Başbakan Erdoğan’ın sert açıklamalarını duyana kadar ben de
Oktay Ekşi’nin o yazısından haberdar olmayanlardanım.
Ne yazacaklarını tahmin ettiğimiz yazarların yazısını genelde
okumuyoruz. Benimkisi de o türden bir durumdu.
Oktay Ekşi’nin yazılarını çok sığ ve sorunlu bulduğumu sanırım
daha önce de belirtmiştim. Hattâ Hürriyet gazetesinin değişmesinin
önünde duran en büyük engel olarak da onu göstermiştim.
Oktay Ekşi’nin istifa ettiği haberini aldığımda ilk tepkim ‘hak
etti’ oldu. Çünkü gerçekten bu tip yazarların zararlı olduklarını
düşünüyorum. Hangi ideolojiden olursa olsunlar fark etmiyor.
Bağnazlık hastalıklı ruhun göstergelerinden biridir. Peki Oktay
Ekşi’nin bu hamlesine şaşırdım mı? Elbette hayır. ‘Su testisi su
yolunda kırıldı.’
Ben asıl ‘Bu kadar kibar biri bu cümleleri nasıl yazdı?' diye
kafa patlatıp duruma şaşıranlara şaşırıyorum. Bu şaşkınlığı
üzerinden atamamış birçok arkadaş var mahallede. Şunu unutmayın:
Bozgun havası bir insanın ruhuna sinmeye görsün, ne yapacağını,
nerede duracağını kimse kestiremez.
Neyse, benim asıl söylemek istediğim bu değil. Yukarıda
söylediklerimin benzerini eminim hepiniz hergün onlarca köşede
okuyorsunuz. Benim asıl tuhaf karşıladığım konu başka.
Siz de görüyor musunuz nasıl ucuz bir yandaşlık yarışına
girildiğini? Oktay Ekşi’ye
Başbakan Erdoğan adına en yakası açılmamış küfrü ya da hakareti
edecek kişiye sanki ödül verilecek. Bazıları gerçekten
büyük bir yarış içerisindeler. Adam yaptığı pisliğin ardından özür
diledi. Bu da yetmedi, istifa etti. Niçin hala adamın üzerinde
tepiniliyor, doğrusu anlamış değilim.
Yeni yetme zibidilerin yaptığı çirkefliklerden bahsetmiyorum.
Benim dikkatimi çeken aklı başında diye bildiğimiz adamların
takındıkları ayıplanısı ve seviyesiz tavırlar.
Nedir bu Allah aşkına! Dikkat çekmek, adam sayılmak, safınızı
belli etmek için tek yol bu mu kaldı elinizde? Daha zekice dikkat
çekme yöntemleriniz yok mu?
Belki sizin de Oktay Ekşi’den kumaş olarak aslında bir
farkınız yok. Ne dersiniz?
Özür dileyip ‘hata ettim’ diyen birinin üzerine bu
kadar gitmek nasıl bir karakterle mümkün olabilir ki başka?
Unutmayın, ne demiş atalarımız: Düşmeyen kalkmayan bir
tek Allah’tır.
Fatih Çekirge’yi kim kurtardı?
Gözlerden kaçtı belki ama Başbakan Erdoğan Cumartesi günü
Ekşi’ye gösterdiği tepkinin benzerini Cumhurbaşkanının eşiyle
ilgili seviyesiz tanımlama için Fatih Çekirge’ye de gösterdi.
Peki Oktay Ekşi ile aynı gün, bu defa Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül’ün eşine benzeri bir hakarette bulunan Fatih Çekirge’nin özrü
niçin kabul gördü de, Oktay Ekşi’ninki görmedi?
Üstelik Oktay Ekşi’ye tepki gösterenlerden hiçbiri ne hikmetse
aynı tepkiyi Fatih Çekirge’ye göstermiyor. Neden acaba? Var mı bir
fikri olan? Benim var. Papermoon arkadaşlığı olmasın sakın.
Bakmayın siz. Bazı kalemler iki taraflı çalışıyor. AK Parti
muhaliflerinden işlerine gelenle can ciğer arkadaş, işlerine
gelmeyen muhaliflerle de kanlı bıçaklı düşmanlar. Düşman dediğime
bakmayın, bu düşmanlıkların da hepsi konjonktürel.
Peki Fatih Çekirge’yi sadece bu arkadaşlıklar mı kurtardı?
Elbette hayır.
Mesela Fatih Çekirge Köşk’ün basın danışmanı Ahmet
Sever’i arayarak Pazartesi günkü yazısını özür niyetiyle yazığını
bildirmesinden dolayı paçayı yırtmış olabilir mi? Çekirge’nin
Pazartesi günü yayımlanan yazısına bakın, ne dediğimi
anlayacaksınız.
Bu öfke Başbakan Erdoğan’a zarar verir.
Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında Oktay Ekşi ile alakalı
‘Bunu tardedin’ (kovun) çıkışını izleyince, doğrusu üzüldüm.
Oktay Ekşi’ye İsrail muamelesi yapmak, Başbakan Erdoğan’a ciddi
anlamda zarar verir. Bu tutum %42’yi kemikleştirmekten başka işe
yaramayacaktır. İnsanların Başbakan Erdoğan’ın bağışlayıcı, müşfik,
sevecen yüzüne daha fazla ihtiyaç duyukları unutulmamalı.
Haklı bir tepki gösterdi ve sonucunu aldı. Adamın peşini hala
bırakmıyorsa, birileri bu ısrarı sorgular ve altında başka niyetler
aramaya, icat etmeye başlar. Başbakan Erdoğan’ın gerçekten %42 ile
ilgili bir derdi, onları anlama gibi bir amacı varsa, önce bu
üslubunu değiştirmeli. Bilsin ki bu üslup %42’yi daha da
kemikleştirecektir.
Hani Başbakan Erdoğan demişti ya ‘Medyada uyarıcı dostlara
ihtiyacımız var’ , ben işte onu yapmaya çalışıyorum, kimse fitne
çıkarmasın.