Biraz geriye dönelim.
Geçen Temmuz ayının 24’ü…
Seçime daha epey var ama adaylardan biri şehrin en büyük futbol sahasında kampanyasını başlatıyor.
Kürsüdeki başkan adayı tam bir “Maço erkek…”
Trump bile onun yanında dünyanın en janti erkeği kalır.
PELE’NİN KRAMPONLARININ İZİNDE BİR CUMHUR’UN KAPTANI
Ona oy verenlerin gözündeki adı “Cumhurun kaptanı..”
Seçim kampanyasını başlattığı yer, İzmir’de çocukluk yıllarımda benim için futbolun en efsane bir yeri.
Rio de Jenerio’nun La Maracana stadı.
Pele’lerin, Garrincha’ların, Didi’lerin kramponlarını bastığı zemin yani..
Seçim kampanyasını başlatan siyasetçi ise Brezilya’nın şu anki Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro…
Şu an dünyanın en popülist liderlerinden biri.
Amerika kıtasında Trump bir numara ise o 2 bile değil…
Bir buçuk numara…
İKTİDARDA TEKADAM AMA O GÜN O SAHADA İKİNCİ ADAM
Keyfi yönetimi, akraba yönetimini, yolsuzluğu, aklına ve ağzına geleni söylemeyi, muhaliflerini hapislere atmayı, kendine Tanrı tarafından verilmiş yetkiler olarak gören bir kafa…
Yirmibirinci Yüzyıl “Tekadam” modelinin müstesna bir örneği yani.
Şimdi seçime gidiyor ve kampanyayı işte o gün başlatıyor.
İktidarda tek adam…
Ama o gün o stadda tekadam değil.
Hatta “İkinci insan…”
Çünkü gelenlerin gözü onda değil yanındaki kadında…
Brezilya’nın popülist ve çok tartışılan başkanı Jair Bolsonaro o
Kocası, sadece kendisi çalışırsa, muhtemelen bu seçimi kaybedecek.
Ama kazanırsa, herkes biliyor ki, o değil yanındaki kadın kazandıracak.
İşte size bugün Latin Amerikanın, belki de tarihinin en kritik seçimlerinden birin yapacak olan bu en büyük ülkesinde, bütün dünyanın gözünü üzerine diktiği bu kadını anlatacağım.
KOCASINI KAZANDIRIRSA ÜLKESİNE KAYBETTİRECEK
Adı Michelle Bolsonaro…
Kocası seçimin ilk turunda ikinci sırada kaldı. O oyların yüzde 43’ünü alırken solcu rakibi yüzde 48.5’ini aldı.
Önümüzdeki 30 Ekim günü seçimin ikinci turu yapılacak.
Yani bugünden itibaren 20 gün var.
Ve muhtemelen kocasının ve ülkesinin kaderini bu kadın belirleyecek.
Ve herkes biliyor ki, kocasını kazandırırsa, ülkesine kaybettirecek.
Şimdi gelin o güne, La Maracana stadına dönelim ve ülkesinde bazılarının “Latin Amerika’nın ikinci Eva Peron’u” bile dediği bu “Güçlü Teklady’i” adım adım tanıyalım…
BU ADAM SİZE TANRININ BÜYÜK BİR LÜTFUDUR
24 Temmuz günü orada kürsüye geliyor ve kocasının elini kaldırarak, onun “Cumhur’una” sesleniyor:
“Kocam Tanrının size büyük bir lütfudur. Çok temiz bir kalbi vardır ve üstelik güzel adamdır…”
Dünyanın geri kalan kısmı bunların tam aksini düşünüyor ama demek ki eşinin gözünde böyle görünüyormuş.
Nitekim seçimin geçen hafta yapılan ilk turuna göre o Cumhurun daha büyük bir kısmı onu Tanrının lütfu değil, Tanrının cezası olarak görüyor.
TROPİKLERİN PEMBE SAMUR KÜRKLÜ GRACE KELLY’Sİ
Yaşı 40.
