Diyarbakır, Van ve Mardin Belediye
Başkanları'nın görevden uzaklaştırmasıyla uyandık bu
sabah. Garip olan, bölgede tepki yok denecek kadar az olmasına
rağmen, başta CHP ve AB
kurmayları olmak
üzere, İstanbul'da yırtınanların
sayısı hayli fazla...
Bu kadroya FETÖ'nin katil
sürüsünü de ekleyebilirsiniz.
Amerika'da yaşayan
sözümona Kürt yazar Edip
Yüksel, "Kürt insanına zulm
ediliyor" sözleriyle twitter'da
boy gösterdi. İstanbul Belediye Başkanı
Ekrem
İmamoğlu da, "Bugün
Diyarbakır, Van ve Mardin... yarın İstanbul Ankara"diyerek
eşlik etti malum koroya...
Şaşırdık mı?
Tabii ki hayır!
Kürtlere zulm edildiğini
söylüyorlar, gerçek zalimlerin
masum Kürtleri nasıl
işinden ettiğini, şehit yakınlarını nasıl yalnızlığa
terkettiklerini bir bir görmeye başladık. Dahası da
var, terörle içli dışlı olan herkesi
belediyelere nasıl doldurduklarını da görüyoruz!
Diyarbakır, Van ve Mardin'i terör örgütünün atadığı
komiserler yönetmeseydi, bu operasyona gerek kalmazdı. İddia
edildiği gibi, bu operasyonla Kürtlere zulm edilmedi, aksine
PKK'nın dayatmasıyla Kürtlere zulmedenlerin zalimliğine son
verildi.
Diyarbakır ve Van valileri
bölge insanına uzak kişiler değil. İkisi
de Kürt vatandaşı... İki valinin Kürt
olması, "Kürtlere
zulmediliyor" tezini çürütmeye yetmiyor
mu sizce de? Elimizi vicdanımıza
koyalım, PKK'yı reddeden bir HDP olsaydı,
Kürt insanının oyunu alan Diyarbakır, Van ve Mardin Belediye
Başkanları terör örgütünü arkasını dönseydi, bu operasyonlar
yapılır mıydı?
Görevden alınan belediye
başkanlarının PKK terör
örgütüne, ihale, imar... yoluyla para aktarmadığını
vicdanı sızlamadan söyleyebilen var mı içinizde?
Arkadaşlar, gelen tepkilerden anlıyorum ki, yapılan operasyonu
erken bulanlar var. Haklısınız, ben de önce sizin gibi düşündüm.
Ama işin aslını irdelediğimde geç bile kalınmış!
"Çözüm süreci"ni hatırlıyor musunuz?
AK Parti iktidarının o dönemdeki sessizliği... olup bitene seyirci
kalması nelere mal oldu hatırlayın. O dönemde acele edilmedi
diye, Türkiye'nin Güneydoğu'sunu
cehenneme çevirenler bunlar değil miydi? Bu sefer de mi öyle
olsaydı,
yani Devlet sessiz
kalıp olan bitene eskisi gibi seyirci mi kalsaydı.
Uslanmadılar!
Uslanmıyorlar!
Kaldıkları yerden devlete meydan okuyarak aynen devam ettiler.
Göreve gelir gelmez, ilk icraatları devletin
başı Tayyip Erdoğan'ın fotoğraflarını
tuvalete attılar. O da yetmedi, bu ülkenin
kurucusu Atatürk'ün de portresini
Kayapınar belediyesinin tuvaletine astılar!
Amerika'daki malikânesinden ahkâm
kesen Edip Yüksel ve
avanesi, twitter'da Anadolu Ajansı'nın bir görüntüsünü tedavüle
sokarak, çok da şerefli olmayan bir
yalanın altına imza attı.
Van
Belediyesi'nde Atatürk'ün
fotoğrafını kaldırıp, yerine Tayyip
Erdoğan'ın fotoğrafı asılmış güya... Kocaman bir yalan ve
iftira... Bu yalanın
peşinden CHP'li Barış
Yarkadaş'la Gürsel Tekin'in de
sürüklenmesi ayrı bir ayıp. Zira, o
odada Atatürk'ün resmi
sağda, Erdoğan'ın resmi ise soldaydı.
Vali, protokol gereği iki fotoğrafın yer değiştirdiğini söyleyerek
görüntülerle yalancıları yerin dibine sokuyor.
Diyarbakır'da yaşayan eczacı dostumla operasyon
sonrasında telefonla görüştük... "En
büyük hata neydi sence?"
soruma, "Ağabey Doğru yaptıkları bir şey
hiç olmadı ki" sözleriyle karşılık
verdi.
O zaman biz neyi tartışıyoruz arkadaşlar?
Aklınızdaki soru bana da
soruldu, "Madem bunların terörle
bağlantısı vardı, neden aday olmalarına izin
verildi?" diyorsunuz! Arkadaşlar bu işin
suçlusu devlet değil, Tayyip
Erdoğan veya Süleyman
Soylu hiç değil. Asıl
suçlu YSK'dır... YSK bugünleri görmeli
ve terörle arasına mesafe koymayan adaylara geçit vermemeliydi!
"O zaman HDP
kapatılsın!" diyorsunuz!
Kardeşlerim bunlar HDP'yi araç olarak
kullanıyor. HDP'yi kapatırsınız, BPP'yi
açarlar, onu da kapatırsınız KKP'yi
açarlar. Çözüm bu değil, bir günde 50 HDP
açarlar... Suça ilişenleri bertaraf
etmek en doğrusu ve öyle yapılıyor...
Yazıyı Nedim Şener'in vicdanlara seslenen şu twitiyle bitireyim.
Güneydoğu'daki belediyelerin terörden temizlenmesine tepki
gösterenler keşke, biri 4 biri 8 yaşında olan Ayaz ve Nüpelda'nın
Tunceli'de PKK'nın yerleştirdiği patlayıcıyla katledilmesine de bu
şekilde ses etselerdi.
Nokta...
Not: Elime inanılmaz bir
belge geçti... bekleyin kim kimmiş hep birlikte görelim..
Yarın!