Fikri Akyüz sanki nasırlarına bastı!...

Fikri Akyüz sanki nasırlarına bastı!...

Adnan Berk Okan adnanberkokan@gmail.com

Üzülüyorum...
Kahroluyorum...
İçim acıyor, yüreğim yanıyor...
Neden mi?..
Söyleyeceğim ama önce rahmetli dedeciğimden hafif argo ve fakat çok sevimli bir küçük anekdot aktarmak istiyorum...
Dedeciğim (merhum), söylediği bir şeyin başka tarafa çekilerek tartışılmasına öfkelenir, Bulgaristan'ın Kırcali sancağının o güzelim şivesiyle şöyle derdi:
"A be ben derim Çanakkale buazı, sen dersin yandı .ıçımın aazı".
Şimdi içimin acıyış sebebini izah etmeye çalışayım...

Sultan Vahdetin'in aşağılanması, Mustafa Kemal'in tanrısallaştırılması bana Müjdat Gezen'in, "Atatürk'ü sevmeyenlerin hepsinin çirkin oldukları" tezini hatırlattı...
HaberTürk ekranındaki tartışma bittikten sonra kalktım, gidip aynanın karşısında dikildim.
Yüzüme baktım...
Hem Atatürk'ü çok seviyordum ama hem de çok çirkindim...
Şimdi, Müjdat Gezen kadar yakışıklı, Şükran Hanımefendi kadar güzel yüzlü olabilmek için hangi tıbbi yöntemlere baş vurmam gerektiğini düşünüyorum... 


Efendim;
Fikri Akyüz, HaberTürk TV'de Didem Arslan'ın modere ettiği Türkiye'nin Nabzı programında, gazeteci Cüneyt Ünal'ın CHP milletvekilleri tarafından kurtarılmasını hatırlatarak;
"Benim CHP Genel Başkanı'na naçizane bir önerim var. Madem Esad rejimi ile şu anda araları çok iyi. Şam'da gömülmüş olan birisi var. Kim o? Vahdettin. Hazır arası iyiyken şu naaşı da getirsin"
 dedi...
Allah Allah!...
Sanırsınız, Akyüz Mustafa Kemal'e ya da silah arkadaşlarına kem söz etti...
Yok yahu...
Son derecede haklı bir istekte bulundu...
Ama...
Hemen itirazlar yükseliverdi...
İşte o itirazlar yaktı yüreğimi...
İşte o itirazlara kahroldum...
İşte o itirazlar derinden üzdü yorgun yüreğimi....
İtirazcıların bir Osmanlı padişahından nasıl olup da bu kadar nefret edebildiklerine bir türlü akıl sır erdiremedim...
Nihayet son derecede haklı ve bir o kadar da asil bir talepti Akyüz'ünki...
Hiç kimseye zararı olmayan; tarihine ve atalarına bağlı milyonlarca vatandaşın içini ısıtacak kadar samimi ve sıcak bir teklif...

Katılımcılardan Şükran Soner Hanımefendi; "Vahdettin kalsaydı, Türkiye cumhuriyeti kurulmasaydı buralarda bağımsız olacaktık değil mi?" diye sorunca dedeciğim merhumun o tatlı halk deyişini hatırladım...
Zira; Akyüz'ün söyledikleriyle, Hanımefendi'nin söyledikleri arasında en ufak bir ilinti bile yoktu...
Şükran Hanım, "Vahdettin kalsa mıydı? Gitse miydi?" diye papatya falı bakacağına keşke Akyüz'e "ne demek istediğini açar mısın?" diye sorsaydı...
Şükran Hanım'ın Akyüz'ün teklifine karşı tevcih ettiği sual, düzeyin ne kadar düştüğünü göstermesi açısından çok yürek acıtıcıydı...

Efendiler!..
Sultan Vahdettin Han, ülkesinden koparılarak yurt dışına sürgüne gönderilmiş padişahlarımızdan biridir...
İşte o değerli insan ülkesinden giderken yanında yükte hafif pahada ağır hiçbir şeyi götürmeye tenezzül etmediği için yokluk içinde yaşayarak ölmüştür.
Asıl olan bu gerçektir...
Asıl olan Vahdettin Han'ın milletine olan derin sevgisi ve saygısı ile vefatının üzerinden 86 yıl geçtikten sonra da olsa kemiklerinin bari bizlere onun babasından, dedelerinden miras kalan bu ülke topraklarına taşınmasıdır.
Allah aşkınıza tarihimize, padişahlarımıza biraz saygı yahu!..
Çok değil, birazına da razıyız...

Ne bu düşmanlık?..
Ne bu kin?..
Ne bu nefret?..
Ne bu öfke?..
Sultan Vahdettin Han'ın suçu ne?..
Mustafa Kemal'in ordularına Osmanlı Hazinesinden sağladığı parasal destek mi?..
Vallahi çok ayıp ettiniz Şükran Hanım...
Hem de çoookkkk.... 

 

adnanberkokan@gmail.com