Bu yıl 10 Kasım’da Anıt
Kabir ziyaretçi rekoru kırdı: Bir milyon yüz
seksen bin……
Ve giderek daha da artacağa benziyor…
Bunun sebebini sosyologlar mutlaka
araştıracaklardır…
Ben kendi analizimi yapayım kısaca…
Atatürk, 12 Eylül
1980 askeri darbesini yapan generallerin mutlak yönetimde
oldukları yıllarda hak etmediği ölçüde “itibar”
kaybetti…
Neden?..
Darbeci generaller Atatürk’ün
sevilmesini, sayılmasını, “hatasız kul” olduğunu
kanun gücüyle dayattılar da ondan…
Gazi Mustafa Kemal’in
eleştirilmesini ise çıkardıkları bir “Atatürk’ü Koruma
kanunu” ile yasakladılar…
“Eleştirilmesine izin verilmeyen kişiden nefret
edilir” kuralı devreye girdi hemen…
Etki tepkiyi doğurdu…
Mizah sanatçıları - ki genelde solcu ve Kemalist’tirler –
bile içinde Atatürkçülükle kafa bulan skeçler
oynamaya başladılar…
Sonra devran dönmeye
başladı…
Kemalist’ler
Atatürk’ü tanrılaştırıp, “hatasız kuldu
kardeşim!” despotluğunda savunarak inanan insanların
başörtüleriyle, inançlarıyla, kutsallarıyla uğraştıkça…
İşte o inanan insanlar da Atatürk hakkında
yalan yanlış yazan sözde tarihçi ama özde atmasyoncu,
“Atatürk Düşmanı” olan çapsızların yalanlarıyla
tanımaya – ya da tanımamaya – başladılar
Gazi’yi…
Hele bir de “bin yıl sürecektir ulan!”
tatsızlığındaki “28 Şubat” diktası birkaç yılda
yıkılıp gidince…
Atatürk düşmanlığıyla yetişmiş o
insanlar daha çok özgür olduklarının hissi, yıllarca
Atatürk’e laf edememenin kini ile atışa
geçtiler…
Gazetelerinde Atatürk aleyhinde olmadık
yalanlar attılar…
İftiralarla Gazi Mustafa Kemal’i
itibarsızlaştırmaya başladılar…
2011 yılına geldiğimizde bakın ne
oldu…
Ergenekon, Balyoz v.s. askeri
davaların da etkisiyle Anıtkabir’i ziyaret
edenlerin sayısı iki yüz binlere düştü…
Atatürk düşmanları ondan sonra
daha da gemi azıya almaya başladılar…
Gazi Mustafa Kemal’e uluorta küfür
ve hakaret etmeyi alışkanlık haline getirdiler…
Ve…
Derken “Arap Baharı” olduğu iddia edilen
sözüm ona “Özgürlük Hareketleri” başladı ya da
başlatıldı…
Ve…
İşte o “yağmacılık”…
Müslüman’ın bir başka Müslüman’ı öldürdüğü
yetmiyormuş gibi bir de kalbini çıkarıp
yemesi…
Ve….
İslâm devleti kurmak için hiç
durmadan akıtılan Müslüman kanı; Türkiyeli
mütedeyyin Müslümanları daha çok bağladı
Atatürk’e…
Ve…
Bir de buna özel hayata siyasi müdahale olarak algılanan
gereksiz yasakları, televizyon ekranlarında,
pıtırak gibi çoğalan “dinci” radyolarda ve gazete
sayfalarının köşelerinde Atatürk’e karşı yapılan
haksız saldırı, hakaret ve küfürleri da ekleyin…
Sonuç: Çığ gibi büyüyen Atatürk sevgi ve
saygısı…
Hâsılı…
Atatürk, “Kemalist” darbecilerin
sözüm ona kendisini koruma amacıyla yaptıkları despotizm sonucu
düşen itibarını; “Dinci, kinci ve Şeriat devletçi”
yobazların kendisine yönelttikleri hakaret, küfür ve saldırıları
sonucu yeniden kazanmaya başladı…
Peki…
Sandığa yansır mı?..
Hayır…
Yansımaz…
Zira Atatürk’ün en temel ilkelerinin neler
olduğunu bilen, hatırlayan ve onun büyük değişim hedefini
anlayabilen tek bir siyasi parti olmadığı gibi, görünürde bu
özelliklere sahip bir siyasi lider de yok…
adnanberkokan@gmail.com