Süleyman Soylu'nun "suç duyurusu"
üzerine 18 ay önce hakkımda soruşturma başlatıldı. Halk
TV, Tele1, Sözcü, Cumhuriyet ve
Özışık soyadına kin kusmaya hazır olan nice haber
siteleri değil de, ahaber olmayanı olmuş gbi
duyurdu.
- Özışık kardeşlerin evine polis baskını!
Evimize herhangi bir baskın yapılmamıştı oysa; İnternethaber'in
Ataşehir'deki merkezine gelen polise, cep
telefonlarımızı ve bilgisayarlarımızı teslim etmiştik sadece.
İlginç olan, evimize baskın yapılmadığını, elektronik cihazlarımıza
el konulduğunu Halk TV'nin kamuoyuna
duyurmasıydı.
İstanbul Emniyeti'nin paylaştığı "bilgi
notu"nu 22 Mayıs 2021 tarihinde, "Evimize
baskın" yapılmadığını duyuran yine Halk
TV oldu, ahaber değil:
"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 21.05.2021 tarihli
talimatına istinaden şüpheliler Hadi Özışık ve Süleyman Özışık'ın
sahibi olduğu Ataşehir adresli "İnternethaber" isimli iş yerinde
arama yapılmış; arama sonucunda şüpheli şahısların kullanımında
olan telefonlara ve dijital materyale el konulmuş olup iş yeri
aramasında başkaca suç ve suç unsuruna rastlanmamıştır."
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı
soruşturma üzerine Ankara'ya gidip ifade verdim.
İstanbul'a döndükten sonra İçişleri
Bakanı Süleyman Soylu'nun talimatıyla, koruma
kararım iptal edildi. CHP'li Ali Mahir
Başarır'ın iddia ettiği gibi "Süleyman Soylu'nun
torpili" ile bana koruma verilmedi; tehdit altında
olduğum için devlet bana koruma vermişti. Hâlâ tehdit
ediliyorum, daha geçen hafta bana saldırı planlandığını
Süleyman Soylu'nun tepesinde olduğu emniyet güçleri tarafından
rapor edildi!
Niye tehdit alıyorum peki?
PKK'ya, FETÖ'ye... terör
örgütlerine gül uzatmıyorum neticede.
Gülücükler saçmıyorum... Kimi kalem erbabı ve kimi ekran yüzü gibi,
İnternethaber'de, Youtube ve
Facebook yayınlarımda methiyeler dizmiyorum.
Büyük bir yayın kuruluşunun sahibiyim, tehdit almam anormal
olmamalı diye düşünüyorum.
Bu hatırlatmayı neden yapıyorum?
"Terör örgütüne yardım ve yataklık" yapmakla
suçlandım.
8 ay boyunca her ayın 15'inde "adi bir suçlu" gibi
karakola gidip imza attım. O da yetmedi
"yurtdışı yasağı" seyahat özgürlüğüm kısıtlandı.
Umre'ye gitme plânım vardı gidemedim; hâlâ yasaklıyım
çünkü.
"Allah Allah ne suç işledi acaba?" diyenlerin
merakını gidereyim...
Vallahi bilmiyorum!
Savcılığa gittim ifade verdim...
Hakkımda bir dava açılsın diye tam 18 aydır
bekliyorum.
Savcı dosyayı İstanbul'a, istanbul Ankara'ya geri
gönderdi.
Avukatlarım her gün ama her gün o savcının kapısını aşındırıyor,
"Ne oldu bizim dosya?" diye...
"Tık" yok!
Bekliyoruz!
Arkadaş...
"Terör örgütüne yardım ve yataklık" yaptım
madem!
Niye dışarıdayım?
Süleyman Soylu'nun iddia ettiği gibi, "Terör
örgütüne yardım ve yataklık" yapmadıysam, o zaman
neden yasaklıyım, neden seyahat özgürlüğüm
kısıtlanıyor, neden avukatlarımın itiraz dilekçesi (kaç oldu
bilmiyorum) her defasında çöpe atılıyor?
İçişleri Bakanı beni suçlu buluyor!
Devletin savcısı işlem yapmıyor!
E bu oldu mu şimdi?
İçişleri Bakanı beni suçlu buluyor!
Devletin hakimi "yurtdışı yasağı" ile
yetiniyor!
E bu oldu mu şimdi?
Kaldırın kardeşim yasağımı...
Kaçacağım :)