Fox Tv’nin Türkan Şoray’a yaptırdığı program geçen hafta sona erdi.
Zaten Şoray’a “talk show” yaptırmak akıl kârı değildi. Bunu anlamak
için de televizyoncu olmak gerekmezdi.
Gecekondu tipi televizyonculukta oluyor böyle.
Hadi diyelim, Türkan Şoray “efsane güzelliğim bitti, unutuldum”
telaşına düşüp, sönen ateşe üflemekle meşgul.
İyi de FOX Tv’ye ne diyeceksiniz?
Oldum olası dizi ve program kabızlığı çekiyorlar. Yaptıkları
işler tutmuyor. Toplumun beğenilerinden habersiz gibiler.
Türkan Şoray’dan reyting uman insanlar, programlardan sorumlu
olabiliyorsa, demek ki ben de beyin cerrahlığı yapabilir, NASA’da
mühendis olabilirim şu halimle.
Kendi programları tutmayınca başka kanallardan program transfer
ediyorlar. O programlar zaten önceki kanalında miadını doldurmak
üzere oluyor.
Aynı filmi ben diyeyim beş, siz deyin on kez gösteriyorlar. Fetih
1453’ü o kadar çok yayınladılar ki, Fox’un Türkiye’deki adı,
rahatlıkla “Fox 1453” olabilir.
Peki FOX, dizi ve programlarda neden başarısız? Sahibi ve üst
yönetimi yabancı, Türkiye’ye de Fransız olduklarından olabilir mi?
O kişilere, “bu tutar, şu tutar” diye gerçekle ilgisiz bilgiler
verildiği için mi?
Mesela, “Türkan Şoray erkeklerin rüyasını süsleyen bir star.
İzleyicinin %50’si garanti” derken, Şoray’ın hayran kitlesinin yaş
haddinden bir ayaklarının çukurda olduğunu söylemeyi unutmuş (!)
olabilirler mi?
Ya da programların tutması zerre umurlarında değil de, başka tür
bir yayın anlayışları mı var?
Benim anlamadığım FOX’un yönetimi, program ve dizilerdeki
başarısızlığı (hadi ifadeyi yumuşatalım, iddiasızlığı),
başarısızlığa zerre tahammülü olmayan Murdoch’a nasıl anlatıyor?
Esas başarı bence burada.
ÇATI ADAY MUHALEFETİN HARAKİRİSİDİR
Başbakan Erdoğan’ın çok basit bir taktiği vardır; muhalefetin önüne
bir top ip atar. Muhalefet o iple uğraşırken, büyük olasılık eline
yüzüne dolaştırırken, kendi mesajlarıyla ilgili kesimlerin
zihinlerini işgal eder.
Sözün kısası, muhalefet sizde mi buluşacağız, bizde mi derken, atı
alan Üsküdar’ı geçmiş olur.
Bu kez, Başbakana gerek kalmadı. Sağ olsun Devlet Bahçeli, kendi ip
yumağını kendi ortaya atıverdi. Doğal olarak Erdoğan onu ciddiye
almadı. Dalgasını geçmekten öteye bir cümle etmedi.
Sadece birileri koskoca Hürriyet’i duruma çomak sokmak için
kullandı. “Bahçeli’nin Cumhurbaşkanına çatı adaylık teklifi
yaptığı” haberini ortaya attılar.
Böylece, Bahçeli’nin siyasi vizyonu sorgulamaya açılmış oldu. Daha
da öte çatı adaycıları şoke etti, elbette olumsuz anlamda.
CHP derseniz. Uyandırmayın. Onlar cumhurbaşkanlığı seçimlerine daha
beş yıl var sanıyor.
SERDAR ORTAÇ’TAN O ADAM ÇIKMAZ
Serdar Ortaç ne geldiği yeri saklayan ne de bundan utanan bir
adamdır. Tornacılıktan geldiğini de yeri geldiğinde anlatır.
Doğaldır. Severse sevdiğini, kızarsa kızdığını söyler.
Kompleksizdir. Ya da komplekslerini medyadan uzakta yaşar.
Perşembe günü, bazı gazete eklerinin arkasında tam sayfa ilanı
vardı. Adama smokin giydirmişler. Üzerinde o kadar eğreti/emanet
duruyordu ki yürüdüğü tüm yolları hiçe saymış gibiydi.
Taklitti. Yapaydı. Serdar Ortaç değildi. Menajerler sadece iş
bağlamaya baksa da imaj işini anlayanlara bıraksa fena olmaz.
AKLIMDA KALAN
“Haydi otobüse binelim” önerisi: Ankara oyuncak, Gökçek oynuyor.
Akşam 24.00’den sonraya otobüs seferleri koydu ya güç bela. Bir
hafta deneyeceklermiş, ilgi görürse devam edeceklermiş. Henüz sivil
toplum kuruluşları uyanmadığı için, akşamları tıpış tıpış evine
dönmeye alıştırılmış Ankaralının da durumdan haberi yok. Böyle
giderse, bahane bulan Gökçek otobüsleri iptal edecek. Sanki
parasını kendi cebinden veriyor. Ankaralılara sesleniyorum, haydi
gece, saat 24.00’ı vurduktan sonra otobüse binelim. Grup grup. Eş,
dost arkadaş Kızılay’dan başlayarak. Şehri özgürleştirmezsek şehir
bizi tutsak alır.