Kocasından 27 yaş küçük.
Kısa kesilmiş saçları ile güzel ve alımlı bir kadın. Büyük markalardan giyinmeyi seviyor.
Özellikle rob giymeyi tercih ediyor.
Bir tercihi de omuzları çıplak bırakan pembe samur kürk…
Günümüz havyanseverlerini delirtecek bir provokasyon yani…
Kızmayın…Sadece “Muktedir karısı geleneğini” sürdürüyor.
Güçlü liderlerin, tekadamların, diktatörlerin, despotların karıları kürk severler…
ESTETKİKÇİSİ HAFTASONU SARAY’A MANGALA GELEN BİR ARKADAŞ
Şimdiye kadar yaptırdığı bilinen estetik müdaheleler şunlar:
Bir meme operasyonu geçirmiş.
Ayrıca hamilelikten sonra karnında kalan bir deformasyonu da düzelttirmiş.
Bunları yapan estetikçi ise iyi arkadaşı.
Hafta sonları Saraya mangala geliyor.
Tabii onlar “Barbekü” diyorlar…
CUMHURBAŞKANIMIZ BİR VİAGRACI DEĞİL CİALİS’Cİ
Halk ona “Başkanın Kraliçesi” değil, “ Sarayın Prensesi” diyor.
Çünkü eşinden 27 yaş küçük.
Brezilya’da sokakta kime sorsanız, onun için “Trump’tan bile maço” der.
Maçoluk bir karakterdir, ama bedenin kanunları maçoları tanımaz.
Onu maço olarak bilen Cumhur’u, bir sırrını daha çok iyi bilir. Saray’daki Cumhurbaşkanlarının çok ciddi bir ereksiyon sorunu var.
Bunu sadece onlar değil, mesela Fransız Le Monde gazetesi de biliyor ve yazıyor.
Herkesin bildiği bir sır da bu sorununa karşı “Cialis” kullandığı.Yinez deç iyi. Adı “Viagracıya” da çıkabilirdi.
CUMHURBAŞKANIN EREKSİYON SORUNU CUMHUR’U İLGİLENDİRİR Mİ
Kendisinin ve Teklady’nin sorunu, bizi ilgilendirmez, Cumhuru da ilgilendirmez.
Nitekim ona oy verenler o gün Maracana stadında ikisini el ele görünce şu tezahüratı yapmaya başladılar:
“Vaz.geee…çiiil…meeez”…”Vaz..geee..çiil..meeez…”
Doğru…
İktidar koltuğu vazgeçilmez hale gelince, ereksiyon sorunu var diye bir kocadan vazgeçilebilir mi…
Siyasi iktidar kafidir…
PAMUK PRENSES KIYAFETİYLE KOCASINA BOYUN EĞEN PRENSES
Kılıktan kılığa girmeyi seven bir kadın.
Çocukların bayramlarında Pamuk Prenses kıyafeti giyiyor.
Kraliçe Elizabeth’in cenazesinde Kate Middleton’unkiyle yarışan siyah bir elbise giydi.
Ama hangi kıyafeti giyerse giysin verdiği meaj şu:
“Bir eş kocasının hizmetinedir…”
Kocasının emrinde bir kadın imajı onu asla rahatsız etmiyor.
Çünkü sarayın duvarları arasında kimin kime boyun eğdiğini çok iyi biliyor.
Psikologlar ereksiyon sorunlu canlıların asabi olduğunu söyleseler de, bu asabiyet en azından sarayın duvarları arasında
törpüleniyor.
İŞARET DİLİYLE KOCASINI İŞİTME ENGELLİLERE ANLATIYOR
İşitme engellilerinin kullandığı işaret dilini biliyor.
Bunu işitme engelli amcasından öğrenmiş.
Kocasının siyasi mitinglerinde yanında durup onun konuşmasını işaret diline çeviriyor.
