Baştacı hepsi!
Methiye diziyorlar,
"Kaliam ülkesi" diyerek Türkiye'yi suçlayan 1100 akademisyene ve
sonradan yola reva olan destekçilerine...
Cumhuriyet'in de
manşetlerinde "Diyarbakır'daki bebek
katliamı" yok, devleti suçlayan
akademisyenlerin "Katliam
ülkesi" bildirisine alkış var, övgü var, destek
var...
PKK'nın soytarılıklarını
anlıyoruz.
Peki bu arkadaşların yaptığına ne ad
koyacağız?
Cumhuriyet gibi bir gazete, PKK'nın değirmenine su taşıyor!
Tayyip Erdoğan'ı "Ortak düşman"
belledikleri için!
O zaman bırakın, ne halt ederlerse
etsinler.
Dokunmayın...
Diyarbakır'da beton yığınlarının
altında kalan o bebelerin masum yüzü, bunların vicdanlarına
dokunmadıktan sonra, siz dokunsanız ne olur, dokunmasanız ne
olur!
Allah'a ve millete havale en
iyisi.