Geçen hafta, Fehmi Koru hakkında iki yazı yazdım. Birincisi ABD
büyükelçisi ile Fehmi Koru’nun Yeni Şafak’ta kelle alma ittifakını
anlatıyordu. İkincisi ise Koru’nun muhafazakar mahalledeki
imajı, hedeflerini anlatıyordu.
İki yazımda da Fehmi Koru’ya bir hakarette bulunmadığım gibi en
ufak bir saygısızlık da yapmadım. Birinde Edelman’la yaptığı ama
unuttuğu bir görüşmeyi hatırlattım sadece. Diğerinde ise 25 yıldır
içinde bulunduğu mahalleyle kurduğu ilişkinin fotoğrafını
çektim.
Fehmi Koru, Yeni Şafak’ta yazmaya ara verdi. Bu durum haber
konusu oldu. Habertürk TV’de Ahmet Tezcan’ın programından öğrendim
ki Fehmi Koru “Cenk Açık, Ahmet Hakan’la çete oldu;
bana saldırıyorlar, o yüzden yazmıyorum”
demiş.
Acıklı bir durum.
Şimdi ben Fehmi Koru’nun ekmeğiyle mi oynamış oldum yani? Fehmi
Koru'ya zarar verecek bir tertibin içine mi girdim? Böyle bir şey
düşünmek, böyle bir düşüklüğü akla getirmek bile tek kelimeyle
ayıptır.
Öncelikle, meseleyi kişisel olmayan bir düzlemde ele almak
gerekir. Bizler okuyan, yazan insanlarız. Genci, yaşlısı, yoksulu,
zengini, kadını erkeği… herkesin söz hakkı vardır.
Yazdıklarımız ilkeli, esaslı ve zengin içerikli olmalı..
Eleştirilerimiz terbiyeli ve tutarlı olursa gerçek bir kazanım
sağlar.
Fehmi Koru, bunları biliyorsa, eleştiriden niye kaçıyor?
Buyursun, kendi makamından, köşesinden cevap yazsın. “Küstüm,
oynamıyorum” gibi gülünç bir tavır takınmasın.
Dahası, “Bunlar çete kurdu, bana saldırıyorlar” ne
demek? Nasıl bir açıklama bu? Mesnetsiz, manasız,
müfsit… Diyelim ben yanıldım. İstemeden haksızlık ettim.
Ki yazdıklarım ne yazık ki gerçek. Öyle bile olsa, bir yazar
kendini bir başka yazara iftira atarak mı savunur?
İşin aslı, Fehmi Koru zannediyor ki her şey hakikatlerle değil,
Ak Parti iktidarının ve medyatik gücün durumu
nasıl yorumladığına bağlıdır. Bu nedenle beni Ahmet
Hakan’la "çete" ilişkisinde göstermeye çalışarak, Ak
Partililer nezdinde itibarsızlaştırma peşinde. Böylece kendisi de
içine düştüğü kuyudan çıkmanın yolunu bulmayı umuyor. Bense,
Koru’nun aslında başka bir kuyuda olduğunu söylüyorum. Önce, hangi
kuyunun dibinde olduğunu görmesi gerektiğini düşünüyorum çünkü.
Kaldı ki eğer Ahmet Hakan’ın bir çete arkadaşına
ihtiyacı varsa benden daha çok siz yakınsınız. Çünkü onun
gibi olmaya çalışan sizsiniz.
Sizin 25 yıldır varmaya çalıştığınız yere, edinmek için
çabaladığınız makamlara o sizden önce vardı. Ahmet Hakan'ın
değiştim diyerek kapmaya, elde etmeye çalıştıklarını, siz Ahmet
Hakan karşıtlığı yaparak elde etmeye çalışıyorsunuz
Sizin bu kayıkçı kavgalarınızla alakam yok. Olamaz da. Benim bir
gazetecilik refleksimi birileri kullanarak sizinle hesaplaşmak
istiyorsa onun muhatabı ben değilim.
Fehmi Koru’ya dediğim şuydu: "Wikileaks’tan
sonra Edelman hakkında bu kadar yazıp çiziyorsun, ama o dönemde sen
de bu büyükelçiyle sıkı dost değil miydin? Bu büyükelçi istedi diye
gazetenin ‘İslamcı’ yazarlarının gönderilmesi için kulis yaptın mı,
yapmadın mı?"
Buna cevap vermek zor mu? "Hayır kardeşim, ben böyle
bir şey yapmadım" diyemiyor musun? Bu ne
kibirdir, bu ne tepeden bakmadır Fehmi
bey?
Yazdıklarım yalansa niçin "Yalan" demedin
de "Yeni Şafak beni temize çıkarsın" deyip
yazılarını kestin. Bu işi toparlamanın yolu bu muydu?
Benimle ilgili merakınıza gelince..
Ben bu mahallenin sakiniyim. Bir yere
gitmiyorum. Değişmek, karşı mahalleye kapak atmak
niyetinde değilim. Dünya görüşümü değiştirmiş veyahut değiştirecek
değilim. Yıllardır içinde bulunduğunuz ama hiçbir şey vermediğiniz
bu mahallede "daha iyi işler yapılabilir"i
göstermek için çabalıyorum.
Bu mahallenin insanlarına aptal muamelesi, köle
muamelesi yapmaya devam edemezsiniz.
Şaşırıyor musunuz? Şoke olacaksınız. Şimdiye
dek yazdıklarım, efendice kaleme alınmış uyarılar, dostane
ikazlardır. Hiçbir hesabım da yok. Fakat bu ikazlara, eleştirilere
abuk sabuk laf kalabalığıyla mukabele edilmesine tahammül
etmeyeceğim.
Başka ne demiştim Fehmi Koru için?
"Fehmi Koru mahallede hep ortadan yiyip kenardan
gezdi." Yalan mı?
Bunca yıldır bu mahallede köşe yazıyorsun. Tek bir köşe yazında,
bu mahallenin bir bireyine, bir yayın organına, bir
gencine destek verdin mi? Onlarca makama, onlarca isim
önerdin. "Fehmi Abi" bu önerdiğin, önermekle kalmayıp
yerleştirdiğin kimselerden bir tanesi olsun bu mahalleden miydi?
Sözünün geçtiği kurumlara tavsiyede bulunduğun tek bir
‘İslamcı’, dindar genç var mı? Neden hep
sosyetik isimler için aracı oluyordun "Fehmi Abi"?
Fehmi Korunun bu banal taktiği canımı sıkmadı. Benim canımı sıkan,
bu tip taktikler sonucunda başbakanlıktaki görevini bırakmak
zorunda kalan, sevgiğim saydığım Ahmet Tezcan'ın bu zırvalığa aracı
olmasıdır.