Gazeteciler özgür olmadıklarından yakınıyorlar.
“İktidarın ciddi baskısı var istediğimizi
yazamıyoruz” havası bu aralar pek yaygın. Bunu hepimiz
gözlemliyoruz.
Bundan dolayı birçok köşe yazarı köşesini de kaybetti.
Kaybedenlerin birçoğu hala herhangi bir yerde yazmıyor.
Basılı medyada bir daralma olduğu muhakkak. Fakat aynı şey
internet medyası için geçerli değil.
İnternet medyası basılı medyaya göre daha özgür, daha bağımsız,
daha rahat. Fakat baskıdan, düşündüğünü yazamamaktan, şikayet
edenler nedense internet medyasının bu özgür ortamından
yararlanmayı düşünmüyorlar.
Halbuki köşe yazarlığı için esas olan doğru bildiğini en
sade, en hesapsız ve özgürce yazmaktır.
Fakat bazı köşe yazarları, baskı görmeyi, kısıtlanmayı, hatta
yazmamayı internet medyasında yazmaya tercih ediyorlar.
İnternet alanında gazeteciliği rahatlatacak ciddi bir çaba ve
ilerleme mevcut.
Mesela benim de yazdığım İnternethaber yayın grubu bunlardan
biri. Hakaret, küfür, iftira içermediği sürece her şeyi rahatça ve
özgürce yazabiliyorsunuz.
Grubun patronu Hadi Özışık basılı medyanın olanca görmezden
gelmesine rağmen ciddi bir mesafe kat etti.
Sahibi olduğu siteler her gün yüzbinlerce insanın gelip;
haberlerini, köşe yazarlarını okuduğu birer yayın organı haline
geldi.
Diğer taraftan Cüneyt Özdemir’in büyük bir sabırla kurup
büyüttüğü Dipnot TV var.
Cüneyt Özdemir internet ortamında önemli işler yapıyor. Bir
taraftan günlük haberlerin olduğu haber portalı, bir taraftan
online haftalık dergi, diğer taraftan da canlı yayınlar yaptığı
internet TV.
Yıllardır reklam gelirine dayanmadan başka işlerden kazandığı
paraları burada harcıyor.
Bir diğeri Doğan Akın’ın öncülüğünde son dönemde yıldızı
parlayan sitelerden T24.
Hem kişilikli, hem ciddi, hem de bağımsızlığını koruyarak kendi
yağıyla güzel işler çıkarıyorlar.
Barış Yarkadaş’ın Gerçek Gündem ve daha adını burada yazmadığım
kurumsallaşmış, onlarca insan çalıştıran onlarca site var.
Hepsi de tıklanma esasına dayanan reklam adaletsizliğine
direnerek yapıyorlar tüm bu işleri.
Reklam almak için tıklanma veri sayılınca ciddi habercilik
yapmakla çok tık alan magazin haberciliği arasında sıkışıp
kalmalarına rağmen ciddi sabır gösteriyorlar.
İşte tüm bu çalışmalar ne hikmetse “özgürlük
sevdalısı” bazı gazetecilerin ilgisini çekmiyor.
Hani esas olan özgürce yazmaktı? Hani asıl sorun baskıydı? Hani
tek problem patronların iktidarlarla ilişkisiydi? Hani asıl tutku
gazeteciliğeydi?
Eğer söyleyecek sözünüz, gazeteciliğe tutkunuz varsa internet
medyasındaki özgür ortam sizi niçin cezbetmiyor? Nasıl oluyor da
“söylenmesi gerekenleri” içinizde
tutabiliyorsunuz?
Sanırım arkadaşlar internet medyasında yazmayı itibar
kaybı olarak algılıyorlar.
İnternet medyasında yazmanın merkez medyada yazdığı halde
doğruları yazamamaktan daha itibarsız bir durum olmadığının da
sanırım farkında değiller.
Halbuki hiç bilmiyorlar ki bugün internet okuru basılı
gazetelerin okurlarından daha fazla.
Kaldı ki bir köşe yazısı eğer müşterisi varsa her şekilde
ulaşılır durumda.
Sosyal medyada insanlar en ücra köşelerdeki değerli buldukları
yazıları birbirlerine önermekten imtina etmiyorlar.
Dikkat çeken bir yazı bir bakıyorsunuz milyonlarca kullanıcısı
olan Twitter’da bir anda gündem olabiliyor ve bir anda yüzbinlerce
insana ulaşıyor.
Buna rağmen köşesi elinden alınan yazar internette yazmaktansa
susup köşesine çekilmeyi tercih ediyor.
Bu tuhaflık sanırım Hasan Cemal’in bu kendinden emin, olgun
tutumuyla kırılacak.
Eğer içinizde bu mesleğe olan tutku ve meseleler üzerinde
söyleyeceğiniz sözünüz varsa itibar falan demez yazarsınız.
Çünkü gazetecinin itibarı ne yazdığıdır nerede yazdığı
değil.
Bakın Hasan Cemal bu heyecanlıyla T24 sitesinde yayınlanmak
üzere Kandil’e gidip röportaj yaptı.
Şimdi de “barış sürecine katkı sunmak”
niyetiyle yollara düşmüş. Gördüklerini, edindiği izlenimleri T24’de
yazarak okurlarına ulaştıracak.
“Benim için esas olan gazeteciliktir, istediğimi
yazmaktır, gerisi teferruattır” diyerek hiçbir komplekse
kapılmadan internet medyasında mesleğe kaldığı yerden devam
ediyor.
Umarım Hasan Cemal’in bu tavrı köşe yazarlığını
‘kasıntılığa’ feda eden diğerlerine de örnek
olur.
Gazetecilik adına Hasan Cemal’in bu takıntısız, kibirden uzak
tutumunu selamlıyor ve "aramıza hoş geldin Hasan
abi" diyorum.. twitter.com/acikcenk
Bu yazıya
Facebook'ta yorum yapmak
için tıklayın