İki televizyon kanalında benzer iki yarışma var. Hatta
"kim yayınlasın" kavgasına girmişlerdi bu yarışma
için.
Durum tam yeni zamanların özeti gibiydi.
Ne kadar pespaye o kadar ilgi.
Anladınız. "Bu Tarz Benim" yarışmasından söz
ediyorum. Benim dünyamdaki ismiyle "En İyi Kim
Çemkirir?"den.
RTÜK bu yarışmaya ceza vermiş. İlgili kanunun 4. Maddesinin
"f" bendindeki "özel hayatın
gizliliği" ve "s" bendindeki
"insan onuruna saygı"nın ihlal edildiği
gerekçesiyle.
Üslubu, midemin kaldıracağı türden bir yarışma değil.
Fragmanlarına rastlayınca bakıyorum. Düzeysizlik sınırının
çukur derinliği nerede merakıyla.
Göz atınca bile anlaşılıyor ki, RTÜK yasasının her
bendinden ceza alması kaçınılmaz. Hangi ilkeleri ihlal
ediyor sayayım;
"d" bendindeki "insanların kınanmaması
ve aşağılanmaması",
"e" bendindeki "Türk aile yapısına
aykırı olmaması",
"g" bendindeki "milli eğitimin genel
amaçlarının geliştirilmesi",
"ı" bendindeki "eleştiri sınırlarının
ötesinde saldırıda bulunulmaması",
"u" bendindeki "kadına şiddetin teşvik
edilmemesi",
"z" bendindeki "gençlerin fiziksel,
zihinsel ve ahlaki gelişimini zedeleyecek yayınların onların
seyredeceği saatte yayınlanmaması."
Biraz daha ayrıntılı baksam daha başka maddeler de var ihlal
edilen. RTÜK uzmanları bula bula iki harfi,
"f" ve "s"yi bulmuşlar!
"En İyi Kim Çemkirir?" belki de sadece vitrin.
Evde, işte, siyasette, sokakta. Ülkemin her köşesinde herkes
herkese çemkiriyor nitekim.
Ben cahil insanı, kendini alim sanan cahile tercih
ederim. Çünkü. Tüm çemkirme yarışmalarında, alim sanan
cahiller birincidir.
KENDİMİ İHBAR
EDİYORUM
Türk Hava Yolları'nın CIP
salonunu sık kullanıyorum.
Salonda yolcular için gazeteler var. Her gazetenin üzerinde de,
her geçen gün boyutu büyüyen "salona aittir"
damgası.
Yani. "Gazeteleri salondan çıkarmayın"
diyorlar, "Yanınızda götürmeyin."
Her defasında. Okumak istediğim gazeteleri seçiyorum.
Okuyamadıklarımı toplayıp çantama koyuyorum. Uçakta okumak
istiyorum.
Her defasında. Kendimi hırsız gibi
hissediyorum. Salona ait olanı yanımda götürme
hissi. Fena.
THY basın müşaviri sevgili Ali Genç, "salona
aittir" damgasını kaldırtsa diyorum. CIP salonunu kullanan
yolcunun bilet fiyatıyla, yanında götürdüğü gazetenin maliyeti
karşılaştırılamaz bile.
Sanki gazete okumaya hevesli çok yolcu varmış
gibi. Yok.
Ben CIP salonundan gazete çalmaya devam
edeceğim. Kendimi ihbar ediyorum.
AKLIMDA KALAN
Adnan Berk Okan'ın
gidişi: Bu ülke medyasında onunki kadar akıcı üslup
nadirdir. Gurur okşayan ifadeler. Keskin sözcükler. Onunla aynı web
sitesinde yazmaktan keyif duydum. Alkışladığı kimi insanlar
için kendisine kızdım. Beğendiğim yazılarını kutlamak için aradım.
Her iki tavrıma da aynı beyefendilikle karşılık verdi.
Gerçek bir centilmen. Ve. O bir liberal. Ben
değilim. Bu konuda birbirimize çok şey anlattık.
Beslendik. Hakkımda hep güzel yazılar yazdı.
Kendimi onun kaleminden okumayı sevdim. Dün. Artık
gazeteciler.com'da yazmayacağını öğrendim.
Üzüldüm. Kendi web sitesini kurmuş. İyi bir entelektüel. İyi bir
iktisatçı. İyi bir yazar. Tanımaktan keyif duyduğum bir dost.
"Hoşça kal" demiyorum, çünkü girdiği hayatlardan
asla çıkarılmayacak biri o.