Geçtiğimiz aylarda bir yazı yazmış “Has Parti
genel başkanı Numan Kurtulmuş ne söylüyor ki medya
duymuyor?” diye sormuştum.
Yazımda Numan Kurtulmuş’un bir tavır alamama, net olamama sorunu
yaşadığını vurgulamıştım.
Son dönemdeki tartışma konularının çeşitliliği ve herkesi
bir tavır almaya zorlayan niteliği malum. Cuma akşamı
Habertürk’teki yayınlanan Basın Kulübü programına katılan Numan
Kurtulmuş’u bu nedenle dikkatle izledim. Hangi konuda nerede
duruyor anlayayım istedim.
Öncelikle siyasette en çok da üslup bozukluğundan ve nezaket
eksikliğinden şikayet ettiğimiz bir dönemde Numan Kurtulmuş’un
efendiliğine, nezaketine, üslubundaki seviyeye dikkat çekmem
lazım.
Numan Kurtulmuş'un kişiliğine diyecek yok.
Fakat Türkiye’de siyasette başarı efendiliğin yanında
sağlam bir duruş, açık yüreklilikle ve net bir biçimde tavır almayı
da gerektiriyor.
Gazeteci arkadaşların ısrarlı çabalarına rağmen
Kurtulmuş'un ‘Kürt sorununa’, kürtaj yasağına,
adalete güven kaybına ve daha pek çok önemli soruna dair net bir
şey söylediğini görmedim. Ne dediğini gerçekten
anlamadım.
Program başlangıcında yayınlanan daha önceki konuşmalarından
derlenmiş VTR’de “Özel Yetkili Mahkemeler (ÖYM)
DGM’lerin yerine kurulmuştur, mutlaka kaldırılmalıdır”
diyen Kurtulmuş, son on gündür yaptığı gibi bunun tam tersini, bu
kez üstü kapalı olarak o programda söyledi.
Aslında bu konuyu Numan Kurtulmuş’un ÖYM’ler kalmalı türü
açıklamalarını görünce yazmaya karar vermiştim. Çünkü bu ani görüş
değişikliğinin izaha muhtaç bir yönü var.
Doğrusu Numan Kurtulmuş’un ÖYM’lerin hem adalet duygusuna,
hem de masum insanlara verdiği zararın farkında olmamasını
anlayabiliyor değilim.
Gerçekten olup biteni anlamıyor mu? Yoksa siyasette gelecek
hesapları onu ÖYM’lerin yanına mı itti?
Numan Kurtulmuş geçmişle hesaplaşılacak diye
‘muarızlarına’ bu kadar adaletsiz davranan bir
yapıyı savunuyor olması, kim ne derse desin denge ve siyasi ikbal
beklentisi içeren yakışıksız bir tutumdur.
Numan Kurtulmuş bu hesaplaşmayı önemsiyorsa, çetelerle mücadele
edilirken bu mücadelenin toplumsal meşruiyetini zedeleyen
‘hata’ların peş peşe ve büyük bir inatla niçin
yapıldığını sorgulamalı.
Bunları sorgulamayıp sırf çetelerle hesaplaşılıyor diye
bunca ithama, bunca şaibeye, bunca yanlışa rağmen ÖYM’leri savunmak
Numan Kurtulmuş’a yakışan bir tutum değil.
Numan Kurtulmuş’a yakışan ÖYM’leri savunmak değil,
“paralı eğitime hayır diye” pankart açan ve bundan
dolayı 8 yıl hapis alan gencecik çocukları savunmaktır.
Numan Kurtulmuş’un savunması gereken ÖYM’ler değil,
‘poşu taktığı için’ 11 yıl hapis cezası alan o
gençtir.
Numan Kurtulmuş’a yakışan ‘kahrolsun İsrail’
diye bağıran çocuklara dava açan ÖYM’leri savunmak değil, özgürlüğü
savunmaktır.
Numan Kurtulmuş’a yakışan saçma sapan ses kasetleri ile
yaratılmak istenen korku ortamını savunmak değil, bu korku
üzerinden yapılmak istenene gayri ahlaki ve gayri adil
yöntemlere karşı olmaktır. O kasetlerin nasıl kayıt edildiğini
sormak ve buradaki probleme dikkat çekmektir.
Numan Kurtulmuş’a yakışan Hanefi Avcı gibi, Cübbeli Ahmet gibi,
Büşra Ersanlı gibi içeride niçin yattığını bilmediğimiz, yargılama
süreci ile adeta hapiste unutulan onlarca insanın sesi
olmaktır.
Numan beye yakışan toplumun adalete olan inancını yerle bir eden
bir yapıyı değil, adaleti savunmaktır.
Numan Kurtulmuş'un son dönem ‘askeri vesayetin’
yerini alan ‘yargı vesayeti’nin görmüyor,
algılayamıyor olması mümkün müdür?
Yargı üzerinde süren tartışmalardan, ortalıkta dolaşan
şaibelerden, ithamlardan bihaber olabilir mi?
Peki hal böyleyken bu yapıya prim vermesinin, ÖYM’ler kalmalı
diye görüş değiştirmesinin arka planını toplumun anlamadığını mı
düşünüyor?
Böyle düşünüyorsa gerçekten yanılıyor.
Numan bey siyaset meydanlarında “Dicle kenarında kurt
kapsa koyunu, ilahi adalet Ömer’den sorar onu” diyerek
adalet vurgusu yapmakla adaletin gelmediğini, o koyundan önce
savunulması gereken onlarca insanın ÖYM’lerin pençesinde perişan
olduğunu görmeli.
Numan beyde belirgin bir kararsızlık hakim.
Muhalefet lideri değil, bir şey olmak için sırasını
bekleyen lider pozu var.
Numan Kurtulmuş efendilik ile siyaseten açık olmayı, hak
savunmayı, yanlış yapana kibar ama sert sözlerle, denge gözetmeden
net eleştirilerde bulunmayı ayırt etmesi gerekiyor.
Ben son dönemde artan kararsızlığında Tayyip beyden aldığı
teklifin etkili olduğunu düşünüyorum.
Numan beyin geçtiğimiz aylarda Tayyip beyin evine yaptığı
‘geçmiş olsun’ ziyaretinde Tayyip beyin
“Sana bu partide ihtiyacım var” demesinin
onun üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum.
Bu teklife ne ‘hayır’, ne de
‘evet’ diyebildiği için de siyaseti
netleşemiyor.
Tekliften haberdar olan yol arkadaşları ve bütün teşkilat da
aynı bir belirsizlik içerisinde.
Toplumun ilgisini çekmek için sahici, kararlı, net, sağlam
duruşlara ihtiyaç var, dengelere değil. twitter.com/acikcenk