Hasan Cemal'in bu yaptığı ayıp

Hasan Cemal'in bu yaptığı ayıp

Levent Gültekin acikcenk@gmail.com

Hasan Cemal’in TRT'yi eleştiren yazısını ayıpladım.  Cemal, Mehmet Ali Ağca’yı ekrana çıkaran TRT’yi yerden yere vurmuş. Son dönemin en sakin, en durulmuş yazarı Hasan Cemal’in bu kadar hiddetlenmesi, herhalde hayatının bu son baharında terk etmeye çalıştığı 'solcu damarı'ndan kaynaklanıyor sanırım. 

Hasan Cemal’e ‘durulmuş yazar’ dedim. Çünkü  Cemal 28 Şubat başta olmak üzere,  siyaseti ve toplumu yeniden düzenlemeye dönük müdahale süreçlerinde sert, heyecanlı, yargılayıcı bir tavır takınırdı.  Olaylara hep tek pencereden bakar, ona göre yorumlar yapardı.  AK Parti iktidarı ile beraber Hasan Cemal de 'olgunluk dönemine' girdi diyebiliriz. Solculuktan liberalliğe geçişinin meyvesini en fazla bu dönemde topladı. Hayatında görmediği itibarı bu dönemde görmeye başladı. Cemal solculuktan liberalliğe geçerken, başka birileri de İslamcılıktan liberalliğe geçmiş, orta bir yerde buluşmuşlardı.  Cemal'in 'hayalindeki Türkiye' kuruluyordu adeta.

İşte bu sakin, durulmuş, olgunlaşmış Hasan Cemal son yıllalrın en hiddetli yazısına TRT’ye eleştirdiği yazısında imza attı.

Benim derdim TRT’nin avukatlığına soyunmak değil.  Ama hemen söyleyeyim, TRT’nin Mehmet Ali Ağca ile yaptığı programda bir anormallik yok, tamamen bir gazetecilik olayı.

Benim dikkatimi çeken Hasan Cemal’in ikili tavrı.  Defalarca Kandil’e giden, PKK’lı teröristlerle röportajlar yapan, bu röportajlarını çarşaf çarşaf çalıştığı gazetede yayınlayan Hasan Cemal neden TRT’nin yaptığı Ağca röportajına kızar?  Bu kızgınlığını Ağca ile niçin röportaj yapıldığından ziyade Abdi İpekçi sorularının sorulmamasına bağlıyor.

Abdi İpekçi’nin kanı doğuda ölen onbinlerce vatandaşın kanından daha mı kırmızıydı?   Bu nasıl bir ahlak anlayışı doğrusu anlamakta zorluk çekiyorum. Abdi İpekçi’ye idolojik olarak duyduğu yakınlık Hasan Cemal’in böyle davranmasını maruz gösterebilir mi? Elbette hayır. Hasan Cemal’in yaptığı ne kadar gazetecilikse, TRT’nin yaptığı da en az o kadar gazeteciliktir.

Peki TRT’nin Ağca röportajına karşı bu yanlı tutum bir tek Hasan Cemal’de mi var?  Geçmişinde ideolojik olarak Abdi İpekçi ile yolları kesişen ne kadar eski solcu yeni Liberal arkadaş varsa, buna kültür bakanımız Ertuğrul Günay da dahil, aynı takıntıya sahip.

Daha bir hafta önce PKK’ya yakın haber ajansına demeç verip Abdullah Öcalan ile röportaj yapmak istediğini belirten Ertuğrul Özkök bile TRT’nin bu davranışını eleştidi.  Gerçekten tuhaf bir durum. Sanki Abdullah Öcalan Mehmet Ali Ağca'dan daha termiz bir kafa kağıdına sahip.

'TRT devlet kurumu' dediklerine bakmayın. Bu, hepsinin kendi ideolojik takıntılarını örtmek için kullandığı  bir perde. Hasan Cemal’in Milliyet’i ile Ertuğrul Özkök’ün Hürriyet’inden daha fazla devlet yayın organı sıfatını hak eden başka kurum  mu var bu memlekette? Güldürmeyin Allah aşkına. Kaldı ki gazetecilik bir kamu hizmetidir. Nerede, hangi kurum olursa olsun temel amaç bu millete ve ülkeye hizmet etmektir. Bu çerçeveden bakılınca TRT ile diğerleri arasında var mı bir fark?

Bu tip yazıları 'aslında yok birbirlerinden farkları'  demek, farklı cephelerde rastlanan aynı tutumların daha rahat görülmesini sağlamak için kaleme alıyorum. Yoksa benim bu durumlara, bu arkadaşları tutumlarına şaşırdığım falan yok. Bu mahallede 40 kişiyiz, kırkımız da birbirimizi biliriz. Ben sadece, 'ununu elemiş eleğini asmış' sandığım Hasan Cemal’e yakıştıramadım. Gerisi hikaye.