"Tayyip Erdoğan'a düşman" bir gazeteci
arkadaşıma sordum:
- Seni Beştepe'ye çağırsa gider
misin?
"Evet" dedi...
Erdoğan'la görüşmesi sonrasında, bugünkü düşmanlığının sona
erip ermeyeceğini sorduğumda, yükünü hafifletmek
için "Erdoğan'a düşman değilim" dedi ve
ekledi:
- Ama şu da bir gerçek ki, bugünkü gibi sert yazılar
yazamam!
Bu sözler dışlanmışlığın itirafı olmuyor mu sizce?
AK Parti'nin yüzde 50'ye yakın
oy aldığı gece, Hasan Cemal, bilgisayarının
başına geçti ve öfkesini klavyenin tuşlarından
çıkardı. Elde edilen başarının hakkını teslim
etmedi Hasan Cemal; Tayyip Erdoğan'a olan düşmanlığını
bir kez daha dışa vurdu!
"Erdoğan sorunu devam ediyor, huzur ve istikrar hâlâ
uzakta" dedi.
7 Haziran'dan 1 Kasım'a kadar Türkiye ekonomisi
istikrarsızlıktan yerlerdeydi. Daha önce de belirttiğim gibi, bu
sürede yaprak kımıldamadı, hayat durdu. İşsizlik aldı başını gitti,
reklam sektörü çöktü, dolar uçuşa geçti, terör belası yüzlerce
evladımızı toprağa düşürdü.
Hasan Cemal veya "Tayyip
Erdoğan düşmanı" kim varsa,
istikrarı Tayyip Bey'in gidişinde buldu,
buluyor. Oysa, Türkiye'yi istikrarsızlık belasından kurtarmak için,
biri Şam'a biri Halep'e bakan AK Parti-CHP
koalisyonunun
önünü Erdoğan kapattı.
ANAP-DYP koalisyonu nasıl
yürümediyse, AK Parti-CHP koalisyonu da
yürümeyecekti. Erdoğan bunu gördü ve
tercihini "yeniden seçim"den yana
kullandı.
Kötü mü etti?
Millet, 1
Kasım'da "koalisyon" demedi
işte!
Türkiye'nin yarısı, Erdoğan'a
hak verdi ve AK Parti'yi yeniden tek
başına iktidar yaptı. Türkiye'nin
yarısı, "istikrar" dedi bir başka
deyişle.
O halde Türkiye niye hâlâ huzur ve istikrardan uzak olmuş
oluyor?
Hasan Cemal'in dediği "Erdoğan
sorunu"na bu ülkenin yarısı ahmak mı ki, oy
verdi?
Bunlar ahmak gibi görüyor milleti!
Öyle olmasaydı, beyin hücrelerine
kadar "Erdoğan düşman"lığına
saplanan Hüsnü Mahalli, AK Parti'ye oy veren
seçmene, "Beyinleri
incelenmeli" demezdi!
Öyle kalemler var ki Türkiye'de o güzel
yazıları "Erdoğan düşman"lığında heba ediyor.
Asıl sorunun kendileri olduklarının farkında bile değiller.
Dışlanmışlık duygusuyla yazıp, Erdoğan'a öfke
kusuyorlar.
Erdoğan bunları toplasa, Hasan Cemal'e
eskisi gibi "Hasan
Abi" dese, Cengiz
Candar'ın "Kürt Sorunu" ile ilgili
görüşlerini alsa, bir iki kez Ahmet Hakan'ın
programına çıksa, "sorun" olmaktan hemen
çıkar!
Tayyip Bey bunu yapmıyor!
Yapmayacak da!
Yapmayacağı için, sözünü ettiğim muhteremler için yüz
yıl geçse bile "sorun" olmaya devam edecek!
Tayyip Bey, bunları çağırsın,
konuşsun, "Hasan Abi" desin, görüş ve
düşüncelerine ihtiyaç duysun, Türkiye ertesi gün hem huzura
kavuşur, hem de istikrara!
Denemesi bedava!