Yahu
arkadaşlar!..
Sevgili medya yöneticileri…
Değerli meslektaşlarım…
Not:
Sezai Bacaksız'ı hayatımda bir kere bile
görmedim...
Ne telefonda ne de bir başka yerde sesini duydum...
Hiç bir tek bile ortak dostumuz yok...
Peki ne bu yazı?..
Hafta sonu haber kanallarımızda iktidar yanlısı veya iktidar
karşıtı konuşmacıları dinledim...
Sadece kendi mahallelileri için "Hukuk" talep edişlerinden midem
bulandı...
Ve...
"Enerji" konusuyla da fazla ilgili
olduğum...
İş dünyasından gazeteciliğe geçiş yaptığım
için Sezai Bacaksız'a kesilen cezayı
hatırladım...
Nihat
Özdemir'in "bağış" konusundaki
şikâyetleri geldi aklıma...
Ve oturdum yazdım...
"Adalet" için yazdım...
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı için
yazdım...
Hukukun üstünlüğü ilkesine bağlılık için
yazdım...
Ve...
Namuslu işadamlarının devlet içinde devlet oluşturmuş
çetelerin tasallutu altında inim inim
inlediklerini hatırlatmak için yazdım....
Ve...
Muhalefetin her konuda ahkâm kestiğini...
Ama...
İş devlet içinde devlet oluşturan çeteden
kurtulmak amacııyla Mecliste yasal
düzenleme yapılması na gelince, parmak bile oynatmayışını
sorgulamak için yazdım...
|
Hangi siyasi mahallede oturursanız oturun…
Hangi çıkar gurubuna ait olursanız olun…
Ama…
Allah aşkınıza bir de “samimi”
olun…
“Vicdanlı” olun…
“Adil” olun yahu…
Hukukun üstünlüğü ilkesini; yargının sadece
“bağımsız” değil aynı zamanda mutlaka
“tarafsız” olması gereğini kişisel çıkarlarınız
zedelendiğinde hatırlayıp; lehinize kararlar çıktığında
unutmayın…
Bu memleketin işadamları sadece 3. Hava
Limanı veya 3. Boğaz Köprüsü’nü inşa eden
müteahhitler değil…
Kaldı ki işadamı Sezai Bacaksız 3. Hava
Limanı’nı inşa eden konsorsiyumunda yer alan
Limak’ın Başkanı Nihat Özdemir’in de
ortağı…
Bilmiyor musunuz ki;
İşadamı (Türkiye’nin 35. Zengini) Sezai Bacaksız
BOTAŞ’taki “Mavi Hat” davasında, ihaleye
fesat karıştırmak ve rüşvetten 9 yıl 2 ay hapis cezası
aldı.
Aynı davada yargılanan ortağı Nihat Özdemir
ise beraat etti…
Yok, hayır…
İtirazım Özdemir’in beraatına
değil…
Aksine…
Doğrusuydu o karar…
Ve...
Yine biliyor musunuz ki?..
Sezai Bacaksız'ın rüşvet verdiği
iddia olunan BOTAŞ yetkililerinin de hepsi
beraat etti...
Tıpkı...
Aziz Yıldırım'ın şike yaptığı iddia olunan
futbolcu ve yöneticilerin de beraat ettikleri gibi...
Peki…
Ortağı Sezai Bacaksız neden 9 yıl 2 ay ceza
aldı?..
İşte bana o kararı izah edecek ehli namus bir
hukukçu arıyorum…
Kendi mahallelisinin “suçsuz” olduğunu,
ortada onlarca somut suç delili olmasına rağmen
savunan meslektaşlarıma sesleniyorum:
Yahu içinizden biri de adliye muhabirlerinizden birini
görevlendirin ve Sezai Bacaksız’ın niçin mahkûm
olduğunu araştırın…
Hele…
Cezaevleri “masum” ama devlet
içinde devlet oluşturmuş; darbeci, tehdit ustası,
şantajcı bir çete tarafından…
Ve hem de…
Sadece kendilerine boyun eğmedikleri, talep ettikleri
parasal bağışı(!) yapmadıkları için
doldurulmuşsa…
Yok,
hayır…
“Paralel Yargı” edebiyatı
yapmayacağım…
Ama Allah aşkınıza bana yargının bütünüyle
tertemiz olduğunu söyleyebilir misiniz?..
17 ve 25 Aralık
operasyonlarına karşı Başbakan ve yakın çevresini
savunmak için mesleğini kirletmekten bile çekinmeyenler size
sesleniyorum:
Bu ülkenin yargısı günlerdir savunduğunuz işadamlarından
biri (Ve belki de en temizi, en masumu) olan Sezai
Bacaksız “Bağımlı ve tehdit edici” bir yargı
çetesi tarafından baskılanırken neden susuyorsunuz?..
Neden içinizden biri o dosyayı incelemiyor,
inceletmiyor?..
Niçin haber kanalları o dosyayı da masaya
yatırmıyor?..
Niçin?..
Neden?..
Niye?..
Hani yargıdan şikâyet
ediyordunuz?..
Hani yargı yargı olmaktan çıkmış “Kumpascı Niyazi
Efendi” olmuştu?..
Ayıp be!..
Hem de çok ayıp!..
Demek ki siz yargının bağımlı, taraflı, tehdit
edici, şantajcı oluşundan değil; sadece sizin
mahalleliye ceza kesmesinden şikâyetçisiniz…
Susun bakalım susun…
Yarın Yargıtay, Sezai Bacaksız ve benzeri
nice masum insan aleyhindeki hapis cezalarını;
“bağış”(!) vermeyi kabul etmedikleri için
onayılarsa neler yazacağınızı çok merak ediyorum…
Efendiler!..
Hukuk ve tarafsız/bağımsız yargı
bu ülkede sadece siyasetçiler ve iltimas gören, bağış(!)
yapmayı beceren işadamları için değil, hepimiz için
lâzım…
Öyle olduğunu bir gün görecek ve bağırıp çağıracak, ortalığı
ayağa kaldıracaksınız…
Ama…
Sizin adınıza o gün iş işten geçmiş olacak; ne yazık
ki…