Habertürk'ün maden suyuyla imtihanı

Habertürk'ün maden suyuyla imtihanı

Nuran Yıldız nuran@nuranyildiz.com
Önceki yazıda. Sorduğum sorulara, Tekdağ'dan ses çıkmadı ama çok önemli birinden itiraz geldi.

Telefondaki çok önemli ses, "Yazınızı okudum" dedi, "Güzel yazmışsınız ama son cümlesine itirazım var, düzeltmek istedim" dedi.

"Aman efendim ne demek, düzelten siz olduktan sonra, bir cümlesini değil, her cümlesini de düzeltseniz sesim çıkmaz" diyecektim, demedim. O kadar önemli bir adam.

"Habertürk'ü Tekdağ'ın üzerine titreye titreye oluşturduğunu yazmışsınız. Gazetenin oluşumuna Tekdağ'ın zerre katkısı olmamıştır."

Haklıydı. O süreçte yakından tanıktım duruma.

O cümlemdeki çoğul ifadeyle, Tekdağ'ı değil, o zamanki ekibi kastetmiştim, başaramamışım, anlam kayması olmuş.

Sonra. Aynı yazı için. Başka biri başka bir şey fısıldadı telefonda.

Dedi ki, "Maden suyu tansiyon hastasına zararlı haberinin öncesi de var."

Dikkat kesildim.

Meğer. İki ay kadar önce. Habertürk'te, maden suyunun kanserojen etkisi üzerine bir haber yapılmış.

Haber sayfaya girmiş. Gazete baskıya girmeden önce durumu fark eden hayli deneyimli bir gazeteci, "Siz ne yapıyorsunuz" demiş, "başınızı belaya mı sokacaksınız. Çıkarın bu haberi."

Çıkarmışlar.

Anlayacağınız. Habertürk civarında maden suyundan söz ederseniz yanarsınız.

Ama içmek serbest.

ACI ÇEKMENİN DİSİPLİNİ Mİ OLUR!!

Kardeşi ölmüş.

Kardeş kaybı başka kayıplara benzemez. Can gider.

Kardeşini koruyarak büyür her ağabey.

Her evde kardeş, ağabeye emanettir.

Yarbay Mehmet Alkan. Kardeşinin cenazesinde isyan etti ya. Can yangınının alevleri hepimizi yaktı.

Hakkında disiplin soruşturması açılmış.

O soruşturmada rolü olan herkese sormazlar mı; senin hiç kardeşin öldü mü?

Sormazlar mı, acı çekmenin disiplini mi olur!!

ZATEN HAZIR OLMAN GEREKİR Kİ...

Diğer tüm partiler tel tel dökülüp bir tek CHP kalsa.

Yine de. Hem de. Bu ortamda. CHP, aldığı oyun az altında az üstünde gezinir durur.

Bir önceki seçimde çalıştıkları strateji şirketiyle çalışacaklarmış yine. Gerekçeleri de basit, Obama da onlarla çalışmış.

Sanki o seçimde, oy kaybetmediler de oy patlaması yaşadılar.

Sanki, siyasal iletişim dediğin Obama'ya uyarsa bizimkilere de uyan standart bir giysi.

Dahası.

Parti Meclisi toplanıyor. Hepsi de ciddi adamlar. Kadınlar.

Sonrasında yayınladıkları bildiri evlere şenlik.

Koalisyon kurma sürecinde yapıp ettiklerini bir nevi özet geçiyorlar.

"Sonsuz bir kararlılık" içindelermiş. Artık ne demekse...

Ve bildiriyi şöyle bitiriyorlar:

"Cumhuriyete ve demokrasiye inanan tüm yurttaşlarımızla seçime hazır olduğumuzu ilan ediyoruz."

Kanarya sevenler cemiyeti olmadığınıza göre, her daim seçime hazır olmanız gerekmiyor mu diye sorabilirsiniz.

Sormayın, bırakın öyle kalsın.

AKLIMDA KALAN

Hamza Hamzaoğlu'nun hazım sorunu: Tamam. Galatasaray'a dört yıldız taktırdın. Ama unut artık bunu. Çık o havadan. Kasım kasım kasılmaktan vazgeç. Abartma. Başarıyı sıradanlaştırmazsan işin içinden çıkamazsın. Sanki Tanzanya'dan transfer edilmiş gibisin. Bilmiyor musun bu ülkede teknik adam ömrü kısadır. Yerli teknik adamın ömrü ise, kısadan daha kısadır. Kendini toplayıp aslına dönmezsen, Mustafa Denizli ensende bekliyor, bilgin olsun.