Görevden uzaklaştırılan Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, "kibir borsası"nda oynamaya başlayınca, kaybedeceğini vaktinde kendisine söylemiştim.
Mustafa Sarıgül'ün "siyaset okulu"ndan mezun
olan Hazinedar, başkan olduktan sonra, geldiği yeri çok çabuk
unuttu. Her defasında yüzde 77 ile başkan olduğunu böbürlenerek
söylediğinde, İsmail Ünal'ın da kendisi gibi yüksek oy aldığını
unuttu.
Peki...
Bu başarı kendisinin miydi?
Beşiktaş'ta çok güçlü olanan CHP'nin miydi yoksa?
İşte tam bu noktada "kibir" giriyordu devreye.
CHP'yi de unuttu...
Unutmakla kalmadı, kendisine bu mevkiyi bahşeden CHP'yle
ayrı düştü. Belediye'de büyük temizlik
yaptı. İsmail Ünal'in ekibini tez zamanda tasfiye
etti. Bir de isim buldu; "paralel
belediyecilik..."
Paraleller'in iftar sofralarında nutuk atarken, kendi
arkadaşlarını bu isimle cezalandırdı.
Sarıgül'ün verdiği desteği de unuttu bir süre sonra...
"Ben" demeye başladı...
Sonuç ortada...
"Kibir borsası"nda bir kayıp daha...
"Öz" olsa doyardı belki...
"Öz"ünden uzaklaşınca, kendini kaybetti.
Mala, mülke, servete tamah edip kendi eliyle sonunu
hazırladı. Hazinedar'ı görevden,
eşinden, dostundan, sevdiklerinden ve CHP'den
uzaklaştıran asıl suçu bana göre "kibir"di... Kibrinin esiri
oldu ve kaybetti.
"Masum"u oynuyor şimdi!
İçişleri Bakanı Süleyman
Soylu, bir
gram "masum" olduğuna
inansa, hem vallahi hem de billahi
bugün Murat
Hazinedar görevinin başında
olurdu. Benim tanıdığım ve inandığım
Soylu, suçu günahı olmayan birinin günahına girmez. Üç
kuruşluk siyaset uğruna, ah almaz, vebal altına
girmez...
Biraz sabır!
Yakında her şey ortaya serilecek!
Not: Hazinedar ve Hüseyin Sipahi ile ilgili
suçlamalar çok ciddi. Görüştüğüm bazı kaynaklar, bu işin sadece
görevden uzaklaştırmayla kalmayacağı görüşünde. Tutuklamalar
yaşanabilir yani...
FETÖ'nün "kansuvarileri" 15
Temmuz gecesi işbaşı yaptığı vakit, hepimiz endişe duyduk.
Türkiye'nin Suriye'ye... dönüştürüleceğini biliyorduk
çünkü.
Kardeş kanının oluk oluk akıtılacağını biliyorduk
çünkü. FETÖ'nün hain darbe
girişimi püskürtülmesine rağmen 251
şehit verdik.
O gece...
Ülkemizde yaşayan Suriyeliler de
en az bizim kadar endişe içindeydi.
İstanbul Valisi Vasip Şahin,
Suriyeli bir aileyi ziyarete gidiyor, aile per perişan durumda olup
biteni anlamaya çalışıyor.
Vali Vasip Şahin'e soruyor aile:
-Darbe mi oldu?
FETÖ'nün hain planı işlememişti.
Vali Bey'in bu
açıklaması Suriyeli aileye derin bir
nefes aldırdı.
Suriye'den kaçıp Türkiye'ye sığınan
aile, Tayyip Erdoğan'a inanmış, onun dik
duruşu nedeniyle, ülkemizi kendi evi
bellemişti. Tayyip Erdoğan'ın
sonu olacaktı FETÖ'nün kalkışması başarılı
olsaydı. Vali Vasip Şahin'den darbenin
püskürtüldüğünü haber alan
Suriyeliler, "o
be" demekten kendini alamamış o
gece...
- Türkiye'den başka gidecek yerimiz yok. Allah Tayyip Erdoğan'ı başımızdan eksik etmesin. Darbe olsaydı biz nereye gidecektik?
Umut ve güven...
Türkiye'nin
yarısından fazlası umut ve güven verdiği icin Erdoğan'a inanıyor.
Boş çığlıklar atmak yerine hakikatleri haykırdığı için Erdoğan'a
inanıyor. Gelecek vaad ettiği
için, Tayyip Erdoğan'ın şahsında ışık
gördüğü için bu insanlar Tayyip Erdoğan'a inanıyor. O inançtır
Erdoğan'ı başarılı kılan...
Yerini yurdunu terkedip, Türkiye'ye ve Tayyip Erdoğan'a sığınan Suriyeliler bunu görüyor da, paçalarından "Erdoğan düşmanlığı"akan malûm zevat bunu niye görmüyor hâlâ?
Umut olmak yerine...
Güven vermek yerine...
Türkiye'yi idare etmeye talip muhalefet niye
çığırıyor hâlâ?
Suriyeliler kadar gerçeği göremeyecek kadar nasıl kör oldu bunlar? Suriyeliler, FETÖ'nün 15 Temmuz gecesi ve sonrasında oynadığı oyunu görebiliyor da, bunlar nasıl olur da, "kontrollü darbe" diyebiliyorlar hâlâ?
Aklım almıyor!
FETÖ'den tutuklanan ve "masum" olduğunu her fırsatta haykıran (tahliye oldu) bir akademisyenle buluştum geçen gün.
"Masumum" diyor ama...
FETÖ'ye "terör
örgütü" demeye dili varmıyor!
Üç kez düzelttim...
"Cemaat" değil diye...
Dördüncüsünde aynı ifadeyi kullanınca, bir kez daha
düzelttim:
- Bak kardeşim bu insanlar 251 kişinin canını aldı.
Devletin imkanlarıyla bir gecede Türkiye'yi tarumar ettiler. Sen
bunları görmüyor musun?
8 ay tutuklu kalmış!
İçeride FETÖ'cü teröristlerle
birlikte...
FETÖ'nün alçaklığı içeride net görülmüyormuş.
İçeri
giren FETÖ'cüler her
yeni geleni zehirliyormuş...
Arkadaş da vücuduna enjekte edilen zehirin etkisinde
kalmış...
FETÖ'nün gerçek yüzünü dünyaya anlatıyoruz doğru. Onlar da boş durmuyor, Türkiye'nin dışında ve hapsoldukları cezaevlerinde zehir saçmaya devam ediyorlar.
Gerçekleri tüm çıplaklığı ile "aldatılan" insanlara da anlatmamız gerekiyor. Bu insanların yarınlarda birer azgın FETÖ'cü olup karşımıza çıkmasını istemiyorsak tabi...