Referandum sürecinde, kalemin gücüyle, kirli
politikaların diliyle neler yapıldı neler. Tayyip
Erdoğan'ı, her şeyi içine çeken dev bir hortuma
benzettiler.
Yanlışı doğru, doğruyu yanlış yazdılar, söylediler!
Yazdıklarıyla, söyledikleriyle, milletin kalbini
çürütmeye kalkıştılar.
Anayasa değişikliğindeki 18 maddeyle ilgili
gerçekleri bir bir hasıraltıettiler...
İşte referandum bitti.
Halk, tercihini "EVET"ten yana koydu...
Tayyip Erdoğan'a karşı "öfke
nöbeti" geçiren, "yandaş"
yazarların,yazıları adeta raydan çıkmışçasına, zehir
saçtı. Nefret kelimeleri özenle seçildi, Tayyip
Erdoğan'ı aşağıya çekmek için, alaşağı etmek, için, gece gündüz
demeden, korku ve endişe pompaladılar.
Dilleri, kalemleri, politikaları, yılan zehiri gibiydi!
"Karanlık" yüzlerini,
"Aydınlık" yalanıyla süslediler.
Günlerce yazdılar, günlerce konuştular, günlerce "TEK
ADAM" yalanına sığındılar, günlerce
"diktatör" dediler. Körleştiler,
sağırlaştılar, gerçekleri bir bir yalana
çevirdiler.
Velhasıl, bu milletin gözünün içine baka baka referandum
süresince konuştular ama bir tanecik doğruyu söylemedi
çeneleri, kalemleri...
Son olarak, "Kontrollü darbe" safsatalarıyla
dizginleri ellerinde tutmaya çalışarak, yeni bir yenilgiye
doğru yol aldılar. "Hayır" çıkması için,
her kılığa girdiler. İçeride ve dışarıdaki
partnerleri ile birlikte, aylarca takla attılar,
"Hayır"a ulaşmak için. Kendi kafalarındaki
kiri, 18 yaşındaki gençlerin dimağlarına zerk etmeye
çalıştılar. Tehditkâr ifadelerle, lokantalarımızı,
muhtarlıklarımızı, hastanelerimizi, iş yerlerimizi... daha da
önemlisi küçücük bir kızın görseli ve söylemiyle, geleceğimizi
kapattılar!
Tayyip Erdoğan'a duydukları nefretin yakıcı
ateşiyle, iliklerimize"güvenmeme korkusu"
işlediler. Korkutucuydu sözler, ama gerçek
şaşmadı. Tayyip Erdoğan'dan vazgeçmedi bu millet.
Eskiyen sözlere, çürümüş söylemlere, kokuşmuş telkinlere
tamah etmedi bu millet.
Bitti!
Yorucu bir yolculuk bitti...
Zaman tükendi...
Yalan konuşma hakları sona erdi...
Korku ve endişe pompalama süreleri doldu 16 Nisan'ın ilk
saatlerinden itibaren. "EVET" oyları, sille gibi
yapıştı suratlarına. Bilmem kaçıncı kez yenilgiye
uğradıklarını kahrolarak gördüler. Millete giden yolu bilemediler.
Milletin söylediği hiçbir şeyi duyamadılar. Millete bakmadı
kulakları gözleri. FETÖ'ye baktılar, Esad'a baktılar,
Hollanda'ya, Almanya'ya... baktılar.
Özetle, aylarca türlü yalanlarla son yenilgilerine doğru
yürüdüler.
Tayyip Erdoğan başta olmak üzere,
Binali Yıldırım, Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu, Berat
Albayrak, Ahmet Arslan... hepsi çok çalıştı referandum
sürecinde. AK Parti'de hiç kimse, gevşeklik kuyusuna
düşmedi. İnanılmaz bir çaba ile, "EVET"i
hakketiler. "HAYIR"cephesinin boş ve eski moda
yalanları iş yapmadı bu çabaya karşı.
Tayyip Erdoğan'a karşı dindirilmeyen nefrete,
halk yüzde 51.4'le "EVET" dedi.. Erdoğan'a canı
sıkılan, kimi yazarların, politikacıların... teröristlerin,
Almanya'nın, Hollanda'nın... kafasındaki kire inat,
halk"EVET" dedi...
Peki...
Bundan sonra ne olacak?
Ben söyleyeyim size ne olacağını; kısa bir mola verecekler. Bir
süre kendi kendileriyle konuşacaklar. Ortalığın durulmasını,
ahalinin sakinleşmesini isteyecekler. Aylarca gazetedeki
köşesinde kalemi bağıran, televizyonlarda sözleri çığlık atan
ruh, bir süre sonra hiçbir şey olmamış gibi, 2019'a doğru,
kırık camların parçalarını toplayıp bize geri
dönecekler.
Halkın yüzde 51.4'lük oyunu, içeride ve
dışarıdaki ışıksız, kalpsiz ve arsız dostlarıyla bir olup,
eskitmeye çalışacaklar.
Ellerinde hesap makinesi sıfırdan (0) galibiyet hesabı
yapacaklar. Zira, sıfırdan bir sonuç alamayacaklarının farkında
değiller.
Geçmiş olsun!
AK Parti ve MHP'nin referandum zaferi, memlekete ve millete
hayırlı olsun!