Türkiye'nin en dramatik, en can yakıcı sorunu olan eğitim
sistemi yeniden tartışılmaya başlandı.
Ama yine ideolojik bir tutumla.
Ortada açık bir gerçek var ki ne dini eğitim veren okullar, ne de düz liseler veyahut üniversiteler adam gibi birey yetiştiremiyor.
Yetişen nesiller sanattan, müzikten, mimariden, ahlaktan, kültürden, görgü kurallarından, değerlerden kısacası ‘insan’ olma vasfından uzak olarak yetişiyor.
Eğitimdeki bu kalitesizlik ne yazık ki yılların
sorunu.
AK Parti on yıldır bu ülkeyi yönetiyor. AK Parti'nin iktidara
geldiği yıllarda ilkokula giden bir çocuk simdi üniversite
sıralarında. 10 yıllık iktidar bu sorunun çözümüne dönük ne yazık
ki ele avuca gelir bir şey yapmadı.
Bu sorun tüm kesimleri; dindarını, dinsizini, solcusunu, sağcısını, herkesi aynı oranda etkiliyor.
Hal böyleyken iş geldi yine ideolojik bir cepheleşmeye takıldı.
Yeni getirilmek istenen 4+4+4 sistemi tartışılmaya başlandığında TÜSİAD bir açıklama yaptı. Ardından muhafazakar gazeteler, TV'ler… Herkes olayı kendi meşrebine göre ele almaya başladı. Tartışmalara bakılırsa kimse sorunun köklü ve sağlıklı bir çözüme nasıl kavuşturulacağını dert etmiyor.
Benim bu meselede dikkatimi çeken dindar kesime mensup bazı gazetecilerin meseleyi ele alma biçimleri, verdikleri tepkiler.
Bu arkadaşlar tartışmayı anında ‘dini eğitim’ zeminine çekip sorunun derinlemesine tartışılmasının da önünü tıkıyorlar.
TÜSİAD’ın yaptığı "Eğitim reformunda önceliğimiz yaratıcılık, yenilikçilik, eleştirel düşünme, araştırma, analitik ve yabancı dil becerileri yüksek gençler yetiştirmek olmalıdır" açıklaması muhafazakâr kesimi fena halde rahatsız etti.
Peki bu arkadaşlar bu açıklamanın nesinden rahatsız oldular? Bu açıklamada hoşlarına gitmeyen ne var? Tamam, TÜSİAD’ın sabıkası var. Ama bu endişeleri yersiz mi?
Biz çocuklarımızı bu açıklamadaki vasıflardan farklı, başka birşey mi yapmak istiyoruz? Hepimiz son yıllarda çocuklarımız tam da bu kriterlere göre yetişsin diye kolejlere göndermiyor muyuz? Ortada dağ gibi bir eğitim sorunu varken meseleye “vay, asıl amaç dini eğitimin önüne set çekmek” yaygarası koparmak ayıp değil mi?
Beni asıl rahatsız eden çocuklarını 4 yaşından itibaren İngilizce öğrensin diye kreşlere, oradan kolejlere oradan iyi üniversite okusun diye yurtdışına gönderenlerin ‘dini eğitim’ taraftarlığına soyunmaları.
Kimin için istiyorlar bunu? Dini eğitim veren okullar işe yarıyorsa, biz niye çocuklarımızı göndermiyoruz? Hangimiz çocuğumuzu hafız olsun diye Kur'an kursuna gönderdik? Hangimiz çocuğumuzu imam hatibe gönderdik? Niçin kendi çocuğumuzu göndermediğimiz okullara gariban kesimin çocukları gitsin diye büyük bir çaba veriyoruz? Kur'an kursları da, imam hatip liseleri de beklenen eğitimi veremiyor, görüyoruz, bundan dolayı da çocuklarımızı göndermiyoruz. Peki bu durum ortadayken bu inat, bu çaba niye?
Kaldı ki din eğitimi dediğimiz şey nedir ki? Din demek peygamberimizin dediği gibi güzel ahlak değil midir? Namuslu olmak değil midir? Güzel ahlak sahibi olmak için çocukların illa Kur’an kursuna veyahut imam hatibe mi gitmeleri gerekiyor?
Peki ya çocuklarını bu okullara göndermeyenlerin durumu ne olacak? Onların canı cehenneme mi diyeceğiz?
Bizim savunmamız gereken asıl nokta kalite, ahlak, yüksek kültür olmamalı mı? ‘İnsan inşaa etmeyi’ tüm eğitim sistemine yaymak değil mi asıl savunulması gereken? Dindar aydınlar bu toplumun genelinden sorumlu değiller mi? Her çocuğun yetişme şekli onların sorunu değil mi?
Dindar kalemlerin üzerine büyük bir sorumluluk düşüyor. Lütfen meseleleri artık dar ideolojik tutumla, inat yapıp ideolojik kazanımları hesap ederek ele almaktan vazgeçsinler.
Kim ne derse desin, gözümüzde büyüttüğümüz ‘dini eğitim’in bekleneni vermediği açık.
Bu yüzden yazar, çizer, siyasetçi, işadamı, kısacası kefeni yırtan dindarlar, çocuklarını artık Kur’an kurslara, imam hatiplere değil, kolejlere gönderiyorlar.
Ama diğer taraftan da ‘dini eğitim engelleniyor’ safsatası üzerinden ideolojik bir kavgaya tutuşuyorlar. Nedir dertleri, anlamıyorum ki!
Asıl amaç eğitim sistemini düzeltmek mi yoksa cemaatimize, partimize, tarikatımıza eleman yetiştirmek mi? Hangisi?
Yozlaşma her kesimi yok ediyor. Bu millet çürüyor. Ruhsuz, kimliksiz, kişiliksiz, insanlıktan uzak, düşünmeyen bir nesil yetişiyor, siz hala dini eğitimden bahsediyorsunuz.
Asıl sorun bu çürümenin önüne geçilmesi değil midir? Toplum dindarı, dinsizi, solcusu, sağcısı büyük bir ahlaki yozlaşma yaşıyor. Amaç bunu engellemek değil midir? ‘Dindar’ olsun ama kimliksiz, kişiliksiz, ahlaktan yoksun mu olsun diyeceğiz?
Yürürlükteki kesintisiz sitemin mi, yoksa getirilmeye çalışılan kesintili sistemin mi daha faydalı olacak bilmiyorum. Kimin hangi saikle bu değişikliğe gittiğini de bilmiyorum.
Fakat önerilen yeni sistemde çocuklar 4. Sınıftan sonra okula gönderilmeyecek endişesi hiç de yabana atılacak bir endişe değil.
Çare din düşmanlığı veyahut din istismarı yapmadan bu toplumun her ferdini adam edecek bir eğitim sistemi ortaya çıkarmaktadır. Dinden bağımsız bir ahlaki terbiye olmayacağını düşünen arkadaşlar artık bu takıntılarından vazgeçseler iyi olur. ‘Dini eğitim’le yetişenlerin de ne halde olduklarını hepimiz görüyoruz. Buna rağmen hala ‘dini eğitim veren okullar’ diye inat etmek en hafif deyimle düşüncesizlik değilse nedir ki?
Yüksek kültürlü, yüksek ahlaklı, düşünen, okuyan, araştıran, dünya ile iletişim halinde bir nesilden dindarlık zarar görmez. Yoksa dine güvenmiyor musunuz?
Kaldı ki din eğitimi, Allah ile kurulacak bağın sağlamlığı, aile ortamında zaten verilmiyor mu?
Niçin illa okul? Niçin illa tanımadığımız insanların eliyle?
Muhafazakar medyaya burada büyük görev düşüyor. Lütfen meseleyi ideolojiyle ele almayı bırakın. Bu toplum üzerinden, bu milletin çocuklarının geleceği üzerinden kendinize taraftar, okur, seçmen, mürit oluşturma çabasına girmeyin. Bırakın bu toplumun gariban dindar kesimi de sizin çocuklarınız gibi dünya ile barışık, iletişim kurabilen; kendine, düşüncesine, dinine güvenen bireyler olarak yetişsin. Son 10 yıldır kolejlerde okuyan çocuklarımızdan hangisi dinsiz olup çıktı?
Bu arada, dini eğitimi, en çok da kendi mensuplarını kolejlerde ve ABD’de okutmakla ün yapan Zaman grubunun savunuyor olması ilginç değil mi? www.twitter.com/acikcenk