Twitter bazıları
için "kibir
kapısı" oldu. Gazetecisi öyle,
siyasetçisi öyle, belediye başkanı öyle... kim varsa azıcık takipçi
sayısında kıpırdama
olunca, "ben" demeye
başlıyor.
Sırayla "kibir kapısı"nda at
koşturanları konuşalım o halde...
Bir fikir var mı mesela, twitter'ı aktif bir şekilde
kullanan belediye başkanları veya kimi siyasilerin
yazışmalarında.
Yok!
İcraatın bir parçası olmuş twitter'da
ahkâm kesmek; sabahın ilk ışıklarıyla birlikte hizmet
erbabı olduğunu zanneden muhteremler, paylaştıkları fotoğraflarla,
en hafif ifadeyle, twitter'ın ırzına
geçiyorlar.
"Falanca yerdeki esnaflarımızla birlikte
olduk" sözleri eşliğinde çekilen
artistik fotoğraflarda zerre samimiyet
yok. Yüzlerdeki o gülüşün "sahte" olduğu
gün gibi ortada. Fotoğraf
çektirecek ya, yaşlı, genç, kadın erkek demeden ahalinin her birini
fotoğraf çektirecek bir alana toplayıp selfie hizmeti (!)
sunuyorlar. Parayla edindikleri yumurta
kafalı takipçilerin o fotoğrafların altına iliştirdikleri
bilmem kaç kelimelik sözler, bunların zıvanadan çıkmasına,
birer "kibir
abidesi" kesilmesine yetiyor.
Melih Gökçek'in de kendine has bir medyası var
biliyorsunuz. Türkiye'de en çok takip
edilen belediye başkanı olarak, bugüne kadar şımarıklığını gören
var mı? Melih Bey, twitter hesabında
bildiğiniz siyaset yapıyor, artistik pozlar vererek, istikbâlini
sosyal medya üzerinden tesis etmeye çalışmıyor.
Soruyorum, Melih Başkan'ın dışında,
Türkiye'de hangi belediye başkanının twitter'da bir ağırlığı
var.? İl ilçe veya belde başkanlarının
hangisi bu mereti amacına uygun kullanıyor?
"Kibir kapısı"nda aktif bir kullanıcı olarak
her önümüze serilen bu görüntülerin ne kadar tiksindirici olduğunu
bir ben
söylemiyorum. "Spam" fotoğraflardan
herkesin midesi bulanıyor artık.
Kimi kalem ve ekran erbabının da, sözünü ettiğim
siyasilerden aşağı kalır tarafı maalesef
yok. Arkadaşlar, çalıştığı kurumda
edindiği şöhreti, "kibir
kapısı"nda harcıyor. Twitter'a
dikkat kesilin lütfen; trolleri
aratmayan paylaşımlar sizin de dikkatinizi çekecektir.
Arkadaş sen gazeteci misin, yoksa
"sanal kabadayı" mı? Bir üfürüklük
cüssen var, çalıştığın kurumun gücüyle şahlanman, şahinleşmen,
saygısızlaşman niye? Sevgili Enver
Aysever, twitter'daki takipçilerinin şehvetiyle yaptığı güzel
işini, bu ortamda heba etti.İrfan
Değirmenci, Nevşin Mengi...
hepsi bir bir silindi, siliniyor, silinecek.
Acun Ilıcalı da bir ünlü!
Türkiye'de bir çok güzel işin altında imzası
olan Acun Ilıcalı, sizden daha mı az
akıllı? Elinde sizinkinin benzeri bir
oyuncağı yok mu sanıyorsunuz? Türlü
çirkefliklere rağmen, Acun Ilıcalı "kibir kapısı"ndan içeri
girmiyor!
Neden acaba?
Twitter'da ya da sosyal medyanın bir başka alanında işsiz,
güçsüz, beş para etmeyen tipler de var. Sabahtan akşama kadar
aklına eseni yapan, önüne gelen herkese küfür eden, hakaretler
savuran... türlü şerefsizliği yapmaktan imtina etmeyen
tipler.
Erol Olçok'un vaktiyle sahip çıktığı, kol kanat gerdiği
ucuz kişilerin yaptığını anlarım. Bu
silik kişilerle yarışan kalem ve ekran erbabı arkadaşların yanına
yukarıda sözünü ettiğim siyasileri de koyun, sizi anlamakta bir ben
değil, herkes zorlanıyor.
Bilesiniz!