Değerli ve sevgili dostum İlhan Kesici,
bir diğer dostum sevgili Ertuğrul Özkök'ü arayıp
şunları söylemiş:
" 'Allah'ı arayan' yazını okudum. Küçük bir katkıda
bulunmak istiyorum. Vicdan konusu çok önemli. Ama Müslümanlıkta,
sadece 'vicdan' yetmez. Onun yanına bir de 'merhamet'i koymak
gerekir. Vicdan edilgen bir şeydir. Merhamet ise etken. Bir
haksızlık, bir insani dram karşısmda vicdanın sızlayabilir. Ama
orada kalırsan, bu sızlamanın hiçbir manası olmaz. Eyleme geçmen
gerekir. İşte o da merhamettir."
Ertuğrul, İlhan'ın bu açıklamasından sonra
bilhassa yargıda yaşanan ve son zamanlarda
Başbakan'ı bile isyan ettiren tutuklu
yargılamaları hatırlatıp "vicdan" üzerine yazıyor
ve şöyle bağlıyor:
"Kısaca, 'Müslüman'ın vicdanı' bir türlü
'Müslüman'ın merhametine'
dönüşemiyorsa..."
Değerli dostlarıma itirazım yok ama belki biraz
katkım olabilir.
O halde başlayayım...
Vicdan ve Merhamet birbirlerinin
alternatifi mi?..
Türkiye'de gerek insan ilişkilerinde ve gerekse de yargıda
yapılan en büyük yanlışlık, "vicdan" ile
"merhamet" arasında kurulan
ilişkidir...
Oysa mermehete dayalı vicdan olmayacağı gibi
vicdanla merhameti aynı kaba koymak da doğru
değildir.
Merhamet vicdanın alternatifi olmadığı gibi vicdan
da merhametin alternatifi değildir.
Merhametin alternatifi acımasızlık;
vicdanın alternatifi ise "adalet
duygusu"dur...
Adalet duygusu yüksekse
"vicdanlılık" değilse
"vicdansızlık" söz konusudur...
Şöyle bir örnek vereyim:
Devasa küresel devletlerle, devasa küresel şirketleri
yönetenlerin merhametleri/sevgileri olmaz
ama...
Vicdanları mutlaka vardır...
Merhametleri/sevgileri olmaz çünkü
yönetimle ilgili kararlarını kişi veya guruplara olan kan veya
hukuki yakınlıklarına göre değil; aklın gerektirdiğine göre
verirler...
Vicdanlıdırlar çünkü vicdan ya da bir başka deyişle “hak
verme duygusunun yüceliği” büyük olmanın
gerekliliğidir...
Ticari ya da siyasi (bilhassa da devletler arası)
ilişkilerde merhametten (sevgiden de) ise
mazarrat doğar...
Hz. Ömer "merhametli" olduğu
değil;
"adaletli/vicdanlı" olduğu için
“çok büyük bir Müslüman” olarak geçti
tarihe...
Kalbindeki acıma duygusu, beynindeki vicdanından yüce
olsaydı; tarih "Hz. Ömer’in Adaleti"nden değil,
“merhametinden” söz ederdi...
Yani sevgili Ertuğrul'un Müslüman'ın
vicdanının Müslüman'ın merhametine dönüşmesi talebi
masum bir yanlıştan başka bir şey değildir...
Merhamet güçlüde de güçsüzde de vardır
ama...
Lütfen şunu unutmayalım:
En güçsüz insanlar bile merhamet duygusuyla
acımasızlık duygusuna sahiptirler...
Ama vicdan öyle mi?..
Ona sahip olabilmek için gerçekten çok güçlü (tabii ki
manen, ruhen, fikren) olmak gereklidir...
Merhametli ya da acımasız bir kişi bir olay
karşısında hak verdiği taraflardan birini az sonra dinleyeceği
başka bir öyküye inanıp suçlayabilir...
Vicdanı yüce bir kişi ise kesin kararını zaten
tarafları dinledikten sonra vermiştir ve verdiği kararın hiçbir
yerinde acıma ya da acımasızlık yoktur...
Günümüz Amerika'sı acımasızdır…
Osmanlı da acımasızdı,..
Roma İmparatorluğu da, Cengiz
Han da...
Ama Osmanlı adildi...
Roma İmparatorluğu da adildi;
Cengiz Han da...
Mahalle kabadayılığında bile daha merhametli olan değil,
daha adil olan ayakta kalır...
“Hak
verme” duygusu
Ertuğrul'un saydığı yargılamalarda yapılan yanlışlıkların
müsebbibi savcı ve yargıçların acıma duygularının
değil, vicdanlarındaki yüceliğin
yetersizliğidir.
Dediğim gibi vicdan aynı zamanda adalet
duygusudur…
“Hak verme” duygusudur…
Bizim savcı ve yargıçlarımızda vicdan eksikliğinin yeri
acımasızlık, intikam, nefret gibi taşralılık
duygularla doldurulduğu içindir ki yargılamalar hem de suçüstü hali
olmamasına rağmen tutuklu sürdürülüyor...
Savcı ve yargıçların verdikleri kararlarda vicdanları
değil siyasal-sosyal ve dinî-ırkî inançları etkin ne yazık
ki...
Bir “yani” daha…
Ergenekon, Balyoz, odatv ve benzeri diğer
davalarda verilen/verilecek olan kararlarda ne kanun arayın ne
vicdan…
Bulamazsınız…
O kararlarda var olan tek şey; yargıçların karar
vermelerinde etkin olan merhamet, nefret, siyaset, din,
ideoloji duygularıdır…
Merhamet edenler beraat, nefret edenler ise ceza
istiyorlar…
adnanberkokan@gmail.com