Erdoğan'ın yürüdüğü "Uzun İnce bir yol"un güzergahı belli!

Tayyip Erdoğan sevgisine bulaşan kim varsa Arena'ya akın etti...  998 günlük ayrılık ve büyük bir aşkla gerçekleşen tarihi kavuşma...

Hadi Özışık hadi.ozisik@internethaber.com

Nemliydi gözler... Tayyip Erdoğan'ın üzerindeki bakışlar gururluydu ama. Bir gelen, bir de giden iki yürekli "adam"a verilebilecek en güzel hediyeydi salondaki alkışlar...  Mesajlar, şarkılar, türküler, sloganlar ve sinevizyon gösterileri trübünlerdeki ve Arena'nın dışındaki "sabırsızlar"ı teskin etmiyordu. 

Tayyip Erdoğan'a kavuşmaktı tek istedikleri...

 "Akıl ve gönül birliği" içinde olan Erdoğan-Yıldırım ikilisiydi görmek istedikleri. "Kibir düşmanı" ikiliye biran önce ulaşmaktı istedikleri...

Az sonra dışarıdaki otobüsün üzerinde belirdi ikisi de. 

Salon çıldırdı!

Erdoğan çılgınlığı...

998 günlük hasretin bitmesiydi çığlıkların çılgınlığa dönüşmesine sebep. 

Kelâma hacet kalmadı.
Zira gözler konuştu gün boyunca.  
Erdoğan-Yıldırım ikilisi Arena'yı bir baştan bir başa turlarken, ellerin buluşması da zor olmadı. Gönüllerdeki coşkuyu ben anlatmayayım, varın siz tahmin edin... 

Koltuğa veda vakti gelmişti artık!

Bir çok kişinin ömür boyu kurulmak istediği koltuğa...
Baba ile oğulun arasını açan, kardeşi kardeşe kırdıran, dostlukları yerle yeksan eden koltuğa... Binali Yıldırım, hiç bir zaman ve hiç bir dönemde tamah etmediği bu koltuğa... 

22 Mayıs 2016 günü oturduğu koltuğu, bir yıl bir gün sonra Tayyip Erdoğan'a iade eden Binali Yıldırım'ın yaptığının bir benzeri dünyada var mı bilmiyorum. Ama böylesi asil bir davranış Türkiye'de görülmüş şey değil!

Ayakta ve alkışlarla uğurlanması bu yüzden işte!

Bundan böyle...
Nerede olur bilemeyiz!
Lâkin...
Binali Yıldırım'ın, hesap kitap yapmayan duruşu ve herkesi sarıp sarmalayan dokunuşu ile bir ömür boyu hatırlanacağını biliyoruz. 

Hiçbir sorumluluktan kaçmadığı gibi, istikrarını da bozmadı çünkü.
Başkan Vekili...
Başbakan... ya da başka bir isim.
Önemli değil... 
Onun için esas olan hizmettir...
Bilen bilir, bilmeyen de bilecek zamanla... 

Binali Yıldırım'ı ayakta uğurlayanlar, Tayyip Erdoğan'ın gelişini bekledi, oturmadı kimse yerine. Kulakları sağır eden bir uğultu ve alkış tufanı... Tek bir slogan vardı aynı anda herkesin ağızdan çıkan...

"Recep Tayyip Erdoğan..."

Erdoğan'ın gelişiyle birlikte, zihnimizden sökülüp atılmak istenen 15 Temmuz gecesini bir kez daha yaşadık. 249 şehidimizi hasretle yad ettik. İnançlı insanlarımızın kanını içerek yaşayan Pensilvanya'daki "İslam vampiri"nin yaptığı her kötülüğü yeniden yaşadık. 

Tayyip Erdoğan'ın yürüdüğü "Uzun İnce bir yol"un güzergahı şimdiden belli:

-FETÖ mücadele kararlılıkla sürecek. 
-AK Parti'nin "çatkapı" geleneği devam edecek.
-Yorulanlar, yollarını kaybedenlerle AK Parti arasına kalın bir duvar örülecek... 
-AK Parti'de gençleşme süreci başlatılacak...18-20 yaş arası gençlere, teşkilatlarda yer açılacak.

Özetle...
Tayyip Erdoğan seçim barajının yüzde 10 olmaktan çıktığını, AK Parti'ye gönül veren herkesin yüzde 51'e ulaşması için, yapması gerekenleri sıraladı Arena'daki konuşmasında.

Anlayan anladı tabii... Anlamayanlar ise sorup soruşturmaya başladı şimdiden. Onlardan biri "Bundan sonra ne olacak?" deyince...
'Tayyip Erdoğan, "Tek adam mı, yoksa "halkın inandığı adam mı?' yazımı koydum önüne... 
"Oku" dedim... Evine vardığında, Erdoğan'ı bir kez daha dinlemesini önerdim.
"Nasıl?" deyince...
Koptum!
"İyi yolculuklar..." dedim sadece...
AK Parti'ye veda vaktinin geldiğini söylemek istedim şimdiden... 

"Sağol" dedi ama..
Ne demek istemediğimi anlamadı galiba...