Hürriyet gazetesi basının ‘amiral gemisi’
olma iddiasını hâlâ sürdürüyor mu bilmiyorum, ama bu misyonu yerine
getiremediği artık gizlenemez bir gerçek.
Hürriyet ‘amiral gemisi’ olma konusunda en
azından isteksiz. Fakat onun bu isteksizliğini fark edip, bu
misyona talip olacak bir başka gazete de çıkmış değil.
Muhafazakar veya AK Parti’li medya da ne yazık ki kendisinden
beklenen ataklığı gösteremedi.
Yaklaşık 11 yıldır iktidarın desteğini alıyor olmalarına rağmen
bırakın ‘amiral gemisi’ olmayı, ayakta
kalabileceğine kesin gözüyle bakılan bir gazete bile
çıkaramadılar.
Bundaki en büyük handikap hiç kuşkusuz sektörün dengelerini
bilen patronun eksikliği. Mevcut patronlar oyunun
kurallarının farkında değil.
Kabul etmek lazım ki basılı medyada ticari kaygısı olan,
medya işini ana faaliyet alanı yapan bir tek Doğan grubu kaldı.
Diğerleri ellerindeki gazetelere ve TV’lere daha çok ikinci iş
veyahut ‘metres’ gözüyle bakıyor.
Bütün bunları niçin anlattım.
Basılı medyada işi bilen ve oyunu kurallarına göre oynamaya
çabalayan Doğan grubunun gazetecilikteki durgunluğu medya için
ciddi bir sorun.
Şöyle ki: Basılı medyanın ‘amiral gemisi’
pozisyonundaki Hürriyet son dönemde ciddi bir tutukluk yaşıyor.
Siyasi iktidara yakınlık ile bağımsız gazetecilik arasında sıkışıp
kalmış.
Eskiden gazetecilik, iktidar ‘muarızlığı’, en
yumuşak haliyle de ‘muhalifliği’ üzerinden
yapılırdı.
Fakat AK parti iktidarı ve Başbakan Erdoğan’ın baskın
karakteriyle bu ortadan kalktı.
Basın mensupları; “Bu hükümet nasıl olsa bir gün
gidecek” diye bekledikleri için, yenilikler öneren bir
gazetecilik tarzı veya dili de oluşturamadılar.
Ciddi bir manevra yapıp dürüst, toplumun yararını esas alan,
yeri geldiğinde hükumetle dost, yeri geldiğinde de hükumetle
çatışmayı göze alan bir gazeteciliğe geçebilirlerdi.
Ne yazık ki başaramadılar.
Muhalifliği veyahut ‘muarızlığı’ bırakınca,
gazeteciliği de yapamaz oldular.
Sudan çıkmış balık gibiler. İktidara teslim olmuş
durumdalar.
Son yıllarda medyada Hürriyet’in öncü, tayin edici bir etkisi
neredeyse hiç yok. Ses getirecek bir manşet göremiyoruz. Tartışma
başlatacak bir haber çıkmayalı yıllar oldu. Gündemdeki konulara
zekice katkı sağlayacak bir çaba da göremiyoruz. Türkiye’de işler
ilerlerken aksaklıklara müdahale edecek cesaret de yok.
‘Eski Türkiye’deki bağları ve alışkanlıkları
ile ‘yeni Türkiye’nin arasında sıkışıp
kaldılar.
Türkiye’nin ‘en önemli gazetesi’ garip bir
biçimde Başbakan Erdoğan’ın “gündem belirleme gücüne” teslim olmuş
vaziyette.
Manşetlerine, haberlerindeki dile baktığınızda, Hürriyet’in,
ortalama AK parti taraftarı gazetelerden pek farkı yok.
Öyle ki son birkaç yıldır gazetede dönüştürücü bir yenilik de
gözlenmiyor.
Mesela logosunda yazan ‘Türkiye Türklerindir’
sloganı bile orada unutulmuş havası veriyor.
İlla değiştirilsin diyenlerden değilim. Fakat logodaki
‘Türk’ bir etnik kökeni değil, bir medeniyeti, bir
milleti ve ortak kimliği vurguluyorsa, o zaman haberlerde
vurgulanan Türk ve Kürt ayrımı da neyin nesi?
Logodaki slogan ile haber dilindeki çelişki gerçekten göze
batıyor.
Hiçbir şey yokmuş gibi devam etmeleri ise tümden tuhaf.
Hürriyet, bağrında taşıdığı bu çelişki ile ne yazık ki
Türkiye’de olumlu değişimlere katkı verecek durumda değil.
Anaysa değişikliği sürecinde radikal önerilerde bulunuyor ama
kendisi sloganını değiştirmeye bile cesaret edemiyor.
"Amiral gemisi" olacak bir başka gazete de öne
çıkamadığı için, Hürriyet'in bu durgunluğu, çaresizliği,
heyecansızlığı genel olarak bütün medyayı etkiliyor.
‘Amiral gemisi’nin kafasının karışıklığı
basılı medya için ciddi bir sorun.
Hürriyet yeni tarz gazeteciliğin de öncüsü olabilirdi.
Muhalefeti amaç edinmeyen, toplumsal faydayı
gözeten, zaman zaman iktidara ‘motor’, zaman zaman
da ‘fren’ vazifesi görecek bir gazetecilik
anlayışı geliştirebilirdi.
İktidarla kavga etmeden de esaslı bir gazetecilik
yapılabileceğini gösterebilirdi.
Çünkü Türkiye’de gerçek ‘yeni medya’yı da
sektörü iyi bilen, oyunu kurallarına göre oynayan, elindeki
gazeteyi ve TV’yi ticari bir değer kılabilen kişilerin
kurabileceğini düşünüyorum.
Madem, Hürriyet ‘amiral gemisi’ rolünden
istese de kurtulamıyor, çünkü bu rolü üstlenebilecek başka gazete
yok, bari bu misyona uygun bir şekilde yapılansa.
Baksanıza, arkasında hizaya girmiş gazetelerle beraber, hazin
sona hızla sona yaklaşıyor. twitter.com/acikcenk
Bu yazıya
Facebook'ta yorum yapmak
için tıklayın