Ama burada konuştuğum insanlar bunun, 1893’de Katar’da saldırıya
uğrayan bir Osmanlı birliğine ait olduğu iddia ediliyordu.
Hüzünlü bir sancaktı yani…
Arkasında çok fazla şehit verilen ve kaybedilen bir savaşın
hatırası vardı.
Şimdi o sancak 129 yıl sonra Londra’da ortaya çıkmıştı.
Müzayede 28 Ekim 2021 günü Londra’da yapıldı ve Türkiye’den
“Biri” tarafından satın alındığı söylendi.
Ancak alanın adı verilmemişti.
Sancakla ilgili bilgiler orada kesildi.
İşte o sancağı ilk defa, 5 ay sonra, yani geçen hafta 18
Mart günü Çanakkale Köprüsünün açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
elinde gördük.
Cumhurbaşkanı sancağı öpüp alnına götürmüştü.
O sancağın hikayesini dün Hürriyet gazetesinde Musa
Kesler’inhaberinde okuduk.
1893 yılında Osmanlı birlikleri ile Katar’daki yerel aşiretler
arasında çatışma çıktı.
Çatışmalar uzayınca Katar’daki Osmanlı kalesine Binbaşı Yusuf
Bey kumandasındaki 400 kişilik takviye birliği gönderildi. Ancak bu
birlik 25 Mart 1893’te Vecbe denilen yerde saldırıya uğradı. Birçok
asker şehit oldu.
Birliğin sancağı işte o çatışmalarda kaybolmuş.
Yani saldıranların eline geçmiş. Belli ki arkasında da İngiltere
olduğu için sancak oradan Londra’ya gitmiş.
Merak ettiğim konu, Londra’daki müzayede de sancağı kimin
aldığıydı…
18 Mart günkü haberlerde satır arasında şöyle bir ifade
vardı.
“Sancak ilgili bakanlık tarafından satın alındı.”
Tabi “İlgili bakanlık” denince aklıma ilk olarak Milli Savunma
Bakanlığı geldi.
Hürriyet’teki haberde satır aralarında şöyle bir ifade
vardı:
“Sancağı Kültür v e Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy” satın
aldı.
Demek ki “İlgili bakanlık” oymuş diye düşündüm.
Ancak o cümlenin ardında bir başka gerçek daha varmış.
Bakan sancağın parasını cebinden ödemiş…”
Bu sabah bakanı arayıp sormak istedim.
Kendisi İzmir’de Çeşme Yarımadası projesini yerel kişilere
yapılan bir tanıtım toplantısındaymış.
Yakın çevresinden biriyle konuştum.
Doğruymuş. Parayı bakan cebinden ödemiş. Sonra bunu
Cumhurbaşkanına hediye etmiş.
Cumhurbaşkanı da Milli Savunma Bakanlığı’na vermiş.
Evet Katar çöllerinde şehit kanıyla ıslanmış hüzünlü bir
sancağın hikayesi bu.