Dün İmam Hatip’li anne ve babalara seslenmiş, “Siz çekiniyorsanız ben sorayım” diye bir dizi soru sormuştum.
Yazı büyük ilgi gördü.
Galiba imam hatipli okurlardan da çok ilgi görmüşüm.
Çünkü onlardan epey geri dönüş aldım.
***
Beklediğim gibi oldu.
Görüşünü emaille bildirenler, düşüncelerini dikkatli ve nazik bir biçimde ifade ettiler.
Hepsine çok teşekkür ederim.
***
Sosyal medya ise beni yine şaşırtmadı.
Hakaret ve küfürler oradan geldi.
Normaldir. Neticede herkes tepkisini kendi nesebine uygun ifade ediyor.
Bana eMaille görüş bildirenlere aynı üslupla cevap verdim.
Onlar mesajlarını “Saygılarımla” diye bitiriyordu, ben de cevabımı saygılarımla bitirdim.
Şimdi o görüşleri ve cevaplarımı özetliyorum.
***
DİYORLAR Kİ; “Siz zaten imam hatip okullarını sevmezsiniz. Bugün ortaokuldan liseye geçiş sınavındaki imam hatipli öğrencilerin yüzde 50’si başka liseleri tercih etti diye seviniyorsunuzdur. Eminim bu dönem bittiğinde yüzde 100’ü vazgeçse daha da çok sevinirsiniz…”
CEVABIM: Görüşlerinizi dikkate okudum. Siz de benim yazımı aynı dikkatle okuduysanız şunu görmüş olmalısınız;
Ben imam hatip okullarını küçük düşürecek, orada okuyan çocukları, çocuklarını oraya kendi arzusuyla gönderen aileleri kıracak, rencide edecek tek kelime yazmadım. Hayatım boyunca da yazmadım. Sadece, sizin de sormanızın uygun olacağını düşündüğüm bazı soruları sordum. Bu okullarda okuyan, çocuklarını o okullara gönderen herkes saygılıyım.
Kendi tercihleridir.
***
DİYORLAR Kİ: “Gülşen’in bu sözleri hakkında ne düşünüyorsunuz?”
CEVABIM: Muhafazakar medyada bir çok makul yazar ne düşünüyorsa öyle düşünüyorum. Gülşen’in şaka yollu da olsa bu sözleri aleni bir mekanda söylemesini hiç ama hiç tasvip etmedim. Ne yazık ki eleştirmeme zaman bırakmayarak içeri attılar. Ama şunu da merak etmedim değil: Eğer Gülşen aynı cümleyi “Sapıklığı devlet lisesinde mi öğrendin’ şeklinde kursaydı, sizin tepkiniz ne olurdu? Bence bunu da bir düşünün. Çünkü geçmişte başkalarının rencide olup da, sizlerd enr beklediğimiz tepkinin gelmediği olaylar da oldu.
***
DİYORLAR Kİ; “Eski Türkiye’yi özdim diyorsunuz. Eski Türkiye adaleti Çok mu iyidi ki özlüyorsunuz?
CEVABIM: Eski Türkiye adaleti hakkında en az sizin kadar benim de eleştirilerim vardı. Nuh Mete Yüksel’in Erbakan ve partisi hakkındaki iddianamesinde kullandığı “Kan içici vampirler” gibi hukuk dışı ifadeleri hep eleştirdim. Parti kapatmanın kabul edilebilecek bir şey olmadığını, Hürriyet’in birinci sayfasından anons ederek defalarca yazdım. Polis sabahın köründe Merve Kavakçı’nın kapısına dayanıp götürmek istediğinde, rahmetli Ecevit’le birlikte en büyük tepkiyi verenlerden biriydim. Ama son 15 yılda gördüklerimiz, yaşadıklarımız, sergilenen adaletsizlikler, ifade hürriyetine gelen sınırlamalar eminim benim kadar sizi de endişelendirmiştir. O nedenle Silivri davalarındaki hukuksuzlukları da hep eleştirdim. Geçmiş dönemde 28 Şubatçı diye beni hergün yerden yere vuran, hatta hapise attırmaya çalışan Mümtazer Türköne’yi de savundum, Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Şahin Alpay, Ahmet ve Mehmet Altan ve hapisteki öteki insanları da savundum.
***
DİYORLAR Kİ; “Hayatında hiç imam hatipli bir aile ve çocukları ile tanıştınız mı?
