CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu'na "kepaze
ol" diyor Öztürk
Yılmaz... "Kepaze" olduğunun
farkına varsa, böyle konuşmazdı
elbet. Ezan çarpmışa dönünce bülbül gibi
şakımaya başladı. Kemal
Kılıçdaroğlu'nun koltuğuna göz dikmiş bir
de. CHP delegelerinin kendisini adam
yerine koyacağını sanıyor zavallı.
Biliyorsunuz, memleketimin "yüz
karası" bu
arkadaş, "Türkçe ezan"ı yeniden
hortlatmak
istedi. Türkçe dilinin
her yerde konuşulması için,
ezanın Türkçe okunması gerektiğini
söyledi durup dururken. Ezan Arapça okununca,
kimse Türkçe konuşamıyor sanki...
Neyse... buldu belasını. Kemal
Kılıçdaroğlu kolundan tuttuğu gibi kapının
dışına fırlatınca, bizimki şakımaya başladı:
"Ben genel başkan olacaktım, önümü kesti!"
Hı hı...
Kemal Bey'in başka işi yok, seninle uğraşacak, senin önünü
kesecek öyle mi? Aklı selim
düşündü CHP
lideri, Öztürk
Yılmaz'ın partisinin çatısı
altında fitne-fesat kusmasına izin
vermedi. Doğru olan buydu; aksi
halde yaptığı "kepazelik"in
altında Kemal
Kılıçdaroğlu kalacaktı.
Kemal Bey, bu davranışıyla hem
kendisini, hem de partisini kurtardı
bence. AK
Parti, yarın Öztürk
Yılmaz'ın kepazeliğini meydanlara
taşısa, Kılıçdaroğlu'nun söyleyecek bir
sözü var artık.
Öztürk Yılmaz, istediği kadar
cırlasın...
CHP'den neden kovulduğunu dünya âlem
biliyor.
Mesele siyasi rekabet değil.
Meseli ön kesme meselesi değil...
Mesele, parti içi kavga değil...
Mesele genel başkanlık yarışı değil...
Mesele bellidir, mesele ezandır, mesele yapılan densizliğin
cezasız kalmamasıdır... Öztürk
Yılmaz, Ardahan halkının
verdiği oylara ihanet etmiştir.
Kemal Kılıçdaroğlu'na diyor ki:
"Sıkıysa partiden at beni..."
Ey Öztürk
Yılmaz...
CHP'den kovulacağın kesin
de...
Sana benim bir çağrım var...
Ardahan'a git, memleketinin insanlarıyla
konuş Türkçe ezanı.
Ardahanlılar'ı ikna edebilirsen, sana söz ben de senin
yolundan yürüyeceğim... ben de ezanın
Türkçe okunmasını isteyeceğim. Ama bak,
teneke ile kovarlarsa seni, ya da eşek sudan gelene kadar
döverlerse... ben karışmam bilesin!
Gel hadi gel...
Sıkıyorsa gel...
Ben de burada olacağım...