YSK'nın İstanbul seçimleri için verdiği kararın hukuki boyutunu
yorumlayacak değilim. Hem gerekçeli kararı açıklanmadı hem de bu
işi hukukçulara bırakalım.
Fakat şunu söyleyebilirim ki YSK'nın seçimlerin yenilenmesi
kararıyla birlikte Ekrem İmamoğlu evet, artık bir belediye başkanı
değil ama çok daha fazlası oldu.
Meseleyi tamamen siyasal iletişim ve algı yönetimi açısından
değerlendirecek olursak;
- AK Parti YSK'ya her ne kadar bavullarla belge taşısa da
itirazlarını kamuoyu nezdinde gerekçelendiremedi, daha doğrusu
kendi tabanı dışındaki seçmen kitlesini ikna edemedi.
- İtiraz süreci boyunca özellikle Ali İhsan Yavuz'un
"Bir şey oldu ama ne oldu tam olarak bilemiyoruz"
şeklindeki muğlak ifadeleri akıllardaki soru işaretlerini
gidermekten öte ters etki yaptı.
- Binali Yıldırım'ın uhuletle ve suhuletle YSK'nın kararını
bekleyen tavrı dışında hem AK Parti'den hem de MHP'den
gelen tüm söylemler negatif algı yarattı.
- YSK Ekrem İmamoğlu'nda eksik olan şeyi tamamladı. Artık
İmamoğlu'nun da nur topu gibi bir mağduriyet hikayesi var. Tepe
tepe kullansın ki bizim halkımız mağduru sever, mağdurdan yana
tavır alır.
- İmamoğlu'nun karar sonrası yaptığı konuşma, hem söylemiyle hem
beden diliyle bir belediye başkan adayından çok bir lider havası
yarattı ki kitlelerde de karşılığını buldu, sosyal medyadan
kendisine destek mesajları yağdı.
Şayet Ekrem İmamoğlu, 23 Haziran'a kadar olan süreci bu şekilde
sürdürmeyi başarırsa yaratılan mağduriyet algısının etkisiyle
birlikte seçimleri muhtemelen daha büyük bir farkla
kazanacaktır.
"İstanbul'da seçimler yenilenirse sonuç ne olur?"
üzerine yapılan kamuoyu anketleri de sonucun bu yönde olacağını
söylüyor. En azından bana gelen bilgiler bu yönde.
İMAMOĞLU SEÇİMİ KAZANAMAZSA NE
OLUR?
Aslına bakarsanız seçimlerin yenilenmesi AK Parti açısından
büyük bir risk taşıyordu.
YSK kararıyla Ekrem İmamoğlu'na yeni bir alan açılmış oldu.
Seçimlere kadar Ekrem İmamoğlu bu alanı çok iyi
değerlendirecektir.
Artık söylemleri İstanbul'un dışına taşacak ve seçim süreci
muhtemelen "adalet" söylemleri üzerinden
yürüyecek. Bu da halk nezdinde İmamoğlu'na belediye
başkanlığından öte bir konumlandırmayla geri dönecek.
-Eğer Ekrem İmamoğlu 23 Haziran'daki seçimi kazanırsa
herkes "adam kazandı" diyecek ve zaten moral üstünlüğü elde etmiş
olan muhalefet bu üstünlüğü perçinleyecek. AK Parti'nin bu
zamana kadar ki itirazları bir "hak arama" olarak
değerlendirilmekten uzaklaşacak ve hepsi havada kalacak. Bundan
sonraki haklı itirazlarına bile kamuoyu nezdinde şüpheyle
yaklaşılacak.
-Eğer Ekrem İmamoğlu seçimleri kazanamazsa yine de
kaybetmiş olmayacak. Çünkü o zaman daha büyük bir mağduriyet
hikayesi olacak. Muhalif kitleyi heyecanlandırmayı, yanına
çekmeyi ve kenetlemeyi başaran İmamoğlu, sonuna kadar mücadelesini
veren bir "kahraman" olarak artık siyasi figür olacak.
Daha YSK kararı çıkmadan yapılan yorumları hatırlayalım...
2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için muhalefetin adayı
olarak görülüyordu. Şimdi bunca mağduriyetten sonra varın gerisini
siz düşünün.
KÜLLİYE'NİN
SANATÇILARI!
Ekrem İmamoğlu'nun dün yaptığı konuşmada "Efendim,
sanatçıymış konuşamazmış konuşacak... Efendim iş insanıymış
konuşamazmış, konuşacak... Konuşma vakti artık" sözleri
özellikle sanatçılarda hemen karşılığını buldu.
Twitter'da açılan "Her şey çok güzel olacak"
etiketine sanatçılardan destek yağdı. Sanki hepsi işaret fişeği
bekliyormuş gibi kendini attı ortaya.
Benim dikkatimi çeken iki isim oldu. Muhtemelen başka isimler de
vardır ama ben ikisini gördüm.
Biri Külliye'nin iftarlarında, organizasyonlarında falan sık sık
boy gösteren Gülben Ergen'di. Diğeri de eski solcu
kitlesini karşısına almak pahasına son dönemde iktidara yakın
söylemleriyle dikkat çeken Yılmaz Erdoğan'dı.
Demek ki kendilerini oluşan rüzgara kaptırmaktan alamadılar.
Malum Ramazan ayındayız. Şimdi merak ediyorum bakalım
Külliye'nin sanatçılar iftarında da bu simaları görecek
miyiz?
TÜSİAD'IN MESAJI
Bir zamanların siyasi yorum yapmaya, siyasete ayar vermeye
bayılan TÜSİAD'ı, YSK kararı sonrası bir tweet attı sosyal medya
hesabından:
"31 Mart yerel seçim sonuçları açıklanmadan evvel vurgulamış
olduğumuz gibi, kapsamlı bir ekonomik ve demokratik reform
gündemine odaklanmamız gereken bu dönemde, seçim ortamına geri
dönmek kaygı vericidir."
Eee, yani?
Şimdi Allah aşkına bu mesaj;
- "Şu ortamda bir şey desek olmaz, demesek hiç olmaz.
Sesimizi azcık çıkaralım ama çok da şey etmeyelim"
- "Eski alışkanlıklarımız nüksetti ama yerimiz dar,
oynayamıyoruz" demekten başka nedir?
twitter.com/Htckubra
Facebook Hatice Kübra