işte o zaman Cemaat'ten taraf olurum...

işte o zaman Cemaat'ten taraf olurum...

Adnan Berk Okan adnanberkokan@gmail.com

Önce, Fatih Altaylı’ya teşekkür edeyim…

Neden mi?..

Yazmaya hazırlandığım bir konuda yazmış…

Bana da hem “tembellik” imkânı vermiş, hem de (Büyük ihtimalle) benden çok daha güçlü ifade etmiş…

Kendisinden izin almadım ama kırılacağını zannetmiyorum ve aynen yayımlıyor sonra da altına imzamı atıyorum…

O halde lütfen okur musunuz?..

 

SEÇİM Mİ? ODAK MI?.

Bu yazacaklarımı, sakın ola ki, yürütülmekte olan operasyonla ilgili olarak söylediğim düşüncesine kapılmayın.

Hırsızlık varsa, yolsuzluk varsa üzerine gidilmelidir. 


Şair Cahit Kılıç ne diyor peki?..

Fatih Altaylı'nın "Seçim mi? Odak mı?" başlığı altında yayımlanan makalesi ve Şair Cahit Kılıç'ın Haberx'te "Kirli Siyaset" başlığı altında yayımlanan makalesi aslında aynı şeyi söylüyor...

Yani; elbette seçilmişler önceliklidir...
"Ama" diyor Cahit Kılıç ve şöyle yazıyor:

Devlet içinde adeta bir çete gibi yapılanmış gayri meşru bir güçten mi yana tavır alacaksın yoksa seçilmiş meşru hükûmetten yana mı olacaksın?
On bir yıldır her türlü atamayı Uganda hükûmeti mi yapıyordu?!
Mademki bir çete, devleti içten içe ele geçiriyordu o vakit siz neden uyudunuz?
Evet siz, bizzat siz, bunları yargının ve emniyetin içine doldurmadınız mı?!

17 Aralık tarihine kadar, bunlar sizin siz de bunların menfaatlerine hizmet etmiyor muydunuz?!
Aynı polis müdürleriyle, aynı alt kadro polis timleriyle Gezi’de bu milletin başına bombaları siz yağdırmadınız mı?!
Ülke çapında ayaklanan beş milyondan fazla insanı ortak sindirmediniz mi?!
Haa, demek ki özellikle zülfüyâra dokunmak gerekiyormuş!
Dokundular…
Ama haklı dokundular…
Belki de başlangıçtan beri ilk defa doğru ve hayırlı bir iş yaptılar…

Şair'e itirazı olan var mı?..
Benim yok... 
Ama olan varsa duyurmaya hazırım...
Yeter ki Şair'in yazdığı gibi "efendice" olsun...
 

Bu benim alfabemin Elifi.

Fakat, herkese şunu hatırlatmak isterim.

Bir ülkede seçilmiş bir iktidar ile bir odak arasında çatışma var ise ben her zaman "seçilmiş hükümetten" yana olurum.

Nedeni çok basit.

Bir iktidar; İster başarılı olsun, ister başarısız.

İster demokrat olsun, ister antidemokrat.

İster hukuka saygılı olsun, ister saygısız.

İster dürüst olsun, ister namussuz.

İster şahane olsun, ister beter.

İktidarı değiştirmek eninde sonunda halkın elindedir, bizim elimizdedir.

Eğer kötüyse, eninde sonunda vatandaşın sabrı tükenir ve sandıkta yollar.

Geç yollar, erken yollar ama vatandaş yollar.

Birini yollar, diğerini getirir.

Bir gün getirdiğini de yollar.

Ama "seçilmemiş" odaklar öyle değildir.

Ne gelmesi vatandaşın elindedir, ne gitmesi.

Gitmez.

Gitmediği gibi seçilmişleri de ülkeyi yönetemez hale getirme gücünü elinde bulundurur.

Bu nedenle ben hep "seçilmişten" yanayım.

 

Demek ki neymiş?..

(Eğer varsa) Hükümet ile Cemaat /Hizmet arasındaki bu sürtüşmede, mücadelede, kavgada, silâhsız savaşta seçilmiş Hükümet’in yanındayım…

Aksini düşünemem bile…

Ama…

Dün Mali Poliste yapılan operasyonu vergi denetim elemanları kadrolarında da yeni atamaların takip ettiği yazılıyor, çiziliyor…

(Eğer doğruysa) Başta Hizmet / Cemaat’le manevi bağı olduğu bilinen İpek Gurubu (Bugün Gazete ve televizyonu, KanalTürk) olmak üzere  halk arasında Cemaat’in olduğu söylenen bütün finans kurumları, hastaneler, medya ve dershanelere başlatılacağı ileri sürülen mali operasyonlarda o ticari kurumların yanında yer alacağım…

Hem de gerekirse canım pahasına yer alacağım…

Liberal demokrat bir ülkede seçilmişlerin kurduğu hükümetlerin iktidarını seçilmemiş kişi, kurum ve guruplarla paylaşmak istememesi ne kadar anasının ak sütü gibi helâliyse…

Liberal demokrat bir ülkede seçilmişlerin kurduğu hükümetlerin; herhangi bir kişi, kurum veya sosyal bir guruba bağlı; yasa dışı hiçbir işe bulaşmamış ticari ve sınai müesseseleri Devlet gücüyle “Terbiye” etmeye kalkışması da o kadar çirkin, anti demokrat, faşistçe ve despotça bir eylemdir…

İşte bu nedenle…

Cemaat / Hizmet’le arasında resmi değil manevi bağ olduğu bilinen kişi ve guruplara yapılacak operasyonda manifestom şu:

“Bütün liberal demokratlar; bu sivil dikta rejimine karşı birleşiniz… Kalemlerinizden ve klavyelerinizden başka kaybedecek neyimiz var?..”