Oktay Ekşi olayında neye şaşırmalıyız?

Oktay Ekşi olayında neye şaşırmalıyız?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Başbakan Erdoğan’ın sert açıklamalarını duyana kadar ben de Oktay Ekşi’nin o yazısından haberdar olmayanlardanım.

Ne yazacaklarını tahmin ettiğimiz yazarların yazısını genelde okumuyoruz. Benimkisi de o türden bir durumdu.

Oktay Ekşi’nin yazılarını çok sığ ve sorunlu bulduğumu sanırım daha önce de belirtmiştim. Hattâ Hürriyet gazetesinin değişmesinin önünde duran en büyük engel olarak da onu göstermiştim.

Oktay Ekşi’nin istifa ettiği haberini aldığımda ilk tepkim ‘hak etti’ oldu. Çünkü gerçekten bu tip yazarların zararlı olduklarını düşünüyorum. Hangi ideolojiden olursa olsunlar fark etmiyor. Bağnazlık hastalıklı ruhun göstergelerinden biridir. Peki Oktay Ekşi’nin bu hamlesine şaşırdım mı? Elbette hayır. ‘Su testisi su yolunda kırıldı.’

Ben asıl ‘Bu kadar kibar biri bu cümleleri nasıl yazdı?' diye kafa patlatıp duruma şaşıranlara şaşırıyorum. Bu şaşkınlığı üzerinden atamamış birçok arkadaş var mahallede. Şunu unutmayın: Bozgun havası bir insanın ruhuna sinmeye görsün, ne yapacağını, nerede duracağını kimse kestiremez.

Neyse, benim asıl söylemek istediğim bu değil. Yukarıda söylediklerimin benzerini eminim hepiniz hergün onlarca köşede okuyorsunuz. Benim asıl tuhaf karşıladığım konu başka.

Siz de görüyor musunuz nasıl ucuz bir yandaşlık yarışına girildiğini? Oktay Ekşi’ye Başbakan Erdoğan adına en yakası açılmamış küfrü ya da hakareti edecek kişiye sanki ödül verilecek. Bazıları gerçekten büyük bir yarış içerisindeler. Adam yaptığı pisliğin ardından özür diledi. Bu da yetmedi, istifa etti. Niçin hala adamın üzerinde tepiniliyor, doğrusu anlamış değilim.

Yeni yetme zibidilerin yaptığı çirkefliklerden bahsetmiyorum. Benim dikkatimi çeken aklı başında diye bildiğimiz adamların takındıkları ayıplanısı ve seviyesiz tavırlar.

Nedir bu Allah aşkına! Dikkat çekmek, adam sayılmak, safınızı belli etmek için tek yol bu mu kaldı elinizde? Daha zekice dikkat çekme yöntemleriniz yok mu?

Belki sizin de Oktay Ekşi’den kumaş olarak aslında bir farkınız yok. Ne dersiniz?

Özür dileyip  ‘hata ettim’  diyen birinin üzerine bu kadar gitmek nasıl bir karakterle mümkün olabilir ki başka?

Unutmayın, ne demiş atalarımız: Düşmeyen kalkmayan bir tek Allah’tır.

 

Fatih Çekirge’yi kim kurtardı?

Gözlerden kaçtı belki ama Başbakan Erdoğan Cumartesi günü Ekşi’ye gösterdiği tepkinin benzerini Cumhurbaşkanının eşiyle ilgili seviyesiz tanımlama için Fatih Çekirge’ye de gösterdi.

Peki Oktay Ekşi ile aynı gün, bu defa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşine benzeri bir hakarette bulunan Fatih Çekirge’nin özrü niçin kabul gördü de, Oktay Ekşi’ninki görmedi?

Üstelik Oktay Ekşi’ye tepki gösterenlerden hiçbiri ne hikmetse aynı tepkiyi Fatih Çekirge’ye göstermiyor. Neden acaba? Var mı bir fikri olan? Benim var. Papermoon arkadaşlığı olmasın sakın.

Bakmayın siz. Bazı kalemler iki taraflı çalışıyor. AK Parti muhaliflerinden işlerine gelenle can ciğer arkadaş, işlerine gelmeyen muhaliflerle de kanlı bıçaklı düşmanlar. Düşman dediğime bakmayın, bu düşmanlıkların da hepsi konjonktürel.

Peki Fatih Çekirge’yi sadece bu arkadaşlıklar mı kurtardı? Elbette hayır.

Mesela Fatih Çekirge Köşk’ün basın danışmanı Ahmet Sever’i arayarak Pazartesi günkü yazısını özür niyetiyle yazığını bildirmesinden dolayı paçayı yırtmış olabilir mi? Çekirge’nin Pazartesi günü yayımlanan yazısına bakın, ne dediğimi anlayacaksınız.

Bu öfke Başbakan Erdoğan’a zarar verir.

Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında Oktay Ekşi ile alakalı ‘Bunu tardedin’ (kovun)  çıkışını izleyince, doğrusu üzüldüm. Oktay Ekşi’ye İsrail muamelesi yapmak, Başbakan Erdoğan’a ciddi anlamda zarar verir. Bu tutum %42’yi kemikleştirmekten başka işe yaramayacaktır. İnsanların Başbakan Erdoğan’ın bağışlayıcı, müşfik, sevecen yüzüne daha fazla ihtiyaç duyukları unutulmamalı.

Haklı bir tepki gösterdi ve sonucunu aldı. Adamın peşini hala bırakmıyorsa, birileri bu ısrarı sorgular ve altında başka niyetler aramaya, icat etmeye başlar. Başbakan Erdoğan’ın gerçekten %42 ile ilgili bir derdi, onları anlama gibi bir amacı varsa, önce bu üslubunu değiştirmeli. Bilsin ki bu üslup %42’yi daha da kemikleştirecektir.

Hani Başbakan Erdoğan demişti ya ‘Medyada uyarıcı dostlara ihtiyacımız var’ , ben işte onu yapmaya çalışıyorum, kimse fitne çıkarmasın.