Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin'in
Moskova'daki görüşmesinin ardından imzalanan mutabakatın medyaya
yansıması iki türlü oldu. Bir taraf anlaşmayı "zafer"
olarak nitelendirirken bir taraf "hezimet" olarak
değerlendirdi.
Bunlara şaşırmıyoruz artık. Sonuçta medyanın ne kadar etkili bir
propaganda aracı olduğunu düşünürsek her iki taraf da kendine göre
üstüne düşeni yaptı diyebiliriz.
Erdoğan-Putin görüşmesinin ardından gündeme taşınan konulara
baktığımızda bu anlamda ders niteliğinde örnekler görmek mümkün.
Görüşmenin hemen ertesinde odada bulunan Katerina
heykelinden koparılan tantana birkaç günümüzü aldı.
Tam o konu kapandı derken dün Rus Devlet
televizyonu Rossiya24'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Türk
heyetinin 2 dakika bekletildiğini gösteren görüntüler yayınlandı.
Hem de dalga geçer gibi kronometreyle yayınladılar
görüntüleri.
Allah'tan internet çağındayız da gerçekler de yalanlar kadar hızlı
ortaya çıkıyor, propaganda kadar karşı propaganda da yayılabiliyor.
Peki aynı etkiyi gösteriyor mu derseniz, elbetteki göstermiyor.
Çünkü hiçbir zaman kurtardığınız goller yediğiniz goller
kadar konuşulmaz.
Rus Devlet televizyonunun yaptığı bu maksatlı ve çirkin
haberciliğin gerçeği yansıtmadığı, tıpkı Katerina heykeli
mevzusunda olduğu gibi ortaya çıktı. Bunun olağan bir durum olduğu
ve Erdoğan'ın Putin'le birlikte odaya girdiği görüntüler
yayınlandı.
Konu burada kapanır mı, birkaç gün daha konuşulup öyle mi kapanır,
bilemiyorum. Ama bu olaylarla ilgili benim aklımda 2 soru
kaldı:
1- Bu habere işgüzar bir Rus muhabirin ego tatmini deyip
geçebilir miyiz yoksa Rus Devlet Televizyonu olması hasebiyle Putin
ya da devlet yetkililerinin onayı olmadan böyle bir haber
yayınlanamaz mı? Her ikisinin de cevabı nispetinde bir
karşılığı olmayacak mı?
2- Hadi bu manipülatif haberi yapanlar Rus, bu haberi
büyük bir şehvetle paylaşan ve yayan içimizdeki "Rusları" ne
yapacağız? Bunlar ne zaman anlayacaklar ne olursa olsun
dışarıda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yapılan en ufak bir saygısızlık
bile aslında Türkiye Cumhuriyeti'ne yapılmış demektir. Beğenseniz
de beğenmeseniz de Erdoğan özellikle yurt dışında sadece Erdoğan
değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin temsilidir.
NEDEN TUTUKSUZ DEĞİL?
Odatv'nin yaptığı MİT haberini de, bunun suç olduğunu da, basın
özgürlüğü meselesini de tekrar açmayacağım. Bunları zaten herkes
kendine göre defalarca yazdı.
Bununla ilgili bir yargılama yapılması gerekiyorsa yapılır, bu konu
yargının işi. Fakat anlamadığım Barış Terkoğlu, Barış
Pehlivan gibi daha önce de yargılanmış, yargıdan
kaçmadıklarını da pekçok defa göstermiş gazetecilerin neden
tutuksuz yargılanmadığı.
BIRAKIN TEK BİR GÜN BARİ KADINLARIN OLSUN!
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde kadınları öven, güç
veren, kadınlara özel hissettiren mesajlar yayınladı herkes.
Hem bireysel hem kurumsal olarak "kadın olmak"
üzerine paylaşımlar yapıldı da yapıldı.
Yapılsın, bundan hiç şikayetçi değilim. Bana göre bu dünyada ve bu
coğrafyada kadın olmak ne kadar anlatılsa az gelir.
Benim tuhafıma giden "Kadınlar Günü"nde bile "kadın erkek
ayırmayalım, önemli olan insan olmak" kaygılı mesajların
"cinsiyetçilik yapmayalım" postasıyla
yayılması.
Cinsiyetçilik temelli bir sistemde bir gün kadınlara özel
mesajların verilmesini bile içerleyen kadınlar var bu dünyada.
Valla bana şaka gibi geliyor.
Sanki paralel evrende yaşıyoruz!
Sanki toplumsal olarak kadınlara erkeklerle aynı imkanlar aynı
oranlarda sağlanıyor, sanki kadınlar hergün tacize, tecavüze
uğramıyor, hergün herhangi bir sebeple erkek şiddeti yüzünden
öldürülmüyor da böyle pamuklara sarılıp sarmalanıyor gibi
konuşuyorlar.
Her şeyi geçin, kadının medyadaki temsili bile o kadar içler acısı
ki, bu dahi bir günlüğüne de olsa "kadın olmak"
üzerine bir mesajı hakediyor. Ama bunu bile kendine çok gören
kadınlarımız var. Ne diyelim, kısmet...
twitter.com/Htckubra
Facebook Hatice
Kübra