Hâfız Post, Râst makamında
bestelediği Yürük Semâî şarkısına;
“Gelse o şûh meclise nâz ü tegâfül
eylese” diye başlar…
Nedense halk arasında “şuh” sıfatı
“hafifmeşrep” olarak anlaşılır…
Oysa “Şuh” neşeli kadın demektir…
Gülen, söyleyen; ortama neşe katan…
Sonrasında şöyle devam eder şarkı:
Reng-i hicâbı gülşen-i meclîsi gülgül
eylese
Ta'n-geri riyâz-ı hûld olur idi vücûh
ile
Âşık-ı zârı gülşen-i vaslına bülbül
eylese
Hâsılı…
Şair; o Şuh’un meclise gelmesiyle ortamın
nasıl şenleneceğini, coşacağını; mecliste bulunan saygın kişilerin
nasıl da mutlu olacağını anlatır…
Böyle bir girişi neden yaptığımı merak
etmişsinizdir…
Anlatayım…
Fehmi Koru mâlumunuz mu bilmem;
meşk etmeyi (Burada, birlikte musiki icra etmek manasında
kullanılmıştır) pek sever…
Evvelden her yıl (Hangi yıl başlamış her yıl olduğunu
bilmediğim için bağışlayın… Ancak, Ak Parti’nin iktidara gelmesiyle
başladığı rivayet olunur) “fasıl akşamları”
düzenlermiş…
Ben kendisiyle iyi tanışmış olmama rağmen hiç davet
edilmediğim için haliyle ne zaman yapıldığını bilmiyorum…
Bittabidir ki; ara verdiğinden de haberim yok…
Yeniden başlayacakmış…
İyi olur inşallah…
Bir zamanlar Aydın Doğan, Ahmet Hakan ve
Nazlı Ilıcak da o ünlü fasıl akşamlarının
konukları arasında yer alırlarmış…
Şimdi bu üç değerli konuğun davet edilip edilmeyecekleri,
edilirlerse de gelip gelmeyecekleri merak edilirmiş…
Fehmi Koru bir zamanlar
“kin” tutmazdı…
Son zamanlarda huy değiştirip değiştirmediğini
bilmiyorum…
Ama…
Nazlı Ilıcak’ın katıldığı ilk
fasıl akşamında “yerinden söylemek” deyiminden,
yorumcunun şarkıyı “oturduğu yerden söylemesi”
olarak anladığını birbirlerine anlatıp çok güldüklerini
hatırlıyorum…
Bizim musikide “yerinden söylemek”, eseri
bestecisinin notalarından söylemek demektir…
Yani, eseri transpoze etmeden icra
etmektir…
Nazlı Ilıcak’ın bilmemesi çok
normaldir…
Güneri Cıvaoğlu da yaklaşık
17 -18 yıl önce bir fasıla katıldıktan sonra
kaleme aldığı makalesinde “oktav” yerine
“oktan” yazmıştı…
Bilhassa fasılda icra edilen eserlerde sık sık
“oktav” yapılır…
Yani…
Yedi ses yukarıdan söylenir eserin bazı
bölümleri…
Yok efendim…
O gün de Güneri Bey’in müzik terimlerinden
bihaber olduğunu ima etmek istememiş, bir yanlışını düzeltmiştim
sadece…
Uzatmayayım…
Siyasi gerginliğin medyaya da yansıdığını hepimiz
biliyoruz…
Oysa müzik, spor, tiyatro gibi
organizasyonlarda keşke siyasi gerginlikler ve kırgınlıklar
unutulsa…
Hatta…
Nazlı da davet edilse…
Ve…
Salona girdiği an herkes bir ağızdan “Yaşasın!..
İşte o şuh da geldi meclise!” diye alkışlansa…
Kim bilir?..
Bakarsınız benim şu naçizane tavsiyemi dinlerler…
Ne güzel olur…