Fethullah Gülen'den Ergun Babahan'a mektup

Fethullah Gülen'den Ergun Babahan'a mektup

Adnan Berk Okan adnanberkokan@gmail.com

Geçtiğimiz hafta başında Ergun Babahan’la karşılaştık Etiler’de.
Tipik Türk tipi karşılaşma ritüelinden sonra hemen “ne zaman yazmaya başlıyorsun Ergun?” diye sordu…
Özlemiştim Ergun’un yazılarını…
Ve tabii uğradığı haksızlık da yüreği yakıyordu…
Sevimli bir ifade yerleşti yüzüne…
“Bilmiyorum” cevabını ise diliyle değil iki elini yanlara açarak verdi…

Bir süre sonra kendimle baş başa kalınca Ergun’un yaşadıklarını, kaleminin elinden alınmasının verdiği acıyı düşündüm…
Sonra da Erdoğan’ın muhalif yazarları hapse attırıp işinden kovdurduğu iddiasıyla yaygara koparanların arasında Ergun Babahan’ın STAR Gazetesi’nden kovulmasını tek satırla kınayan olup olmadığını aradım hafıza arşivimde.
Bulamadım çünkü hiç yoktu…
“Basın özgürlüğümüz yok!” diyerek kendi okur kitlelerini tahrik edenlerden hiçbiri Ergun’un da “Basın özgürlüğünden yararlanma hakkı olduğunu” akıl etmek istemediler...
Kurulduğu günden beri Ak Parti Hükümeti’nin demokratikleşme, AB tam üyeliği ve terör sorununun çözümüyle ilgili çalışmalarına destek veren Ergun’a yapılan ayıbı hatırlatıp; onun da düşünce ve çalışma özgürlüğü olduğunu hatırlamadılar…
Neden acaba?..
Siyasal iktidarın kendisine çok samimi destek veren bir yazarın kovulmasına mani olamazken, muhalifleri kovdurduğu ve hapse attırdığı iddiasına kendi okurlarını inandıramayacaklarını mı düşündüler ne?..

İtiraf etmeliyim ki daha sonraki günlerde Ergun’u unutup kendi dertlerimle baş başa kaldım…
Nihayet ben de insandım ve herkes gibi ben de fıtratımdan gelen egomun esiriydim…
Dün, Rasim Ozan Kütahyalı’nın Takvim’de “Ergun Babahan ne zaman dönecek?” başlığı altında yayımlanan makalesini okuyunca yine yüreğim “cızz” etti…
Deli fişek Rasim Ozan hatırlatıyordu Ergun’un başına gelenleri ve Ergun adına sesini yükseltiyordu hatta…
“Ergun Babahan tam 7 aydır yazamıyor” diyordu Rasim Ozan
Ve sonra da alaylı bir ifadeyle; “7 aydır ‘izinli’... Bu izin daha ne kadar sürecek, belli değil...” diye devam ediyordu.
Birilerinin fırsattan istifade “Ergun medyadan tamamen tasfiye olsun" diye çabaladığından kuşkulandığını da açıkça yazıyordu Rasim

Rasim’in makalesinden sonra arşivimde bekleyen, “yeri ve zamanı değil” deyip yayımlamadığım bir mektubu açıp okudum…
Mektubu yazan; kimilerinin “Babahan’ı kovdurdu” diye suçladıkları Fethullah Gülen; muhatabı ise Ergun idi…
“Kat’iyen kırgın değilim. Sizin incinip üzülmenizi de istemem. Sizi medyada yazılıp çizilen şeylerle değil beraber çay içtiğimiz ve iyi dilekler teatisinde bulunduğumuz bir arkadaş olarak hatırlayacağım” cümleleriyle son bulan Gülen’in mektubunu aşağıda okuyabilirsiniz…

Demek istediğim şu:
Ergun’un bir şakasını hazmedemeyip elinden hem klavyesini hem de ekmeğini alanlara sesleniyorum:
Hani sizin için “hoşgörü” her şeyden daha değerliydi?..
Hani siz, size yapılanları hatırlamayı değil unutmayı tercih edenlerdendiniz?..
Bu nasıl bir “silme tuşu” ki yedi aydır bir türlü hafıza kaydınızı silemedi?...

adnanberkokan@gmail.com