Biliyorsunuz…
Yasadışı dinlemelerle elde edilmiş
ses ve görüntü değil kayıtları
üzerine yorum yapmıyorum…
Ama...
Bir gazete ya da televizyonu yönetsem; ses kayıtlarının
(görüntü değil) haberleştirilmesine de yorumlanmasına da imkân
sağlarım…
Ve fakat…
Amigoları değil konunun uzmanlarını tartıştırırım…
Meselâ Orhan Gazi Ertekin’den asla
vazgeçmem…
Defalarca ve her objektif analizinden sonra ayağa kalkıp
“İşte hukuk adamı!” dediğim çok değerli bir
hukukçu bu arkadaş…
Kimseden, hiçbir kurum ve kişiden ne yana ne de
karşı…
Sadece ve sadece “Hukukun Üstünlüğü İlkesi”
müminlerinden…
Ve ayrıca…
Mağdurların bizzat kendilerini savunmalarına, kabul
etmiyorlarsa resmi vekillerinin savunmasına imkân
veririm…
Ancak…
Kendisi bizzat savunmayı kabul etmemiş veya vekillerine de o
izni vermemişse; bir başkasının (Birinci, ikinci veya üçüncü
derecede akrabası, hısımı ve hatta milletvekili bile olsa) savunma
yapmalarına izin vermem…
Neden mi?..
Çünkü…
Üçüncü kişiler savunduklarını zannettikleri kişi veya kuruma
daha çok zarar veriyorlar…
Örnek mi?..
Ak Parti Milletvekili, bazı
gazetelerin de köşe yazarı Mehmet
Metiner…
Başbakan Erdoğan ve oğlunun
telefon kayıtları olduğu iddia edilen konuşmaların tartışıldığı
programa çıkıyor ve Başbakan’a daha çok zarar
veriyor…
Son günlerde (Ve ille de dün gece 5N1K’yı izleyenlere
soruyorum) Allah aşkınıza söyler
misiniz?..
Mehmet Metiner Başbakan’ı
savunuyor mu?..
Yoksa daha beter bataklığın içine mi
itiyor?..
Dün gece Başbakan’ı savunmak için konuk
olduğu 5N1K’da Cüneyt Özdemir’e
soruyor:
“12 yıl önce Sayın Başbakanımızın 1 milyar doları
olduğunu Sayın Rahmi Koç iddia etmemiş miydi?”
Özdemir cevap veriyor:
“Evet Rahmi Koç’un öyle bir iddiası
olmuştu…”
“İyi ama” diyor Mehmet
Metiner büyük bir fırsat yakalamış gibi ve devam ediyor:
“ 12 yılda halen 1 milyar doları varsa Sayın Başbakanımızın
demek ki hiçbir yolsuzluğa bulaşmamış, para aynen o olduğu gibi
duruyor…”
Ne bu şimdi?..
Savunma mı?..
Yoksa…
“Merdi Kıpti…” diye başlayan halk
deyişinin doğrulanması mı?..
Yahu
kardeşim;
Rahmi Bey o iddiayı yaparken amacı
neydi?..
Başbakan’ın belediye başkanlığı
döneminde pek de düzgün çalışmadığı şüphelerini kafalara sokmak
değil mi?..
Bütün hayatı küçük işletmelerde maaşlı memurluk yaparak
geçmiş ve 3.5 yıl da İstanbul Belediye başkanlığı
yapmış bir yurttaşın 1 milyar dolar nakit parası
olamayacağını, varsa bunun kesinlikle kara para olacağını
iddia etmemiş miydi?..
Ve hepimiz biliyoruz ki…
İddia sahibi olarak kanıtlamak sorumluluğu Rahmi
Bey’indi…
Peki kanıtlayabildi mi?..
Hayır…
Kanıtlayamadı…
Ama…
Başbakan’a “Biat”
ettiğini (Başbakan’ın kulu olduğunu) kabul eden Ak
Parti milletvekili ve bazı gazetelerin köşe yazarı
Mehmet Metiner Rahmi Koç’un iddiasının
“doğru” olduğunu Başbakan adına zımnen
kabul etmiş olmadı mı?..
Sadece bu kadar da değil…
Mehmet Metiner’in “O
konuşmalar baba oğula aittir ve ortada dublaj olmadığı kesindir ama
eğer montaj varsa işte TÜBİTAK orada yirmi dakikalık iş…
Konuşmaların montaj olduğu hemen kanıtlanabilir” diyenlere
karşı verdiği cevaplar Başbakan’ı içinden
çıkamayacağı zor durumlara düşürdü…
Sayın
Başbakan…
Ya işi bilen bir vekilinizi görevlendirin bu tür
tartışmalarda…
Ya da sizin adınıza savunma yapmaları için çağrılanların
açıklamalarının sizi bağlamadığını duyurun kamuoyuna…
İlle de Mehmet Metiner’in “Sayın
Başbakanımızın 12 yıl önce 1 Milyar Doları vardı ve halen de sadece
o kadar parası var” savunmasının “yalan”
ya da “yanlış” olduğunu (Mutlaka)
açıklayın…
Zira…
MASAK ya da Devlet
Denetleme Kurumu harekete geçirilebilir…
Ve…
12 yıl önce 1 Milyar Doları nasıl olup da
kazandığınızı kanıtlamak zorunda kalabilirsiniz…
Ve Sayın Başbakan…
Bir an önce size ait olduğu iddia edilen konuşmalar
konusunda başka söyleyecek sözünüzün olmadığını, işin yargı boyutu
olduğunu, kamuoyu önünde konuyu tartışmak istemediğinizi
söyleyin…
Ama…
Mağdur olarak hemen de yargıya
başvurun…
Yok, eğer bu konuyu da sandığa bırakırsanız…
Yanlış yaparsınız…
Sandıklar ülkeyi veya kentleri kimin, hangi
kadrolarla yöneteceğine karar verir…
Yargılama yapamaz…
Aklamayacağı gibi hüküm de
veremez…