Hıncal Abi'nin (Uluç) bu yazıyı okumayacağını biliyorum. O
İnternet özürlü çünkü. Teknolojiden uzaklığını her yazısında açık
ediyor zaten.
"Bilmiyorum, öğrenemedim" demek yerine, "ilgilenmiyorum"
demeyi tercih ediyor.
Hıncal Abi, medyanın göbeğinde.
Ama, medyadan o kadar uzak ki, Yurtsan Atakan'ın ölümünü bile bir
gün sonra öğreniyor. Ajanslardan, ya da İnternet sitelerinden
değil. Ya Oray Eğin'den öğreniyor, ya da Haşmet Babaoğlu'nun
Yurtsan'ın ölümüyle ilgili bir gün sonra yazdığı yazıdan.
Gazeteci vatandaştan önce Türkiye'nin gündemine hakim.
Hıncal Abi ise, "İnternet özürlü" olduğu için, haber ajanslarına da
bakmadığı için, bir medya mensubu gibi değil, sıradan bir vatandaş
gibi. O da bir gün sonra olup bitenden haberdar oluyor.
İşin garibi...
Hıncal Abi bununla övünüyor!
Diyor ki:
- İnternet sitelerine bakmadığım için Yurtsan benim için
bir gün daha yaşadı.
Buradan Hıncal Abi'ye sormak istiyorum!
Yurtsan'ın nerede olduğunu, nasıl bir tedaviye maruz kaldığını
biliyor muydu acaba?
Ya da en kestirme yoldan şu sorunun cevabını bekleyelim Hıncal
Abi'den:
- Yurtsan Atakan'la en son ne zaman görüştün?
Hadi beni utandır Hıncal Abi.. Yurtsan'ın sevgili eşiyle her gün
görüştüğünü, Yurtsan'ın sağlığı ile ilgili dakika dakika bilgi
aldığını söyle. Söyle de beni utandır. Bir ben değilim, sen böyle
bir şey yaptıysan Yurtsan'ın sağlığından bihaber herkes
utansın!
Bekliyorum Hıncal Abi...
Elbet biri bu yazının çıktısını önüne koyacak.
Elbet birileri hiç sevmediğin ve uzak kalmayı tercih ettiğin
İnternet'ten okuduğu bu yazıyla ilgili kulağına bir şeyler
fısıldar.
Hadi Hıncal Abi!
Bir de F klavye meselesi var...
Onu da Pazartesi yazayım!