İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Elazığ'da deprem bölgesine
yaptığı ziyaretin ardından Erzurum'da kayak tatiline çıkması
toplumun neredeyse her kesiminden tepki aldı.
Savunanlar da oldu elbette.
Mesela Soner Yalçın gibi.
Dün Soner Yalçın yazısında İmamoğlu'nu savunmuş ama yazısından
anladığım tepkilerin neden geldiğini çok da anlayamamış. Ya
da her zamanki pimpirikli haliyle bu tepkilerin altında da bir alt
metin aramış.
Eee arayan bulur derler.
Soner Yalçın da bulmuş aradığını. Meğer İmamoğlu Erzurum'a
gidip futbol oynasaymış aynı tepkiyi almayacakmış.
Neden? Çünkü "kayak" seçkinlerin sporu
sanılıyormuş. Ondanmış yani bu tepki.
Soner Yalçın hangi çağda kaldı bilemiyorum ama kayak sporu o
elitlik algısından çıkalı oldu. Hele ki muhafazakar camiada elit
deyince artık çok başka şeyler geliyor akıllara. Sömestr
tatilinde AK Partili vekillerin ve başkanların birçoğu da kayak
pistlerine koştu.
Mesele ne tatilde ne de kayak sporunda.
Mesele bizzat İmamoğlu'nun yaptığı stratejik iletişim
hatasında. Üstelik bu iki oldu.
Göreve geldiğinden beri Mansur Yavaş'ın bir kere tatil yaptığını
duymadık mesela. Mansur Yavaş demek ki ya hayatı ıskalıyor
ya da zamanlasını doğru yapıyor.
ÇOCUKLUK NASIL ISKALANIR?
İstanbul gibi deprem riski büyük bir ilin belediye başkanı
Elazığ depreminin hemen ardından kar tatiline çıkarsa yaratacağı
algı ortada. Bunu bir de "8 yaşındaki kızımın çocukluğunu
ıskalayamam" diyerek açıklamak zircirleme iletişim kazası
yapmak demek.
Deprem gibi bir felaketin ardından olmasa "ayy ne duyarlı
baba" diyebileceğiniz bu sözleri, depremde ölen minik
cansız bedenlerin aynı tabuta konup defnedildiği bir zaman
diliminde yapınca pek de öyle "sevimli"
durmuyor!
Deprem riskiyle ve korkusuyla uykusuz geceler geçiren çocuklar ve
bu riskin çok yüksek olduğu bir şehrin belediye başkanı olarak
İmamoğlu'nun ıskalamaması gereken başka çocukluklar ve
yaşamlar da var.
Bunun farkında olmaması mümkün değil. Bu tür hataları farkında
olmadan yapıyorsa kötü, farkında olarak yapıyorsa daha da
kötü.
Üstelik bu sözler depremden bağımsız İmamoğlu'nun PKK'nın
payandası olmuş HDP'ye verdiği destekleri de getiriyor
akıllara.
Nasıl mı?
Diyarbakır'a gidip de çocuklarını PKK'nın elinden kurtarmak için
günlerce HDP binası önünde oturan annelere bir selam vermemesi,
ıskalanan çocukluklara duyduğu hassasiyeti orada da göstermemesi
mesela.
Bunun gibi onlarca örnek var.
HDP'nin desteğini aldığı bir yerde PKK'nın çaldığı
çocukluklara laf edebilmesini kimse beklemiyor zaten. Ama
böyle bir durumdan da "duyarlı baba/siyasetçi"
imajı çıkarmaya çalışması da çok sakil duruyor. Olmuyor
yani!
İMAMOĞLU'NUN ŞEFFAF OLMA ZORUNLULUĞU
Gelelim şeffafflık meselesine.
İmamoğlu'nun tatile göstere göstere çıkması, bir şeyleri kaçak
göçek yapmaması hazmedilemiyormuş! Çünkü yalan ve riyakar
siyasetçiye alışmış toplum, böyle şeffaf olunca
kaldıramıyormuş!
İyi de İmamoğlu bunu göstere göstere yapmak zorunda zaten. Ve bunu
da dürüst siyasetçi imajıyla perdelemesi tamamen bir strateji.
Aslına bakarsanız kendisi açısından bence iyi bir strateji.
İmamoğlu'nun belki de siyasal iletişim açısından en doğru taktiği
bu.
Fakat İmamoğlu gibi tüm gözlerin üzerinde olan bir
belediye başkanının gizli bir tatil yapması mümkün mü bu
ülkede?
İmamoğlu bir şeyi gizli yapsa 3 gün sonra ortaya çıkar. O da bunu
biliyor. Arkasını saklandığı dürüst siyasetçi imajını bozmak
istememesi bize gerçekten dürüst olduğunu söylemez. İçinde
bulunduğu siyasi şartlar onu dürüst olmaya zorluyor
zaten.
YILMAZ ÖZDİL BİLE YEMEDİ
Neticede İmamoğlu bu tatil meselesini değil Türkiye'ye kendi
destekçilerine bile anlatamadı, anlatamaz!
Muhalefet 24 Haziran seçimlerinde resmen "tatile
gitmeyin, oy verin" diye kampanya yapmış, tüm belediyeler
"siz gelmeyin oy verin, yeterki İstanbul'u
kazanın" diye bas bas bağırmıştı. AK Parti iktidarına
karşı İmamoğlu'na oy veren vatandaş seçimde tatil matil dinlemedi,
çocuğunun tatilini ıskaladı, "bugünler gelip
geçiyor" demedi.
Şimdi İmamoğlu kalkıp "hayat devam ediyor, siyaset baki
değil, çocuklarım..." falan diyor ya, bu sözlerle en çok
kendine oy verenlere hakaret ediyor.
Bugün Yılmaz Özdil bile seçim dönemi yaşananları hatırlatıp
İmamoğlu'na "yakışmadı" diyorsa olay
bitmiştir.
twitter.com/Htckubra
Facebook Hatice
Kübra