Erdal Şafak'a kızıyorlar, oğlunu evinden alıp, iş yerine
bırakıyor diye. Evinin içinde ayakkabı giymedi diye, daha
önce de Erdal Şafak'ın çoraplarını ağızlarına almışlardı.
Kim?
"Organize bir çete!"
Kemal Kılıçdaroğlu'nun deyişiyle iyi "organize"
oluyorlar...
Bu "çete" ne istiyor peki?
Erdal Şafak'la derdi nedir bu arkadaşların?
Hiç kimse anlayabilmiş değil. Kime sorsak aynı cevabı
veriyorlar:
-Vardır bir karın ağrıları.
Erdal Şafak'ı aşağılıyorlar...
Öyle zannediyorlar ya da...
Nasılsa, bu arkadaşların tuzu kuru...
Her ikisinin de bir eli yağda, bir eli balda...
Yoksulluk görmemişler. Sıkıntı yaşamamışlar.
Tırnaklarıyla kazmamışlar, merdivenleri basamak basamak çıkmak
yerine üçer dörder çıkmışlar. Ve zirvede olduklarını zannediyorlar
ki zirvedeki kişiye -ya da kişilere- habire
saldırıyorlar.
İstedikleri nedir?
Erdal Şafak, sırça köşkte, elinde viskisini yudumlayıp röportaj
verseydi eğer, "efendiler" için çok muteber bir
genel yayın yönetmeni olabilirdi.
O, bindiği aracın arkasına kurulup, afra tafra yapmıyor.
Bir baba o. Şefkatli bir baba. Özlemini hala yitirmeyen bir baba.
Çocuğu 70 yaşına da gelse, onu çocuk gibi gören bir
baba.
Oğluyla yol arkadaşlığı yapması mıdır onu "kalitesiz"
genel yayın yönetmeni yapan?
Eğer öyleyse varsın Erdal Şafak hep "kalitesiz"
kalsın!
Bir evlat düşünün ki, annesi ölümle pençeleşirken, birkaç sokak
ötede yazısını yazmakla meşgül. Bir evlat düşünün ki, annesinin
öldüğünü Amerika'daki kuzeninden MSN'den öğreniyor. Bir evlat
düşünün ki, bu acı haberi aldığında, annesine koşmak yerine çekip
gidiyor. Bir evlat düşünün annesi öldüğünde aklına ilk gelen şey
köpeği oluyor. Bir evlat düşünün ki, ölen annesine yanacağına,
"Benim köpeğime bundan sonra kim bakacak,"
diyebiliyor.
Böyle bir evlat, hergün çocuğu ile iş yerine giden bir babayı
anlayabilir mi?
Anlayamaz!
Anlayamadığı içindir ki Erdal Şafak onun için gerçek bir genel
yayın yönetmeni olamıyor!
Ama bilmiyor ki genel yayın yönetmenliği, yazısının dibinde
sıraladığı hiç kimseye kalmadığı gibi, Erdal Şafak'a da kalmayacak.
Erdal Şafak bunu bildiği için, özünden kopmuyor, evladından bir
dakika olsun ayrılmak istemiyor.
Ölmüş annesine, birkaç bankada hesap açtı diye fırça atabilenler,
Erdal Şafak'ları anlayamazlar. Onlar o küçücük
"oda"larında yaşamaya mahkumdurlar!
Dışarısı onlara göre değil!...
O dünyayı bilmiyorlar çünkü.