Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in esaslı girişimleri
ve gayreti sizin de dikkatinizi çekiyor mu?
Doğrusu ben, Mehmet Görmez’in ağırbaşlı tutumuyla, güven veren
üslubuyla, ele aldığı meselelerin önemiyle, üstelik bu meselelere
yaklaşımındaki sadelikle, genel olarak toplumsal ilişkileri tamire
dönük çabasıyla birlikte Diyanet’in nihayet gerçekten işlevsel hale
geldiğini düşünüyorum.
Suya sabuna dokunmayan bir Diyanet'ten, toplumsal sorunlarda,
Türkiye’nin meselelerinde söylenecek sözü olan bir Diyanet'e doğru
geçiliyor. Farkında mısınız?
Kendi adıma, Mehmet Görmez’in ‘kimliği’
değil ‘kişiliği’ hedefleyen çabalarını
çok anlamlı buluyorum.
Efendiliğe, nezakete, hakka-adalete, yardımlaşmaya dayalı
toplumsal ilişkilerin oluşmasına dönük bu çabaların desteklenmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Bunlar genel doğrular. Bu yazıda asıl üzerinde durmak istediğim,
medyadan destek beklediğim çaba başka. Medyanın destek vermesini
istediğim girişim, Diyanet’in başlattığı 'Afrika’ya
yardım' kampanyası.
Yardım kuruluşlarının güven erozyonu yaşadığı bu bunalımlı
dönemde , Mehmet Görmez’in başında bulunduğu Diyanet’ten gelen bir
yardım kampanyası muhtaçlara yardım eli uzatmak isteyip de buna
aracılık edecek "emin" elleri bulamayanları
ferahlatabilir.
Afrika’da, özellikle de Somali’de insanlar bir yudum suya
muhtaç. Ve Türkiye’den o bölgeye ulaştırılacak yardımlar için benim
gibi birçok kimse sağlam bir aracıya ihtiyacı duyuyor.
Sivil yardım kuruluşlarının bu işleri ellerine, yüzlerine
bulaştırdıkları ortada. Ortaya çıkan yolsuzluk söylentileri, açılan
davalar, süren kovuşturmalar, etrafımdan biliyorum, birçok kişiyi
yardım etmekten imtina eder hale getirmiş durumda.
İşte uzak ve muhtaç bölgelere yardım gönderme bilincini artırmak
için işe başlayan kuruluşların, insanların yardım etme duygularını
kökten yok edecek bir kirlenmeye yol açmış olmaları en çok da
yardıma muhtaç insanlara zarar verdi, veriyor.
Sivil yardım kuruluşlarına karşı güvensizliğin
vardığı boyutu siz de çevrenizde gözlemlemiyor
musunuz?
İnsanlar yardım etmek istiyorlar. Ama nasıl edecekler? Kimin
aracılığıyla?
Bu boşluğu Diyanet’in kapatması gerektiğini düşünüyorum.
Hakkıyla kapatabileceğine inanıyorum.
Bununla birlikte, Diyanet’in başlattığı ‘Afrika’ya
yardım’ kampanyasının başarısı biraz da medyanın
takınacağı tavra bağlı. Gereken destek verilirse, bu
kampanyadan göz kamaştırıcı sonuçlar alınabilir.
Bu destek önce insan olarak hepimizin bireysel görevi, sonra da
topluma iyi şeyleri duyurmak görevi kapsamında gazeteciliğin
boynunun borcu.
Bunun için medyanın Mehmet Görmez başkanlığındaki ‘yeni
Diyanet’e dikkat çekmesi şart.
Dikkat çekmeliler ki önce bir güven halkası oluşsun. Kampanyaya
ilgi de bunun arkasından gelecektir.
Kimlik çatışmasından bunalmış, bu çatışma içinde eriyip yok olma
noktasına gelmiş Türk medyasının da duaya ihtiyacı var zaten. Öyle
değil mi?
Hani diyorum, medya belki mazluma gidecek yardım sayesinde
gelecek duayla kurtarabilir.
Yanılıyor muyum?