Evlat cenazeleri bir bir evlerin önüne
gelirken. Düğün yapacak kadar midesiz olan
varsa.
Ben annemi alıp o düğüne gelirim. Eğlencesi
umurumda olmaz, belki annemin hastalığına iyi gelir
diye.
En yakın arkadaş/akraba düğününe katılmamak için uzak şehirlerde
toplantılara katılmayı göze alan ben.
Şimdilerde. Yedi yabancı elden davet gelse
giderim.
Çünkü. Benim annem düğün sever(di). Kim ne
giymiş, ne takmış, kim kimin nesi?
Kız tarafından kimin, erkek tarafında kimin suratı asılmış?
Kim güzel, kim çirkin? Güzel kız görünce,
"bekar oğlum olsa da kızınızla tanıştırsak"
fısıldaması vs.
Eskiden. Bu muhabbetten bana fenalık gelirdi.
Bir düğüne gidilecekse. Günler önceden. Annemin ikna
çalışmaları başlardı.
Kafamı dağıtırmışım. Dolap dolusu elbiseleri giyme fırsatım
olurmuş. Keyfim yerine gelirmiş falan.
Şimdi. Her düğüne gidesim var. Annemi götüresim
var. Çünkü annem artık etrafında olup bitenleri tam
algılayacak durumda değil.
Kimse dokunmasın, evde kalsın istiyor.
Belki diyorum, bir düğüne gitse keyfi yerine
gelir. Bir oyun havasında parmaklarını kıpırdatır. Komik
bir şey olursa belki güler.
Belki kız tarafı, oğlan tarafı dedikodusu yapar.
Annemin ilerleyen hastalığına düğün havası belki bir nebze iyi
gelir diye. Kim davet etse annemi alıp gidesim
var.
Bu konu nereden mi geldi aklıma?
Sevgili arkadaşım İsmail Küçükkaya'yı, Sırrı
Süreyya Önder'in kızının düğününe gittiği için suçluyorlarmış. O
yüzden.
İsmail gitmemiş.
Büyük olasılık, suçlayanlar troller.
Davutoğlu'nun çevresinden ve partisinden olamazlar.
Çünkü siyaset Ankara kulislerinde, televizyon
ekranlarındaki gibi dönmez. Ekran önünde birbirlerine
demediğini bırakmayanlar, ekran arkasında gırgır şamata, enseye
tokat muhabbetindedirler.
Dahası. Hem her HDP meselesinde Sırrı'yı muhatap alıp, hem de
kızının düğününe kim katıldı kim katılmadı takibi yapmazlar.
AKLIMDA KALAN
Terör Türkiye'nin boğazını sıkıyor,
suçu olan, başkasına atıyor hissi: Diyorlar ki,
"Ülke kan gölü, sen bu konuda bir şey demiyorsun."
Demez miyim, dedim. Hem de 9 Haziran 2015'de. Tam iki ay önce.
"Bir Acayip Memleket" başlıklı yazımda aynen şöyle
dedim: "Medyanın, tapınacak derecede HDP'yi göklere
çıkarıp, terör örgütünün kepenk indirdiğini sanacak kadar embesil
bir kesimin elinde oyuncak olması. Acayip." HDP, hem de
MHP ile aynı sayıda vekille Meclis'e girdi. Demek ki mesele,
HDP'nin oy oranı değilmiş. Daha da bir şey demek içimden gelmiyor.
Şimdi "sevimli çocuk" algısından "duyarsız
adam" algısına doğru sürüklenen Selahattin
Demirtaş düşünsün biraz da.