Vallahi de billahi de ilk okuduğumda inanmadım…
“Doğru olamaz” deyip geçtim.
Aklıma hafızalama, mantığıma, insanlık duyguma, hiçbir yerime
yerleştiremediğim bir haberdi…
Güya TRT, Osman Kavala’yı karalayan bir dizi yapmış.
Adı “Metamorfoz’muş…”
Yemin ediyorum zerre kadar ihtimal vermedim.
Ta ki, dün Osman Kavala’nın yayınladığı mesajı okuyuncaya
kadar…
Meğer doğruymuş…
TRT gerçekten Osman Kavala’yı anlatan bir dizi yapmış.
Ayrıntısını Kavala’nın açıklamasından okudum.
Dava açılmasını önlemek için dizide Kavala’nın ismi açıkça
kullanılmıyormuş.
Ancak Kavala hakkındaki iddianamede kullanılan ve mahkûmiyetine
karar verilmesine gerekçe gösterilen olaylar anlatılıyormuş.
Yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına rağmen mahkûm
edilen Kavala’yı adını vermeden ama tam adresini vererek kamuoyunda
da mahkûm etmek için hazırlanmış bir dizi haline getirilmiş.
Osman Kavala kısa açıklamasını şu çok düşündürücü cümleyle
bitiriyor:
“Kamu kaynaklarının bu amaç için kullanılmış olması beni
yadırgatmadı. Beni şaşırtan ve bana üzüntü veren genç sanatçıların
bu itibar suikastı projesinde yer almaktan rahatsızlık
duymamaları…”
Ben de aynı duyguyu hissettim.
TRT yöneticilerini bir kenara bırakıyorum.
Neticede onlar iktidarın memuru…
Herhalde bir yerden emir aldılar ve milletin parasını böyle bir
projeye yatırıyorlar.
Ama filmin yönetmeni…
Oyuncular…
Hepsinin yaşı genç.
Türkiye ve dünya tarihine bakarsanız, bazı dönemler o dönemin
güçlü kişileri ile ilgili siyasi iklimlerin oluşmasına yol
açıyor.
Ama sonra o dönem bitiyor ve başka iklimler geliyor.
İşte o zaman ne mi oluyor?
Mesela Amerikan tarihine bakalım.
İnsanların komünist diye damgalandığı senatör McCarthy dönemi.
Aralarında Dalton Trumbo gibi olağanüstü senaristlerin de bulunduğu
büyük sanat insanlarının hayatları kaydırıldı.
Oscar ödülü kazandı ama isimleri ile yazamadıkları için o ödülleri
alamadılar.
Başka bazı sanatçılar ise o komünist avına yardımcı oldular.
Üstelik aralarında Elia Kazan gibi büyük yönetmenler vardı.
Aradan yıllar geçti ve o dönemde bu kumpaslara yardımcı oldukları
için çok utandılar.
Yeni nesiller onların adını hiç de hayırla anmadılar.
O nedenle ben de Kavala dizisinde rol alan sanatçıların isimlerini
verip utandırmak istemiyorum.
Ama onlara naçizane bir tavsiyem var.
Hollywood’da yıllar sonra bu utançlarını itiraf eden sanatçıların
hatırlarını, okusunlar.
Bu dizide yer alması gereken trajikomik deliller nelerdi?
Şimdi çok merak ettiğim başka bir konuya değineceğim.
Anladığım kadarıyla dizinin senaryosu Kavala iddianamesinde yer
alan unsurlar esas alınarak yazılmış.
Osman Kavala iddianamesini okuyan ve hukuktan biraz anlayan, hatta
hiç anlamayanlar bile bu iddianamede, insanı güldüren çok acıklı
“sözde kanıtları” görür.
Şimdi buradan itibaren yazdıklarımı eminim bir komedi gibi
okuyacaksınız.
Ama ne yazık ki komedi değil gerçek.
Biliyor musunuz, Osman Kavala başarılı olsaydı, arı kolonları
ile yaptığı darbe girişimi başarılı olacak ve hükümet
devrilecekti..
Yanlış okumadınız. Hem de eşek arısı değil, bildiğimiz bal arıları
ile…
Sizlere bal arılarının bölücü darbe eyleminin ne olduğunu da
söyleyeceğim.
Ona da şaşıracaksınız.
Bir de “çadırın içinde geçen” sahne var. Gezi olayları sırasında
“sevişmeme eylemi” yaparak, hükümeti devirmeye kalktılar.
Aman dikkatle okuyun. “Sevişme” değil “sevişmeme” sahnesi.
Çok merak ediyorum bu dizide bu sahneler de olacak mı?
İsterseniz, kod adı “KKK”, “Karanlık Kavala Komplosu” olabilecek bu
projenin bu iki ayrıntısını anlatayım.