Aslında popülist liderlerin, tekadam rejimlerinin, konuşan kafa televizyonlarının egemen olduğu ülkelerde her vatandaşın bundan alacağı bir ders var. işaret dilini öğrenmesinde yarar var.
Bence hergün televizyonlara çıkıp her dakika konuşan tekadamlara ve konuşan kafalara karşı en etkili yol, televizyonların sesini kapatıp sadece el kol hareketlerini izlemek olabilir.
Böylece onların söylediklerine değil, elleri kollarıyla ne anlattıklarına bakarsınız.
Bu da belki daha sağlıklı oy vermenize yardımcı olur.
SARAYI OSCAR NİEMEYER İMZALI CAM ESERLE DONATTI
Kamuoyu önünde kocasına boyun eğen, onun hizmetinde bir kadın görüntüsü verirken, Başkanlık Sarayında ipler tamamen onun elinde.
Burada da herkesçe bilinen sırlar var.
Mesela bütün sarayı Brezilya’nın 2012 yılında ölen ünlü mimarı Oscar Niemeyer imzalı cam eserlerle donattı.
Sarayın birinci katındaki özel dairelere ancak çok yakın çevreden insanlar girebiliyor.
Mesela estetikçisi…
Ve bir de dinadamları…
KOCASI SEÇİMİ KAZANINCA SARAYDA İLK İŞİ ŞEYTAN TEMİZLİĞİ OLMUŞ
Böylece geliyoruz onun en güçlü yanına…
Çok dindar bir protestan.
Kocası ve seçmenin çoğunluğu Evangelist ama din konusunda onun borusu ötüyor.
Kendi deyişi ile saraya gelince ilk işi “Şeytan temizliği yapmak olmuş.
“Bizden önceki başkan Afrika kökenli inançlara sahipti. Bütün Sarayı büyüler ve şeytanlar işgal etmişti. Biz Sarayı yeniden Hazreti İsa’nın ve meleklerinin emrine soktuk” diyor.
Bugünkü kampanyada da Kocasının önünde görünen Sol aday Lula’nın karısının bir “Macumbacı”, yani karabüyücü olduğunu anlatıyor.
ŞEYTAN TEMİZLİĞİ YAPTIĞI PAPAZI ANAYASA MAHKEMESİ ÜYESİ YAPTIRDI
Tabi ki saraydaki şeytan ve cin temizliğini yakından tanıdığı, arkadaş olduğu papazlarla yapmış.
Hatta bunlardan Andre Mendonça isimli bir papazı Anayasa Mahkemesi üyeliğine bile seçtirmiş. Bunun için bizzat lobi ve kulis yapmış. Bastırmış.
Bu seçimi Mendonça ile birlikte izlemiş ve seçildiği an işaret parmağını gökyüzüne uzatarak, “Halluyah…” diye bağırmış.
OTOBÜS ŞOFÖRÜNÜN KIZININ YÜKSELİŞİ
Peki kimdir bu güçlü tekkadın…Nereden gelmiştir.
1982 yılında Brezilya’nın Ceilandia adlı kasabasının favellasında doğdu.
Yani bir “Varoş kızı…”
Babası emekli bir otobüs şoförüydü.
Annesi ev kadını.
Ailesinin sicimi ise ilginç.
Büyükbabası bıçakla öldürülmüş.
Babaannesi ise uyuşturucu kaçakçılığı ve sahte belge üretimin suçuyla hapiste yatmış.
Kendisine “Beyaztoz nine” derlermiş…
Amcası, mafyayla ilişkileri nedeniyle meslekten atılan bir polis memuru..
Öteki amcası ise iki yeğenine tecavüzden dolayı 13 ay hapis yatmış.
GÜZEL MICHELLE EĞİTİMİNİ ORTAOKULDA BIRAKTI
Eğitimini, ortaokul ikinci sınıfta bıraktı..
O sırada adı “Güzel Michelle’e” çıkmıştı.
Manken olabilmek için güzellik ürünü sergileyen bir işe girdi.
