Hürriyet gazetesi bu durumun farkında mı?

Hürriyet gazetesi bu durumun farkında mı?

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com




Hürriyet gazetesi basının ‘amiral gemisi’  olma iddiasını hâlâ sürdürüyor mu bilmiyorum, ama bu misyonu yerine getiremediği artık gizlenemez bir gerçek.

Hürriyet ‘amiral gemisi’ olma konusunda en azından isteksiz. Fakat onun bu isteksizliğini fark edip, bu misyona talip olacak bir başka gazete de çıkmış değil.

Muhafazakar veya AK Parti’li medya da ne yazık ki kendisinden beklenen ataklığı gösteremedi.

Yaklaşık 11 yıldır iktidarın desteğini alıyor olmalarına rağmen bırakın ‘amiral gemisi’ olmayı,  ayakta kalabileceğine kesin gözüyle bakılan bir gazete bile çıkaramadılar.

Bundaki en büyük handikap hiç kuşkusuz sektörün dengelerini bilen patronun eksikliği.  Mevcut patronlar oyunun kurallarının farkında değil.

Kabul etmek lazım ki basılı medyada ticari kaygısı olan,  medya işini ana faaliyet alanı yapan bir tek Doğan grubu kaldı.

Diğerleri ellerindeki gazetelere ve TV’lere daha çok ikinci iş veyahut ‘metres’ gözüyle bakıyor.

Bütün bunları niçin anlattım.

Basılı medyada işi bilen ve oyunu kurallarına göre oynamaya çabalayan Doğan grubunun gazetecilikteki durgunluğu medya için ciddi bir sorun.

Şöyle ki: Basılı medyanın ‘amiral gemisi’  pozisyonundaki Hürriyet son dönemde ciddi bir tutukluk yaşıyor. Siyasi iktidara yakınlık ile bağımsız gazetecilik arasında sıkışıp kalmış.

Eskiden gazetecilik, iktidar ‘muarızlığı’, en yumuşak haliyle de ‘muhalifliği’ üzerinden yapılırdı.

Fakat AK parti iktidarı ve Başbakan Erdoğan’ın baskın karakteriyle bu ortadan kalktı.

Basın mensupları; “Bu hükümet nasıl olsa bir gün gidecek” diye bekledikleri için, yenilikler öneren bir gazetecilik tarzı veya dili de oluşturamadılar.

Ciddi bir manevra yapıp dürüst, toplumun yararını esas alan, yeri geldiğinde hükumetle dost, yeri geldiğinde de hükumetle çatışmayı göze alan bir gazeteciliğe geçebilirlerdi.

Ne yazık ki başaramadılar.

Muhalifliği veyahut ‘muarızlığı’ bırakınca, gazeteciliği de yapamaz oldular.

Sudan çıkmış balık gibiler. İktidara teslim olmuş durumdalar.

Son yıllarda medyada Hürriyet’in öncü, tayin edici bir etkisi neredeyse hiç yok. Ses getirecek bir manşet göremiyoruz. Tartışma başlatacak bir haber çıkmayalı yıllar oldu. Gündemdeki konulara zekice katkı sağlayacak bir çaba da göremiyoruz. Türkiye’de işler ilerlerken aksaklıklara müdahale edecek cesaret de yok.

‘Eski Türkiye’deki bağları ve alışkanlıkları ile ‘yeni Türkiye’nin arasında sıkışıp kaldılar.

Türkiye’nin ‘en önemli gazetesi’ garip bir biçimde Başbakan Erdoğan’ın “gündem belirleme gücüne” teslim olmuş vaziyette.

Manşetlerine, haberlerindeki dile baktığınızda, Hürriyet’in, ortalama AK parti taraftarı gazetelerden pek farkı yok.

Öyle ki son birkaç yıldır gazetede dönüştürücü bir yenilik de gözlenmiyor.

Mesela logosunda yazan ‘Türkiye Türklerindir’ sloganı bile orada unutulmuş havası veriyor.

İlla değiştirilsin diyenlerden değilim. Fakat logodaki ‘Türk’ bir etnik kökeni değil, bir medeniyeti, bir milleti ve ortak kimliği vurguluyorsa, o zaman haberlerde vurgulanan Türk ve Kürt ayrımı da neyin nesi?

Logodaki slogan ile haber dilindeki çelişki gerçekten göze batıyor.

Hiçbir şey yokmuş gibi devam etmeleri ise tümden tuhaf.

Hürriyet, bağrında taşıdığı bu çelişki ile ne yazık ki Türkiye’de olumlu değişimlere katkı verecek durumda değil.

Anaysa değişikliği sürecinde radikal önerilerde bulunuyor ama kendisi sloganını değiştirmeye bile cesaret edemiyor.

"Amiral gemisi" olacak bir başka gazete de öne çıkamadığı için, Hürriyet'in bu durgunluğu, çaresizliği, heyecansızlığı genel olarak bütün medyayı etkiliyor.

 ‘Amiral gemisi’nin kafasının karışıklığı basılı medya için ciddi bir sorun.

Hürriyet yeni tarz gazeteciliğin de öncüsü olabilirdi.

Muhalefeti amaç edinmeyen,  toplumsal faydayı  gözeten, zaman zaman iktidara ‘motor’, zaman zaman da ‘fren’  vazifesi görecek bir gazetecilik anlayışı geliştirebilirdi.

İktidarla kavga etmeden de esaslı bir gazetecilik yapılabileceğini gösterebilirdi.

Çünkü Türkiye’de gerçek  ‘yeni medya’yı da sektörü iyi bilen, oyunu kurallarına göre oynayan, elindeki gazeteyi ve TV’yi ticari bir değer kılabilen kişilerin kurabileceğini düşünüyorum.

Madem, Hürriyet  ‘amiral gemisi’ rolünden istese de kurtulamıyor, çünkü bu rolü üstlenebilecek başka gazete yok,  bari bu misyona uygun bir şekilde yapılansa.

Baksanıza, arkasında hizaya girmiş gazetelerle beraber, hazin sona hızla sona yaklaşıyor. twitter.com/acikcenk

Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın