Disiplin ve demokrasi çatışırsa...
Disiplin ve demokrasi çatışırsa...
DİSİPLİN VE DEMOKRASİ
ÇATIŞIRSA…
İkisi çatışırsa. Bireysel hayatta demokrasiyi, politik hayatta
disiplini seçmek önemlidir.
Açık konuşalım. Cumhuriyet Halk Partisi’nde. Parti içi
demokrasi vardır. Parti disiplini yoktur.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nde. Parti içi demokrasi yoktur.
Parti disiplini vardır.
Hangisi doğru derseniz…
Siyasi partiyi, kanarya sevenler cemiyetinden ayırabilmenin yolu
parti disiplininden geçer.
Her kafadan bir ses çıkarsa olmaz. Seçmen güvenmez.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nde. Erdoğan’dan sonra konuşma
disiplini bozulmuştu.
Durumu düzeltmek için “Ortak Söylem Komisyonu” kurdular.
Demokratik mi? Değil. Bir siyasi parti için şart mı? Kesinlikle
şart.
GALATASARAY’DA DAHA BU NE
Kİ…
4 Haziran 2015’te. Daha Başkanın çiçeği burnundayken.
Yazmışız:
“Galatasaray’da iletişim krizleri dönemi başlıyor.”
Üzerinden iki ay geçmedi. Cüneyt Tanman krizi çıktı.
İletişimden. Görünürde. Tanman haksız. Başkan Özbek’in konuşma
yasağını deldiği için.
Gerçekte. Tanman konuşmakta haklı. GS Başkanı “Takımla sen
değil o kardeşim ilgilenecek” dediği için.
Tanman da içini, Hürriyet Spor Müdürü Mehmet Aslan’a dökmüş.
Satışçı spor medyasında, Mehmet Aslan’ın güvenilirliğinin altını
çizmek gerekli.
“O beni satmaz” diyen her spor adamı, konuşacaksa Mehmet
Aslan’a
konuşuyor.
UTKU DA BUNU
YAPARSA…
Hadi diyelim siyasetçilerin çoğu iletişimin “i”sinden
anlamıyor.
Hadi nezaketin “n”sini de bilmiyor.
Hadi Turkcell’in hizmet anlayışı müşterilerini zerre
umursamıyor.
Yasak olduğu halde toplu mesajlara devam ediyor.
Peki, tanıdığım en nazik, en ince gazetecilerden Utku Çakırözer’in
bile sabahın saat 08.00’inde “televizyona çıkıyorum, beni
izleyin” mesajına ne diyeceğiz?
Toplu mesaja hevesli arkadaşlar, lütfen kendinizi bu
kadar önemsemeyin. Lütfen.
AKLIMDA KALAN
“Sıradan olma hakkı”: Önce çok kızdım. Nazan Öncel’e. O, “Yan Yana
Fotoğraf Çektirelim” albümüne beni mıhlamış kadın. Her
şarkısı, müzik böyle yapılır dedirten müzisyen. Şimdilerde
içinde “canısı” geçen bir şarkı söylüyor! Şaka gibi. Dalga
geçiyor sandım. Dikkatle dinledim. Bir yerinde bir “ti”ye alma
olmalıydı. Yoktu! Demet Akalın, Hande Yener kıvamında bir
şarkıydı söylediği. Kızdım. Yakıştıramadım.
“Nazan Öncel de mi?” Dedim. İsyanım bitince. Durumu kendime
şöyle açıkladım: Sıra dışı insanların da sıradan olma hakkı
yok muydu?
Vardı.