Liberaller Avrupa’da ve
ABD’de çok başarılı.
Hatta o kadar ki; Batı’nın sosyal
demokratları bile Liberal…
Seçimleri liberal kapitalist veya
liberal sosyal demokrat partiler
kazanıyor…
Ama…
Liberaller Türkiye’de acayip
başarısız…
Bir belde belediye başkanlığı kazandıkları için neredeyse
“Seçimlerin galibi biziz” diye bayram
yapıyorlar…
Neden başarısız Liberaller?..
Çünkü…
“Liberal” denildiğinde
Etyen Mahcupyan geliyor akla…
Atilla Yayla geliyor…
Geçtim ikisini…
Yıldıray Oğur bile
liberalmiş…
Geçenlerde bir yerde okudum da beynimden vurulmuşa
döndüm…
Neyse,
uzatmayayım…
Sözü Liberal(!) Mahcupyan’a
getireceğim…
“Hak ihlalleri”ni, seçmenlerin
iradelerinin özgürce oluşmasının engellenmesini eleştirmek yerine
“Halk İhtilali”ni alkışlayan Etyen
Mahcupyan’a…
Bugünkü Zaman’da “Halk
ihtilali” başlığı altında yayımlanan makalesini
bakın nasıl bitiriyor:
Kısacası karşımızda bir halk hareketi, zamana
yayılmış bir halk ‘ihtilâli’ var. Silaha ihtiyacı olmayan, onun
yerine yürütücü siyasi partinin her seçimi kazanmasını ve her
seçimde açık ara birinci parti olmasını gerektiren bir ‘ihtilâl’…
Diğer bir deyişle o partinin herhangi bir seçimi kaybetmesinin
maliyetinin çok yüksek olduğu bir süreç. Toplum işte bu tarihsel
sürecin farkında, değerlendirmesini ona göre yapıyor ve rasyonel
karar veriyor.
Seksen yıllık bir parantez kapanıyor… AKP iktidarı ‘doğal’
sosyolojik ivme sayesinde bir tek parti dönemi olarak yirmi yıl
sürmesi normal olan iktidar serüvenini sürdürüyor. Ve genişlemesini
sürdüren muhafazakâr kesim bu tarihsel serüvenin ne anlama
geldiğini çok iyi biliyor. O nedenle bu sahiplenme boşuna değil. Ve
de bunu anlamayanın Türkiye’nin geleceğinde yeri
yok.
Bu tespitlerinin bir bölümüne katılıyor oluşum Ak
Parti’ye oy veren milyonlarca yurttaşın tercihlerini
akılcılıkla (Mahcupyan “rasyonel” diyor) yaptıklarına inanmamı
gerektirmiyor…
Çünkü…
Liberal demokrasilerde o tür oylara
“Pragmatist/faydacı” ya da
“Oprtünist/çıkarcı” oylar denir…
Ve…
Liberal demokrasilerde ne faydacılık ayıptır ne de
çıkarcılık…
Zira…
Liberal demokrasilerin tarifi, az gelişmiş ülke
demokrasilerine benzemez…
Liberal demokrasilerde “hamaset, yağcılık,
popülizm” yoktur…
Olmadığı içindir ki liberal demokrasilerde demokrasi şöyle
tanımlanır:
“Demokrasi farklı çıkar guruplarının özgür yapılan
seçimlerde, özgür oluşmuş kamuoyu ile yaptıkları eşit ve özgür
yarıştır…”
Peki…
Bizim demokrasimizde seçimler özgür iradelerle
yapılıyor mu?..
Bizim demokrasimizde kamuoyu özgürce oluşuyor mu?..
Bizim demokrasimizde kamuoyunun bilgi edinme hakkına saygı
var mı?..
Bizim demokrasimizde basın özgür
mü?..
Bizim demokrasimizde bütün siyasi partilerin kanun
karşısında eşit olduklarına inanabilir misiniz?..
Meselâ…
Seçim döneminde TRT’de Ak Parti 2700 dakika
propaganda konuşması yaparken ana muhalefet partisi sadece 45
dakikalık propaganda yapabiliyorsa…
Tam da seçime giderken muhalefet partilerinin
seçmenlerine en kolay ve en masrafsız ulaşabilecekleri sosyal medya
külliyen kapatılıyorsa…
Seçim çalışmaları ve basın reklâmları için iktidar
partisi ana muhalefet partisinden tam on kat fazla para
harcıyorsa…
Seçim döneminde iktidar partisi genel başkanı ve başbakan
televizyonların yöneticilerine “alo” diye başlayan
telefonlar edip muhalefet partilerinin liderlerinin konuşmalarının
verilmemesini emrediyorsa…
Seçimlerden sonra Ak Partili bütün
adayların itirazları YSK ve hatta ilçe/il
seçim kurulları tarafından kabul edilir oylar yeniden
sayılırken…
CHP’li adayların başvuruları tümüyle
reddediliyorsa…
O seçimlere “özgür seçim” diyebilecek
liberaller sadece Türkiye’de
çıkıyor ne yazık ki…
Etyen Mahcupyan da işte onlardan
biri…