Yazıları ilgimi çekmiyor. Şaşırtmıyor. Öğretmiyor. Kafa
karıştırmıyor.
Ben de okumuyorum.
Ama. Anladık ki. O beni okuyor.
"Keşke okumasa" der miyim? Demem. Okusun.
Canını en sıkan yazımdan bile belki bir şey aklında kalır.
Ne var ki. Okuduğunu anlamakla ilgili sorunları var.
Konu şu:
Dün bir dostumla yemek yerken. Tam çatalı ağzıma götürüyorum,
bizimki "Ahmet Kekeç'e cevap vermeni bekledim,
vermedin" deyiverdi.
Allah Allah. Neden cevap verecekmişim ki...
"Sana çakmış" dedi arkadaşım. "Niye
ki" diyorum, "onun tarzı yazılar
yazmıyorum."
Meğer. 4 Aralık'ta yazdığım Yavuz Bingöl'lü yazı Ahmet Kekeç'in
canını sıkmış, ertesi güne cevap yetiştirmiş.
"Bir generalin danışmanıydı" diye söz etmiş
benden. Bir zamanlar cemaat medyasının hakkımda kullandığı ifadeyi
aynen almış. Demek ki, yerden yere vurduğu "paralel
yapı"yla o kadar da ayrı gayrılığı yokmuş.
Bu seri böyle üretilmiş. İşlerine gelince paralel yapı iftira
kumkuması, işlerine gelince paralel yapıyla aynı ağız, aynı
ifade.
"Hanımefendiliğine yakışmayacak şekilde" demiş
ve konuyu bağlamış. Meğer ben "Yavuz Bingöl para için her
şeyi yapar" demişim de. Bingöl'e vurmuşum.
İçim acıdı.
Birkaç ay önce. Kekeç için "medyanın ağır abisi
olabilirdi" yazmıştım. Olamadığı için üzüldüğümü de.
Şimdi.
Sevgili okur. Yavuz Bingöl yazım eski değil. Dönüp yeniden
okuyunuz. Sonra da Kekeç'in okuduğunu anlamakla ilgili bir sorunu
var mıdır, yok mudur karar veriniz.
Bingöl'ün "Ben iktidar nedir bilmem" sığlığında
bir cümle kurmasına kızmışım ve "para iktidardır, herkes
bilir, Bingöl de bilir" diye siyaset bilimine girmişim.
Okuduğunu anlasa, Kekeç de Bingöl'e kızardı eminim. Hatta "Ufak at
da civcivler de yesin" dalgasını bile geçerdi.
"Medya kendini ifade yeri değildir" diye
"kitle iletişim araçlarına giriş dersi"
vermişim.
Kekeç bunu da anlamamış. Anlasa. Bingöl'e "Kendini ifade
et diye ben burada kollarımı açmış beklerken koşa koşa popülizmin
zirvesi Ahmet Hakan'a gittin. Bu olanlar sana müstehak"
demez miydi?
Ne var ki. Kekeç'gillerin şöyle bir sorunu
var;
Hem "paralel yapı"yı düşman belleyip hem de
onlarla aynı ifadeleri kullanıyorlar. Tutarlılıkları
yok.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı savundukları ateşli dille, düne kadar
aynı mekana bile girmeyecekleri Yavuz Bingöl'ü de savunuyorlar.
Hakkaniyetleri yok.
Dün kucakla, bugün tekmele. Dün tekmele, bugün kucakla.
Değer sistemleri alt üst.
Bu nedenle. Kekeç'gillerde her şey var. Şöhret
var. Köşe var. TV programı var. Güç var. Para var. Bir tek
saygınlık yok.
Yine de.
Benim "hanımefendiliğime" yaptığı vurgu
nedeniyle kendisine selam eder, gecikmiş cevabım için affını
beklerim.
KAMU SPOTU DEĞİL, KAMU POTU
BU!
İçimiz dışımız kamu spotu oldu. Ne ararsan var. Ne kadar işe
yarıyor tartışılır.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın kamu spotu. Sıkça
ekranda dönüyor.
"Tarım arazilerine bina dikmeyin. Tarım alanları
çocuklarımızın bize emanetidir" diyor.
İyi, güzel de.
Tarım arazilerini korumak kimin işi? Devletin tarım arazisi
politikası, yasası, yönetmeliği yok mu?
Canın isteyince, istediğin araziyi imara aç.
Bir de üstüne, tarım arazilerini korumayı önüne vinçle
dikildiğin garibanlara bırak.
Biri bizle dalga geçiyor ama kim?
TURKCELL TACİZE DEVAM
EDİYOR
Hıncal Uluç yöntemini uygulamaya devam.
Telefon numaramı emanet ettiğim GSM şirketi Turkcell, yasaları
hiçe sayarak, kullanıcısının haklarını umursamayarak toplu reklam
mesajları göndermeye devam ediyor.
Ben de "imdat" demeye devam ediyorum.
Vakıfbank'tan, Mustafa
Sarıgül'den, hiç gitmediğim Emet Termal
Otel ve Side Diamond Otel'den,
REM Fuarcılıktan, her neredeyse Cetmen
Mobilya'dan mesaj almak istemiyorum!!
Turkcell, toplu mesajları önlemeyerek beni taciz etmeye devam
ediyor.
AKLIMDA KALAN
Teflon tipi erkekler, fast food tipi
kadınlar: Medyamızın sarışın kontenjanından ünlüsü
Burcu Esmersoy, bilmem kaçıncı kez evliliğin
eşiğinden dönmüş. Mesele evliliğin eşiğinden dönmek değil.
Evlilik denen şey, olmayınca olmuyor. Mesele.
Kadıncağızın takıldığı adamlar. Gidip gidip kendisine medyatik ünlü
sevgili yapmak isteyen zengin zamparaları buluyor olması. Daha
doğrusu pişkin zamparaların onu bulması. Biri Burcu'ya
yüzündeki hiç acı çekmez, hiç mutsuz olmaz
maskesini çıkarmasını söylemeli. "Sürekli mutlu,
hiçbir şeyi sorun etmez. Gez, eğlen, ye, iç, bırak git"
hissi uyandırıyor, parası çoklar arasında hayli bol olan teflon
tipi erkeklerde. Biri Burcu'ya "fast food izlenimi verme,
doğal ol" demeli. Yazık kıza.