Şimdi buyurun, Türkiye’nin imajına en ağır darbeyi vuran bu
kararın iddianamesinin 301’inci sayfasına…
Orada bir harita var.
Türkiye dört bölgeye bölünmüş.
Üzerindeki ifade ise şu:
“Yine şüphelinin cep telefonunda yapılan incelemede 27/02/2016
tarihinde çekilmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünün
bozularak sınırların yeniden çizildiği şüphelinin cep telefonu ile
çekildiği tespit edilen fotoğrafın ele geçirildiği…”
Bu ‘leziz’ ve gizemli ifade bana değil, iddia makamına ait…
Evet işte bu harita, Osman Kavala’nın darbe girişimi sonucunda
Türkiye’yi nasıl böleceklerinin kanıtı olarak orada duruyor.
Peki neydi bu harita?
Onu da anlatayım.
1988 yılında, bir Alman bilim insanı, Prof. Friedrich Ruttner, bir
arı kitabı yayımladı.
Adı “Bal arılarının Biyocoğrafyası ve Taksonomisi”ydi...
O kitapta arı kolonilerinin Anadolu ve Kafkasya’daki dağılımlarını
gösteren bir harita vardı.
Kitap bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de birçok arı
araştırmasında ana kaynak olarak kullanıldı.
O haritalar Türkiye’de de yayınlandı.
Osman Kavala’nın cep telefonunda bulunan harita işte buydu.
Biz Anadolu bal arılarını Kuvvacı sanırdık
meğer hepsi Sevr’ci, darbeci ve bölücüymüş…
Şimdi şakayı bir yana bırakıp tekrar ciddiyete dönelim.
İşte bu harita müebbet hapse mahkûm edilen insanın iddianamesine
konuldu.
Üstelik bizzat Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın Osman Kavala ile
ilgili kararına itiraz şerhinde, “Arı haritası ülkeyi bölme
haritası olarak iddianameye konur mu” diye itiraz etmesine rağmen
hepimizin aklıyla, mantığıyla, hukukun temel ilkeleriyle alay eder
gibi orada tutuldu.
O da yetmedi, bütün dünyada, bu arada Türkiye’de serbestçe
satılan bir “barışcı yollarla sivil itaatsizlik” kitabı da o
iddianameye delil olarak konuldu.
O kitaptaki sivil itaatsizlik yöntemlerinden biri
de “Sevişmeme yoluyla direnmekti…”
Yani Gezi’ye katılanlar, çatırlarda “sevişmeyerek” direniş
yapmışlar.
Merak ettim acaba sevişmeme direnişi yaparken Bella Ciao da
söylüyorlar mıydı….
Tabii bu sahne yönetmenin yaratıcılığına kalmış bir iş.
Gırgırı bırakalım.
Evet bu ülkede bir insan işte böyle iddia ve sözde delillerle
müebbet hapse mahkûm edildi.
Ve geldiğimiz noktada şu oldu:
Osman Kavala, önce Gezi davasından tutuklandı, yargılandı beraat
etti.
Tahliye edildi ama ertesi gün bu defa casusluk iddiası ile
tutuklanıp hapse kondu.
Sonra hepsinden daha garabet bir şey oldu.
İki yıl hapiste yattığı casusluk iddiasından beraat etti, daha önce
beraat ettiği Gezi davasından ise ağırlaştırılmış müebbet cezası
aldı.
Eee savcı ve hakimler haklı. Sen o çadırların içinde sevişmeme
direnişi yaparsan işte adama böyle mübebbet verirler.
İdam etmediklerine şükret.
Diziyi seyretmedim.
Böyle bir saçmalığı seyretmeyi midem kaldıramayacağı için
muhtemelen hiç seyretmeyeceğim.
Ama bu şanlı senaryoyu yazan yazar arkadaşlar kimse, onların bu
saçmalığına benim de küçük bir katkım olsun istedim.
Bence senaryolarında “bal arısı” darbesi ve “sevişmeme yoluyla
darbe” sahneleri yoksa mutlaka eklemelidirler.
Böylece ilerde hiç olmazsa “Yahu biz komedi dizisi yaptık” diyerek
kendilerini savunabilirler.
Hatta, ekran kararırkan, dizi, siyah zemin üzerine yazılacak şu
yazı ile de bitebilir:
“Yaşasın adalet… Bal arısı kolonilerinin, seçilmiş hükümeti
devirmek için iğne silahları ile başlattıkları darbe girişimi
başarıyla bastırılmıştır…”
Ama dikkat, bu defa başka bir savcı çıkıp bir iddianame
hazırlayabilir ve hapis isteme gerekçesini şöyle açıklayabilir:
"Yazılan senaryoya gizlice komedi unsurları ekleyerek, devletin
itibarını sarsmak ve bu yolla hükümeti düşürme girişiminde
bulunmak…"