Değerli
kardeşim;
Cezaevinden çıktığın günden beri öylesine güzel şeyler
söylüyor, öylesine hasret kaldığımız bir dil kullanıyorsun ki;
geçmişteki kırgınlıklar tornada düzeltilmiş çelik tel gibi dosdoğru
oluyor…
Ama be Mustafa…
Var ya o “Burası Türkiye!”
sloganı…
İşte o slogan ne yazık ki halen yürürlükte…
Demek istemem o ki kardeşim;
“Burası Türkiye…”
Ve…
Burada…
“Ankara’dan abim geldi evde bir bayram
havası” süreci göz açıp kapayıncaya kadar
geçer…
Bir bakmışsın…
Ankara’dan gelen abinin evde
yarattığı bayram havası bir küçük çıkar çatışmasında kardeş
kavgasına dönüşmüş…
Bu ülke (Belki de) dünyada kardeşlerin birbirlerini en
kolayca ve ufacık menfaat için en çok öldürdükleri kanlı
toprakların üzerinde kurulmuştur Mustafa…
Ne demek mi istiyorum?..
Hemen söyleyeyim:
Dikkat
ediyorsundur…
Karşı mahallenin yazarları bir yandan senin tahliyen için
sevinç çığlıkları(!) atarken diğer yandan da sık sık:
“Ama bu sadece tahliye, beraat değil; Yargıtay
cezayı onaylayınca (O kadar eminler ki cezanın
onanacağından) Balbay tekrar hapse girecek” diye
yazıyor, ekranlarda müritlerine müjdeliyorlar…
İşte bu noktaya dikkatini çekmek istiyorum
Mustafa…
Gerekirse gazete gazete, televizyon televizyon
dolaş…
Ve…
O meslektaşlarımızın da nasır bağlamış vicdanlarına hitap
et…
Hukukun bugün sana lâzım olduğu kadar yarın onlara da lâzım
olacağını anlat…
Süleyman Demirel’in o ünlü sözünü
anlat:
“Keser döner sap döner, gün gelir hesap
döner”…
O öyle bir hesaptır ki; “Demirel bir daha başbakan
olur mu?” sorusuna “güldürmeyin beni”
diye cevap veren 12 Mart Muhtırası’nın güçlü
albayı, Başbakan Yardımcısı Sadi Koçaş’ın
muhtıradan birkaç sonra sahneden silindiğini…
Ama…
Demirel’in ondan sonra defalarca
başbakan ve sonunda cumhurbaşkanı olduğunu anlat…
“Erdoğan Muhtar bile olamaz”
diyenlerin düştükleri komik durumu hatırlat…
Ve…
Senden sadece ve sadece durduğun siyasi duruş yüzünden
nefret eden o arkadaşlara de ki:
Sevgili iktidar
medyası!..
Beni hapse atan, yıllarca tutuklu yargılayan, halk
tarafından milletvekili olarak seçildiğim halde ve henüz hakkımda
bir hüküm bile yokken beni Meclis’e göndermeyen Yargı!..
Dün uzun tutukluluk ve hak ihlali nedeniyle beni tahliye
eden…
Ama…
Benimle aynı durumda olan diğer milletvekili arkadaşlarımın
tahliye taleplerini reddeden yargı!..
Yani…
Hukukun temel ilkelerine değil, kendi siyasi ideolojilerine
göre karar veren bir yargı…
Bugün güç işte o yargıda…
Ama…
Yarın da gücün onlarda olacağının garantisi yok…
Göreceksiniz ki “keser döner sap döner gün gelir
hesap döner” atasözümüz önünde sonunda yine
doğrulanacak…
İşte o zamanki yargı, bugünkü yargıyı kendine örnek alıp bu
defa bugün bizim çektiğimiz çileleri o gün size ve hem de
fazlasıyla çektirebilirler…
O gün gelmeden alalım tedbirimizi..
O gün gelmeden yargımızı ideolojilerinin değil, evrensel
hukuk kurallarının emrinde olmaya davet edelim…
Bilin ki sorun kanunlarımız değil…
Bilin ki ceza yasamızın hiçbir yerinde “bir gazeteci
mesleğini yaparken bazen lâf alabilmek, bazen gündem yaratabilmek,
bazen de kişisel hislerinin etkisiyle birileriyle bir şeyler
konuşursa suç oluşmuştur” diye bir madde yok…
Mustafa
kardeş…
Bir parlamenter olarak; hemen, hiç vakit geçirmeden hukukun
temel ilkelerine inanan hukukçulara danışarak bir yasa metni
hazırlayıp CHP Gurubu tarafından Meclis
Başkanlığı’na verilmesini sağlamak olmalıdır…
Yasa teklifi gazetecilerin fiilen asla katılmadıkları bir
eylemden dolayı soruşturulamayacaklarını, yargılanamayacaklarını
içermelidir…
Dün gece Tarafsız Bölge’de Nedim
Şener’in yaptığı bir açıklama kanımı dondurdu…
Kim olduğu belirsiz ve adının “M. Yılmaz”
olduğunu belirten bir şahıs emniyete suç duyurusunda bulunur ve
Prof. Binnaz Toprak, Hakan Altınay ve
Nedim Şener’in bir örgüt kurduklarını,
Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal
Erdoğan’a suikast düzenleyeceklerini ihbar eder…
Ve…
Bunun üzerinde polis, o ihbar mektubunu alır mahkemeye gider
ve Nedim Şener’in telefonlarının dinlenmesi için
izin çıkarır…
Ama sadece Nedim Şener için…
Bu, Türkiye Cumhuriyeti Emniyeti için yüz kızartıcı
bir suçtur…
Yani
Mustafa…
Önce; senin ve seninle aynı mağduriyeti yaşayan
meslektaşlarımızın ve milletvekillerinin devamlı özgür kalmalarını
sağlayacak yasa metni hazırlanması için girişimde bulun…
Medyanın da bütün mahallelerine davetiye çıkar
kardeşim…
İçinde bulunduğumuz yargı âlemi bir felâket…
Bu felâketten, bu kaostan çıkabilmemizin yolu senin
başlatacağın o çalışmadan geçmektedir…
Bugünlük bu kadar…
Daha sonra HaberTürk’te Kübra
Par’la yaptığın söyleşide söylediğin bazı cümleleri ayrıca
analiz edeceğim…