Bşka çeşitli işler yaptıktan sonra Parlamentoda bir sekreterlik işi buldu. Ve bugünkü eşi ile orada tanıştı.
Dediklerine göre “İlk görüşte aşktı.”
BAZILARI NEPOTİZM DİYOR AMA ONLARIN DİLİNDE ANLAMI BAŞKA
İkisinin de daha önceden evliliklerdi vardı.
Böylece birbirine sımsıkı, dini bütün bir aile yarattılar.
Üç oğulları var.
Üçünü de memleketlerine hayırlı evlat olarak yetiştirdiler.
Babaları, birini senatör, birini belediye meclisi üyesi, ötekini de milletvekili yaptı.
Her nekadar bazıları bunu “Nepotizm”, yani “Akraba-i Taalukat” yönetimi olarak görülüyorsa da Bolsonaro’larda bunu adı “Güçlü Aile Bağları…”
Bu aile bağlarını kanuna bile sokmak istemişler ama üst mahkeme bozmuş.
DEMEK Kİ KONGRENİN EN ‘BAISEUR’ ÜYESİNİN EREKSİYON SORUNU VAR
Peki kimdi bu Güzel Michelle’in ilk görüşte aşık olduğu adam…
Meclis’teki arkadaşlarına göre Jair, Kongre’nin en “ Baiseur” üyesiydi.
Ben bu kelimeyi Türkçeye “En çapkın” olarak çeviriyorum, ama bilelim ki, Le Monde gazetesinin haftalık ekinde kullanılan fransızcadaki karşılığı “En s….ci” oluyor.
Kadınlara eşya gibi bakan bir erkeğe sadece çapkın demek bence kendi kişiliğini küçümsemek olurdu.
Yine de onun anlayacağı maço diliyle söyleyeyim.
Bu ereksiyon sorunu o “Baiseur” karizmasını biraz çizmiş.
HAFTANIN 7 GECESİ İÇİN 7 AYRI KADIN İÇ GİYİMİ
Fransız Le Monde gazetesinin dergisine göre, 2006 yılında, yani tanışmalarından hemen sonra Michelle’in evine büyük bir paket gelir.
İçinden çıkan şey şudur:
Her gün gece giymek için ayrı bir kadın iç giyim takımı…”
Her geceye ayrı içgiyimi…
Michelle daha sonraki yıllarda “Herhalde benim giyecek iç giyimim olmadığını düşünüyordu” diyecekti.
EN BÜYÜK BAISEUR’ÜN HER GECE İÇİN İÇGİYİM TERCİHİ NE OLABİLİR
Bolsonaro o yıl 52 yaşındaydı.
O ise 24…
Tabii insan benim gibi bir içgiyim manyağı ise merak ediyor…
Gönderdiği parçaların markası neydi?
La Perla mı…
Victoria’s Secret mi…
Intissima mı…Agent Provokateur mü…
Yoksa Dior veya Chanel’in özel tasarımları mı…
Maço bir “Baiseur’ün” içgiyim tercihi çok mühimdir…Şakaya gelmez.
Evet bütün dünyanın yakından izlediği ve dünyada polülist liderlerin geleceği ile ilgili izlenim verecek olan Brezilya seçiminin first lady’sinin portresi bu.
New York Times, Le Monde, Figaro gibi gazeteler ve çeşitli digital sitelerden derlediğim bir portre bu.
TAPILACAK LADY İLE KORKUNÇ YENGE ARASINDAKİ SINIR İNCE
Popülist tek adam rejimlerinin mottosudur:
“Its good to be king..”
Kral olmak güzeldir.
Ama “Tekkadın” olmak daha güzeldir.
Tek sorun ise şu:
Böyle saray rejimlerinde “Tapılan lady” olmakla “Korkunç yenge” olmak arasındaki sınır çok incedir…
Yani o sınırı geçtiğinizin farkında olmayabilirsiniz…
Onu da ancak sandıklar kapandığında anlayabilirsiniz…