Salı günü kendimi iyi hissetmiyordum. Şöyle biraz dinlenip
yataklara düşmeden şu soğuk algınlığını atlatayım diye erkenden eve
gittim.
Limonlu ıhlamurumu içerken bir yandan da zaping yapıyordum.
Birden kendimi Kanal D’nin son gözdesi ‘Öyle bir geçer zaman
ki’ dizisine kaptırdığımı fark ettim.
Bu diziyi daha önce de birkaç kere izlemiştim. Dizideki sinsi ve
ucuz propagandaya dikkat de çekmiştim.
Evet, daha önce de altını çizdim: Dizide 70’li
yılların solcuları ‘mert, delikanlı, yiğit’, ülkücüler ve
İslamcılar ise ‘müptezel, sümüklü, kalleş’ diye
sunuluyor.
Bu kadarlık bir propagandaya 'Hadi olsun bakalım' denebilir.
Öğrencilik yıllarında ‘idealist dava adamı’ olan solcu gençler,
büyüyünce senarist olmuşlar. Kazandıkları büyük paraların yarattığı
vicdan azabını, araya böyle ucuz mesajları sıkıştırarak
dindirmeye çalışıyorlar işte, diyordum.
Ama iş bununla kalmadı.
Kanal D Sinsi ve ucuz propagandayı, şimdi başka
bir boyuta taşıdı.
Dün akşam izlediğim bölümdeki bir sahne beni gerçekten
ürküttü. ‘Bu Doğan grubu akıl sağlığını kaybetmiş olmalı’
dedim kendi kendime.
Neyse lafı fazla uzatmadan o sahneyi size anlatayım.
Bir grup insan İstanbula’a göç etmiş, gecekonduda yaşıyorlar.
Kıyafetleri, pek şehirli olmadıkları imajı veriyor. Çoğu sakallı.
Şivelerine bakılırsa, ülkenin doğu ve güneydoğu
bölgesindenler. İşte bu "vahşiler", okuldan dönen bir genç
kızı atlarla, eşkıya gibi kaçırmaya yelteniyorlar. Kız semtin bir
‘beyefendisinin’ uşağı tarafından silahla kurtarılıyor. Bu
‘beyefendi’ de, uşağın olayı kendisine anlatması üzerine
adamlarını toparlayıp ‘dağdan gelmiş’ o 'vahşilerin' yaşadığı
mahalleyi basıyor. ( Dikkat ediyorsunuz, değil mi? Bu adam hem
‘beyefendi’, hem de silahlı kabadayı.) Mahallenin yeni
sakinleri olan o 'vahşileri' falakaya yatırıyorlar.
'Beyefendi' o 'vehşilere' kızdan özür dilemelerini, mahalleyi
de terk etmelerini emrediyor. Altını çizdikleri mesaj da şu:
Geldiğiniz yere geri dönün. Dahası, 'vahşiler' de
kızdan özür diliyor ve yineliyorlar ‘Ablacığım senden özür
dileriz. Biz buranın insanı değiliz. Geldiğimiz uzak
memleketlere geri döneceğiz.’
Bu sahneyi izleyince kendimi bir an Gazi mahallesinde
bir provaksoyonun ortasında hissettim.
Nedir bu Doğan grubunun derdi? Ne yapmaya çalışıyor? Anlayan
bilen var mı?
Kanal D’nin dizileri muhalefetin yeni karargahı mı
oldu?
Yoksa Ergenekon diziler üzerinden mi saldırıya
geçti? Umarım KanalD bu duruma mantıklı bir izah
getirebilir.
Görünen o ki Doğan grubu hükümetle arasındaki husumeti yeraltına
taşıdı. Açıktan yapamadığını, bazı hassas meseleleri
dinamitleyerek yapmaya çalışıyor. Gerçekten anlaşılır gibi
değil.
Gel de bu senaristlere ‘ruh hastası’ deme!
Bugün ben de
Liberalim
Başlığa bakarak hemen son dönemin tartışmalarında taraf olduğumu
düşünmeyin. Hani liberallerle Ak Parti’nin arası açıldı,
açılacak tartışması var ya, o tartışmadan bahsediyorum.
Bu konuda fikrim net. Daha önce de yazmıştım. Bu, kerametleri
kendilerinden menkul liberal yazar- çizer- aydın takımı neye
tekabül ediyor doğrusu bilmiyorum.
Bu arkadaşlara bakarak Türkiye’de kaç kişi oy tercihini
değiştiriyor, bu konuda da olumlu bir görüş sahibi değilim.
Sanırım bu sorunun cevabını da bu seçimden sonra almış
oluruz.
Benim bugün Liberal olma nedenim Hrant Dink davası.
Hrant Dink’in 4 yıldır süren davasının sonuçlanmamış
olması gerçekten can sıkıcı.
Katil elde. Tüm bağlantıları ortada. Kimin kimi teşvik ettiği de
açık. Fakat ne hikmetse bu dava bir türlü sonuçlanmıyor.
Gerçekten, bu ülkenin bir vatandaşı olarak bu durumdan
utanıyorum. Herkesin gözü önünde, yargının işleri böyle
savsaklayabildiğini görmek insana acı veriyor.
Peki bu durumu kime şikayet etmeliyiz? Böyle durumlarda bir
vatandaş olarak ne yapabiliriz? Meçhul.
Gördüğüm bir şey var ama: Bu kadar bariz bir tuhaflığa sadece
birkaç tane Liberal yazar arkadaş dikkat çekiyor. Onlar da olmasa,
meseleden ancak olayın sanıkları tahliye olduğu gün haberdar
olacağız.
Merak ediyorum Hrant Dink davası neden sadece Liberal ve
solcuların meselesi oluverdi
Muhafazakar yazarlardan kimse bu tuhaf duruma değinmemiş. Niçin?
Mazlumun ahını yerde mi bırakacağız?
Her neyse olayın geldiği aşama gerçekten utanılacak boyutta