Olmadı be Balçiçek, hiç olmadı…

Olmadı be Balçiçek, hiç olmadı…

Adnan Berk Okan adnanberkokan@gmail.com

Sevgili Balçiçek;
Dünkü Gazete HT’de “Serra Yılmaz ve öcüler” başlığı altında yayımlanan yazında Hanımefendi’nin “densizliğini” tabii ki savunmuyorsun…
Hatta seni şaşırttığını bile belirtiyorsun…
Ama ya sonra?..
Sonra; “samimi, şeffaf, hiç kimsenin olamayacağı kadar cesaretli” olduğunu söylüyor, “hoşgörün” demeye getiriyorsun…
Serra Yılmaz’ın “densizliğini” hoş görmemizi isterken kullandığın iki argüman var…
Birincisi;
“Sadece Serra Yılmaz değil, birçok kişi öcü gibi görüyor çarşaflıları, başörtülüleri, ama renk vermiyor, arkalarından konuşuyor..”
İkincisi;.
"Böyle hissetmem benim onların giyimine karışacağım anlamına gelmez!" O bölümü nedense atlıyoruz...

Bak sevgili Balçiçek;
Bana sorarsan; birinciler, yani Serra Hanım gibi düşündükleri halde bunu açıkça söylemeyenler, “hadlerini bilen, aklı başında, akil” insanlar…
Neden mi?..
Onu da ikinci hoşgörü gerekçene ithaf edeyim.
Çünkü…
Başları örtülü o insanlardan hazzetmedikleri halde seslerini çıkarmayanlar;
onlarla bir arada yaşamayı kabullenen; onların giyimlerine karışmamaya karar vermiş kişilerdir…
"Böyle hissetmem benim onların giyimine karışacağım anlamına gelmez!" diyen Serra Yılmaz ise;
“Öcü gibiler, onlardan korkuyorum” lâfı ağzından çıktığı anda o insanların giyimlerine de yaşam tarzlarına da karışmış, “öyle giyinmeyin bakayım beni korkutuyorsunuz” demiştir bile…

Sevgili Balçiçek;
“Hani düşünce özgürlüğü vardı bu memlekette?”
diye tevdi ettiğin sorunun cevabı şudur:
“Düşünce özgürlüğü tabii ki vardır ama hakaret ve küfür etme özgürlüğü hiçbir ülkede olmadığı gibi Türkiye’de de yoktur, olamaz da.”
Meselâ…
Önüne hiçbir şey koymadan sadece “özgürlük nedir?” diye sorsam ne cevap verirsin Balçiçek?..
Ya da hemen devam etsem ve desem ki...
“Pervasızlık da özgürlük müdür?”
Yani;
diline geleni söylemek, klavyeden çıkanı yazmak mıdır özgürlük?..
Yani; köşeler babamızın malı, dilimiz de pervasızlığımızın tanrısı mıdır?..
Esop’un "dil” konusundaki öyküsünü biliyorsundur…
Dünyanın hem en iyi şeyidir dil, hem en kötüsü
En iyi şeyidir çünkü bütün sevgi ve övgülerimizi “dil” ile yaparız…
En kötüsüdür zira bütün sövgü, hakaret ve iftiralarımızı da dil ile yaparız…

Sevgili Balçiçek;
Düşünce özgürlüğümüzü dilimizi serbest bırakıp da birilerini aşağılamak yerine sadece “eleştirilerimizde” kullansak daha iyi değil mi?..
Diyebilirsin ki;
“İyi ama sen de az ağır yazmıyorsun hani yani?”…
Haklısın…
Ancak…
Sadece “ağır yazanlara” karşı…
Eleştiren ama bunu küfür etmeden, hakaretler yağdırmadan yapanlara karşı sadece kendi penceremden gördüğüm yanlışlarını yazmak söylemektir benim işim…
Şu anda sana karşı olduğu gibi…
Sevgi ve saygıyla…
Çünkü sen kimseye küfür etmeyen; siyasi yelpaze ve sosyal yaşamda seninle 180 derece ters yönde oturan zıt mahalleline bile hakaret etmeden eleştiri yöneltebiliyorsun…
O halde senin gibi düşünmediğimi anlatacaksam ben de sana, senin başkalarına davrandığın gibi davranmalıyım…
Öyle de yapıyorum…

Ama be Balçiçek;
Serra Yılmaz’ın dili öyle değil…
Serra Yılmaz;
“siz de bana ‘öcü’ deyin” diye davetiye çıkaranlardan…
Nitekim o davete icabet eden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de hemen:
“Geçen akşam ekranda seni gören torunun korktu ve ağlamaya başladı” diye açıklama yaptı, Serra Hanım’ın görünümünü hatırlatıp…
Ne yapayım şimdi?..
Gökçek’e kızayım mı?..
Yoooo…
Ben şahsen kızamıyorum…
Çünkü orta yerde Sera Hanım’ın kendisi gibi olmayan kadınlara “öcü” deyişi var…
“Beni korkutuyorlar” karşı saldırısı var…

Onlar olmasa…
Sadece eleştirse mesele yok…
Meselâ klasik söylemle;
“Laiklik” dese…
“Atatürk ilke ve inkılâpları” dese…
Hatta “çağ dışılık” dese…
“Hiç estetik değil” dese…
Bütün bunlar eleştirel bakış açılarıdır…
Ama “öcü” denildiğinde hakarete, aşağılamaya giriyor…

Bu arada unutmadan hatırlatayım;
“Ne yani?.. Ne kadar da samimi… Başkaları da onun gibi düşünüyor ama söylemiyor” demek;
aklı başında, haddini bilen, kendileri gibi olmayanlara saygı duyan insanlara yapılmış en büyük hakarettir…
“Ey makul insanlar!.. Siz de Serra Yılmaz gibi, densiz olun, pervasız olun, ağzınıza geleni söyleyin”
demektir…
Ama boşuna hevestir zira aklı başında makul insanlar o gaza, kendileri gibi olmayanların “ötekileştirilmesi” tahrikine kapılmayacaklardır...

adnanberkokan@gmail.com