CEVABIM: İmam Hatip mezunu Ahmet Hakan, benim genel yayın yönetmenliğim döneminde Hürriyet’e başladı ve yıllarca birlikte çalıştık. Tanıştığım çok sayıda imam hatip mezunu insan var. ‘Tanıştın ama tanıdın mı’ diye sorarsanız, bana da şu soruyu sorma hakkını verirsiniz: “Peki siz imam hatipte okuyan çocuğunuzu tanıdınız mı? Dün o soruları sırf bunun için sordum. Siz de tanıyın diye…Mesela Eskişehir Üniversitesi’nde imam hatip öğrencileri üzerine yapılan tezi okudunuz mu? Okuduysanız, siz de çocuğunuza ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bazı sorular sorup tanımaya çalışırdınız. Ben o tezi satır satır okudum ve onun için sordum o soruyu.
***
DİYORLAR Kİ: Laik kesimde imam hatip okullarına karşı bir alerji var. Bazılarında olabilir, bende yok. Ama şunları söyleme hakkını da kendimde görüyorum. İmam hatip okulları kutsal mekanlar değil. Orası ne cami, ne ibadethane. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin birer eğitim yuvası. Tıpkı bu ülkenin liseleri, kolejleri gibi. Yani sadece çocuklarını o okullara gönderen ailelere ait bir alan değil orası.Eğitim sisteminin parçası olarak hepimizi ilgilendiriyor.
***
EĞER DİYORSANIZ Kİ; “Biz yine de rencide olduk….”
BEN DE DERİM Kİ; Bakın işte o duyguyu çok iyi anlıyorum. Çünkü sayın Cumhurbaşkanı 10 yıl önce “İmam Hatip okullarından terörist çıkmaz” dediği zaman, ima yollu olarak “Teröristler devlet liselerinden çıkar” dediği manası çıktığı için biz de çok incinmiştik. Bizlere ilkokulda., ortaokulda lisede erdemi öğreten, insanlığı öğreten, bilimi öğreten ve artık bir kısmı aramızda olmayan öğretmenlerimiz adına da rencide olmuştuk. Yine de bu duygumuzu içimize sakladık. Sitemle geçiştirdik. Asıl önemlisi 16 Temmuz 2016 sabahı da, aradan geçen 6 yıl içinde de bir kere dahi şu soruyu sormadık:
‘15 temmuz günü kendi halkına kurşun sıkan, seçilmiş iktidarı devirmek amacıyla terör çetesine mensup olma iddiasıyla tutuklanan, yargılanan, mahkum edilen kişiler arasında hiç mi imam hatip mezunu yoktu?
Evet sormadık. Çünkü olabilir. Olmuştur da. Devlet lisesinden mezun olan da olabilir, olmuştur da.
Bu ne imam hatipte okuyan çocukları töhmet altında bırakır, ne de devlet liselerinde veya özel okullarda okuyanları.
***
ŞİMDİ DE BEN SORUYORUM: Cumhurbaşkanının o gün söylediği, bugün hala söylemeye devam ettiği o sözlerden siz hiç rencide olmadınız mı? Olmuyor musunuz? Bakın ortaokula gider çocuklarınızın yüzde 50’si bu yıl lise için başka okulu tercih etti. Yani artık onlar da devlet veya özel liseli olacak.
Gezi protestolarına katılan kadınlara “Sürtük” dendiği zaman siz de rencide olmadınız mı? O gösterilere benim kızım ve kız torunum da katıldı. O sözlerin bizlerde ne yaralar açtığını hiç düşündünüz mü…Oysa muhafazakar kanattan birinin çıkıp, yine muhafazakar kanattan bir kadın yazara “Sürtük” diye saldırdığı gün bizler çok rencide olduk. İnanın çok rencide olduk.
İşet yüzden o soruları sordum. Çünkü bir millet olmanın gereği budur diye düşünüyorum.
Bu kutuplaşmanın hepimizi çifte standartlı hale getirdiğini, hepimizin karakterinden hergün bir şeyler söktüğünü görüyorum.
Ve şuna inanıyorum. Bu ortak duyguyu hissedebilirsek,
Göreceğiz ki, İmam hatipler için yapılan çirkin şakaları da, bu ülkenin kadınlarına sürtük denmesini de, namaz kılmayan için katli vaciptir denmesini de hep birlikte kınayacağız.
İnanın böyle şeylere verilecek en büyük ceza hapis değil, milletin tamamının, ortak vicdanından gelecek bu ses olacaktır.
Yani şaka çizgisini aşan bir sanatçıyı hapise atmak gerekmiyor.
Hele hele bu kadar samimi ve zarif şekilde özür dilemişse, onu hapise atmak da en az o şaka kadar bizi rencide etmeli.
Saygılarımla. Ertuğrul Özkök