Kanal D’de yayınlanan "Fatmagül’ün suçu ne?" dizisi birilerine
ciddi dert oldu. Dikkat ediyorsanız, dizideki tecavüz sahnesi
ne hikmetse birilerini bir hayli rahatsız etti. Sanki bu ülkenin
televizyonlarında daha açık saçık, hattâ pornografik diziler
yayınlanmamış, bu içerikte yayınlanan ilk dizi buymuş gibi tepki
yağdırılıyor.
Son olarak TBMM’nin de bu diziyle alakalı bir araştırma
komisyonu kuracağını okuyunca, meseleye el atmak bana da farz
oldu.
Bu dizinin birkaç bölümünü izledim. Öyle tepki duyulacak,
ortalığı velveleye vermeye gerekçe teşkil edecek birşey
görmedim. Toplumda var olan bir olguyu ele alıyor, tecavüz
mağduru kadınların düştükleri sorunlu hayatı mercek altına
alıyor.
Benim asıl dikkatimi çeken, 'Fatmagül'ün suçu
ne?' dizisinin bu kadar tepki çekmesi ama topluma, toplumsal
değerler çok daha fazla zarar veren Kanal7’deki ‘Kalp Gözü’ ve
STV’deki ‘Sırlar Dünyası’ adlı dizilerin gözardı
edilmesi.
Bilmem bu iki program hakkında bilginiz var mı? İki tv
yapımı da dini hikayeler etrafında kurulu. Ancak iki dizi de öyle
bir din anlayışı üzerine inşa edilmiş ki, Fatmagül'ün verdiği iddia
edilen zararın kat be kat büyüğünü bizatihi İslam'a veriyorlar.
Söyleyin Allah aşkına, Müslümanlığı milyonlarca tv
izleyicisine safsata dolu bir din gibi sunmak az mı
zararlı?
Fatmagül’ün tecavüz sahnesi pornografik de, Kalp
Gözü’nün üzerine kurulduğu din anlayışı pornografik değil mi? Ya da
Sırlar Dünyası’nın toplumun ruhuna, beynine tecavüz ettiğini
söylemek yanlış mı olur?
Durum böyleyken, bugüne kadar neden hiç kimse bu dizlere
karşı isyan etmedi?
Buraya not düşüyorum: Bu diziler, yaydıkları İslam
anlayışıyla gelecekte altından kalkılmayacak zarar veriyorlar
toplumsal dokuya. Üstelik bu işi dini, İslam'ı iyi
bildiğini iddia eden insanlar yapıyor.
Bence saygınlığında ve samimiyetinde herkesin ittifak ettiği
Hayrettin Karaman hoca bu konuda birkaç kelam etmeli. Sözünü
ettiğim bu iki dizinin milyonlarca vatandaşa ekranlardan aktardığı
mesajların İslam'la bir alakası var mı, yok mu? Bu dizilerle
yayılan din anlayışı toplumda ne gibi yaralar açıyor?
Peki problem sadece bu dizilerde mi? Elbette hayır. İslamcı,
dindar geçmişe sahip arkadaşların yönetiminde bulundukları birçok
TV kanalı ve gazete, pornografide diğer kanal ve gazetelerle
yarışır durumdalar. Hiç kimse de bu yayınlarla ilgili bırakın
meclis araştırması açmayı, tepkisini ortaya koyacak iki kelam
etmiyor, iki satır yazı kaleme almıyor. Tuhaf bir durum.
Galiba zavallı Fatmagül’ün suçu tecavüze Kanal D’de
uğramış olması. Fatmagül’e İslamcı bir arkadaşımızın
yönettiği bir kanalda tecavüz edilseydi, hiçbir sorun
olmayacaktı. Hatta büyük ihtimalle "önemli
toplumsal bir soruna parmak basan dizi" diye göklere
çıkarılacaktı.
İlla Kanal D’nin bir dizisi hakkında meclis araştırma komisyonu
kurduracaksanız, size önerim bu araştırma ‘Öyle bir geçer
zaman ki’ dizisi hakkında olsun. İzleyin, neyi kastettiğimi
anlayacaksınız. O dizide kendinizi göreceksiniz. Biraz nostalji hoş
olmaz mı?
Hem liberal hem de kibar
olunuyormuş
Star gazetesi yazarı Eser Karakaş’ın, köşedaşı İbrahim Kiras’ın
‘zorunlu din dersi’ konulu yazısını kritik ettiği
makalesini okuyunca, Eser hocaya sempatim arttı.
Şu kanaate vardım: Demek ki sorun birinin liberal olması
değil; sorun, liberal arkadaşların kullandıkları yukarıdan bakan,
herkesi terbiye etmeye çalıştıkları intibaını veren
dil.