Gazeteciler.com’da okuduğum habere göre, “Milliyet ve Vatan gazetesinin sahibi Demirören Ailesi’nin CNN Türk'te yayınlanan Dört Bir Taraf programında gündemi değerlendiren yazarları Nagehan Alçı ve Kadri Gürsel'e ‘Ya Milliyet ya CNN Türk'ten birini seçin ikisi aynı anda olmaz’ diye tebligat gönderdi”…
Yine aynı habere göre, Vatan Gazetesi yazarlarından Hüseyin Yayman’a da aynı tebligat gönderilecekmiş…
Aslı Aydıntaşbaş da Demirören Ailesi’nin “Ya Milliyet ya CNN Türk” tercihini yapmasını istemesi üzerine Milliyet’i tercih etmiş…
Haberi veren kaynak “manipülasyon” amacı taşımıyorsa…
Yani…
Haber doğruysa…
Demirörenler açısından ”yanlış” bir karardır…
“Ticari akıl” değil, “duygu” ürünüdür…
Çünkü…
Ticari akılla düşünüp karar veren bir medya patronu, yazarlarının kamuoyu tarafından “tanınır, bilinir” olması için “itibarlı” TV kanallarında sık sık görünmesi için can atmalıdır.
Demirören Ailesi’nin ticari aklının (İlle de Erdoğan Bey’in) çok yüksek olduğundan şüphem yok…
Ama…
(Eğer doğruysa) Neden böyle bir karar almış olabileceklerini bir türlü çözemiyorum…
Hele Nagehan ve Yayman’ı ekranlardan koparmak, siyasal iktidara “açıktan cephe” almak demek…
Kabul edelim ki şu anda Erdoğan ve Hükümeti’ni savunurken “yararlı olan” üç veya bilemediniz dört yazardan ikisi Alçı ve Yayman’dır…
Diğerleri Erdoğan'a da Hükümet'e de zarar
veriyorlar...
Çünkü...
Onlar Hükümet'i savunmuyor,
"yalakalık" yapıyorlar...
Haliyle, "Mukni" değiller...
Evet…
Kadri Gürsel’i de etkin bir kanaldan koparıp almak siyasal iktidara “sıkı bir muhalifinizin sesini kestik” mesajı olarak algılansa da…
Aynanın öbür yüzünde, “iktidar baskısıyla yazarını susturdu” gibi absürt bir yaklaşım sergileyenler olacağını da unutmamalı Demirörenler…
Pekiiii..
Dört Bir Taraf’ta bir düzenleme gerekmez mi?..
Gerekir elbette…
Ama bu düzenleme Demirören’leri değil Barış Tümay’ı ilgilendirir…
Nasıl mı?..
Anlatayım…
Dört Bir Taraf’ta öncelikle ilk formata dönüş şart…
Yani…
“İki kadın / İki erkek” formatına…
Ve…
Nazlı Ilıcak programdan kesinlikle alınmalı…
Yok, hayır…
Kötü olduğu için değil…
Aksine…
Kim ne derse desin Nazlı Ilıcak iyi gazeteci…
Televizyon programcılığı için hem dil hem de fizik olarak avantajlara sahip…
Ama…
Programın yayınlandığı ilk dönemdeki Nazlı Ilıcak değil…
Yani…
O artık “siyasi bir taraf” olmaktan çıktı…
“Siyaset dışı olması gereken” bir “Cemaatten taraf” oldu…
Oysa programın formatı “Siyasi”…
Yani “İktidar” ve “Muhalefet” tartışıyor Dört Bir Taraf’ta…
Tartışmacıların iktidarı savunmaları ya da muhalefet etmeleri önemli olan…
Hangi siyasi partiye destek verdikleri değil…
Zaten öyle olsa program tartışma programı olmaktan çıkar…
Mecliste gurubu olan siyasi parti temsilcilerinin tartıştıkları bir tür “Meclis TV” haline gelir…
Ancak…
Program konukları arasında siyasetle asla ilgisi olmayan bir cemaatin savunucusunun olması çok yanlış...
Diğer cemaatlere, tarikatlara, sivil toplum örgütlerine haksızlık…
Eğer Hizmet’in sözcülüğünü yapan bir tartışmacı varsa, tarikatların da bir sözcüsü olmalı…
Liberallerin de…
TÜSİAD’ın, MÜSAD’ın, TOBB’un, TBB’nin, Mor Çatı Derneği’nin ve diğer sivil toplum örgütlerinin de…
Demek istemem o ki…
Nazlı Ilıcak’ın iyi bir gazeteci olması…
Halis niyet taşıması programın formatına verdiği zararı önlemiyor…
Ve…
Onun sadece Cemaati savunuyor oluşundan CNNTÜRK zarar görüyor…
Sadece CNNTÜRK mü?..
Değil tabii…
Savunulan Cemaat de zarar görüyor…
Zira Cemaat, bir başka cemaate veya sivil toplum örgütüne karşı değil bir siyasi düşünceye, siyasal iktidara karşı savunuluyor…
Tabii Ilıcak’a karşı çıkanlar da bu arada Cemaate ve manevi önderi Fethullah Gülen’e hiç hak etmediği kadar düzeysiz saldırılar yapıyorlar…
Hem Gülen’in şahsını…
Hem de Hizmet Hareketi’ne gönül vermiş; siyasetten arınmış milyonlarca gönüllüyü aşağılıyor, morallerini bozuyorlar…
Ve bu arada…
Nazlı Ilıcak’ın sürekli Hizmet Hareketi ve Gülen’i savunur pozisyon alması, Başbakan Erdoğan ve yakın çevresiyle birlikte iktidar medyasının asla katılmadığım ve hatta “ayıplı” bulduğum “paralel yapı” suçlamasına da (ne yazık ki) “haklılık” kazandırıyor…
Nazlı Ilıcak Barış Tümay’a da zarar veriyor…
Zira…
Kurumların başarı ya da başarısızlıklarından patronlar değil, tepe yöneticiler sorumludur…
CNNTÜRK’ün itibarlı olması…
Yüksek reyting yapması…
Güvenilirliği…
Ve…
Gelir getirici reklâmlar alması Barış Tünay’ın “Artı Puan” hanesine yazılır…
Ama…
Aksi durum…
Yani…
Kanalın itibar kaybı…
Düşük reytingleri…
Güvenilirliğini yitirmesi...
Reklâm gelirlerinde azalma; tepe yönetimi patronajın gözünde kısa
sürede sıfırlar…
Medya da nihayetinde bir “ticari” müessesedir…
Patronlar hiçbir yöneticiyi karakaşları kara gözleri için tutmazlar…
Kazandırıyorlarsa sırtlarını sıvazlar ve el üstünde tutarlar…
Kazandırmadığı gün kapıya koyarlar…
Son sözüm…
Dört Bir Taraf devam edecekse Nazlı Ilıcak’ın yerine Aslı Aydıntaşbaş veya aynı tarz gazetecilik yapan bir başka kadın meslektaşımız getirilmelidir…
Altan Öymen, Kadri Gürsel ile, Abdülkadir Selvi ise Fehmi Koru (Ya da benzeri) erkek yazarlarla değişimli olarak programda devam etmelidirler…
Yani…
Nagehan Alçı ve Aslı Aydıntaşbaş devamlı; diğer dört erkek tartışmacı da rotasyon usulüyle ekrana çıkarılmalıdırlar…
Efendim?..
“Sana ne?” mi diyorsunuz?..
İşim bu?..
Analiz ve önermede bulunmak…
Kimse beni dinlemek veya ciddiye almak zorunda değil…
Ama ben işimi yapmakla mükellefim…